Ancak 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde; "Tebliğ işlemi usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap yapılan tebliğ işleminden haberdar olmuş ise işlem muteber sayılır, muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." düzenlemesine ver verilmiştir. Burada borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172- 107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Muhatap, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi bildirmemiş ise en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Öte yandan, tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nın 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet K A R A R Şikayetin konusu 89/1-2-3 haciz ihbarnamelerin tebligatların usulsüzlüğü nedeniyle konulan hacizlerin fekkine ilişkin olup; inceleme görevi 12. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (12.) Hukuk Dairesi’nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ye yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın, doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapıldığı gibi Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebliğ evrakı üzerine yazılması zorunlu olduğundan ve şikayete konu 04.05.206 tebliğ tarihli ödeme emri tebliğ evrakında bu kaydın da bulunmadığı anlaşıldığından tebliğ işlemi usulsüz olup, başvuru bu hali ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. Şikayetçi tarafından gecikmiş itirazda bulunulduğu belirtilmişse de; olayda, İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın koşullarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu husus Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünde olsa da kararın gerekçesinde, usulsüz tebliğe ilişkin olarak kurulacak hükmün, istinaf talebinde bulunan alacaklının aleyhine durum yaratacağı belirtilmiştir....
Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddesi hükmü uyarınca yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin araştırılarak komşu (kapıcı, yönetici) beyanının alınması, beyanda bulunan komşunun mutlaka adı ve soyadının ve komşu olduğunun tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur. Somut olayda, davacı borçluya ödeme emrinin TK'nın 21/1. maddesi uyarınca yapılmak istendiği, tebligat mazbatasında beyanı sorulan komşu adı olarak Osman Akça isminin yazılı olduğu, ancak haber bırakılan komşunun ad ve soyadı yazılmadığı için Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddesi gereğince tebliğ işleminin usulsüz olduğu, şeklen usulsüz olan tebliğ işlemine ilişkin olarak ayrıca araştırılması gereken bir hususun bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekili ayrıca, Fethiye 1....
emsal olarak aynı olaya uygulanabilir şekilde kesinleştiğini, tebligattaki şerhin doğru olmadığını, tebligatı yapan posta görevlisinin bu şerh konusu beyanları uydurduğunun Fethiye İcra Hakimliğinin 2017/220 Esas sayılı hükmü ile ortaya çıktığını, tebligat şerhinde adı geçen Ferdi Kömürcü'nün tebligat memurunun şerhinin doğru olmadığını beyan ettiğini, davalının tebligat yapılmadan önce, tebligat gönderdikleri adresteki işyerini 20/03/2015 tarihinde Karaköse Ltd....
Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini istemek hakkı, sadece kendisine tebligat yapılmayan ilgilisine şikayet hakkı verir. İhalenin feshini isteyen şikayetçinin, kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediğini ihalenin feshi nedeni olarak sürmesi mümkün olmadığı gibi, bu husus kamu düzeninden olmadığından, mahkemece kendiliğinden fesih nedeni olarak incelenemez. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11. ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince, vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur. Emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatı yok hükmünde olup, sonuç doğurmaz. Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan, asile tebligat yapılması gerekmediği gibi, asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmaması da sonuca etkili değildir. Davacı vekili Av....
Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarından da anlaşılacağı üzere, icra takip dosyasından yapılan ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü ancak ilgilisi tarafından İİK'nın 16. maddesi kapsamında ve yasal süresi içinde İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde şikayet yolu ile ileri sürülebilecek bir husus olup, tebligatın usulüne uygun olup olmadığı gerek icra müdürlüğü gerekse de icra mahkemesince resen nazara alınamaz. Kaldı ki, Tebligat usulsüz olsa da, eğer muhatabı tarafından öğrenilmişse, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ işlemi muteber sayılır ve öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, icra dosyasında yapılan ödeme emri tebligatı usulsüz olarak kabul edilse bile, borçlu şirket yetkilisi bu tebligatı şikayet tarihinden önce öğrenmiş olabilir. Bu durumda artık borçlu tarafından usulsüz tebligat şikayetinde bulunulmamışsa icra takibi şikayet tarihinden önce kesinleşmiştir....
Borçlunun icra mahkemesine verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12-258 esas, 20018344 sayılı kararı). 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en...
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü ancak ilgilisi tarafından İİK'nun 16.maddesi uyarınca yasal sürede icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürülmesi halinde değerlendirilebilecek bir husus olup, tebligatın usulsüzlüğü borçlu tarafından ileri sürülmeden icra mahkemesince resen inceleme konusu yapılamaz. Bu durumda borçluya gönderilen 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğü mahkemece re'sen nazara alınamayacağından, meskeniyet şikayetinin yasal sürede yapılmamış olması sebebi ile usulden reddi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlu tebligat usulsüzlüğü şikayeti, faize-borca itiraz ve ayrıca tahrifat iddiasıyla icra mahkemesine başvurmuş olup, mahkemece tebligat usulsüzlüğü şikayeti kabul edilerek faize ve borca itirazı incelenmiş, tahrifat olmadığı da belirtilerek istemin reddine karar verilmiştir. Bonoların keşide tarihi 10.10.2013 olup, borçlu iki ayrı bonoda vadelerin 30.03.2012 iken 30.03.2014 olarak; 30.02.2012 iken 30.04.2014 olarak değiştirildiğini ileri sürererek tahrifat iddiasında bulumuştur....