Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, takibe konu ara karar ile geçici ödeme talebi kabul edilerek müvekkili ile diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini ve davalı tarafından icra dosyası ile takibe konulduğunu, genel haciz yoluna konu edilen takibin yalnızca vekile tebliğinin usule aykırı olduğunu, Yargıtay kararlarında da yer aldığı üzere ödeme emrinin asile de tebliğinin gerektiğini, alacaklının ödeme emrine konu ara kararda yer almamasına rağmen ara karardan bağımsız olarak faiz talebinde bulunduğunu, ödeme emrinde karardan ayrı talep edilen işlemiş faizin dayanağı, faizin başlangıç tarihi ve oranı da belirtilmediğini, alacaklının kendi insiyatifiyle belirlediği faiz, faiz oranı ve faiz başlangıç tarihinin kabulünün mümkün olmadığını, faize itiraz etmiş olmalarının hatalı ve hukuka aykırı olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, bu nedenle ilk derece mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılarak şikayetlerinin kabulüne karar verilmesini...
Hukuk Mahkemesi'nin 2018/194 Esas sayılı dava dosyasının dosya arasına alınan duruşma tutanakları incelenmesinde ise, yargılamanın devam ettiği, mahkemece uyuşmazlık konusunun takibe dayalı tutulan evrakların kambiyo senedi vasfına haiz olup olmadığı, evrakın teminat kapsamında olup olmadığı, borcun mevcut olup olmadığı, takibe dayanak evrakın yabancı para cinsinden takibe temin edilip edilemeyeceği ve bu hususun usule uygun olup olmadığı, faizinin yasaya aykırı olduğu, takibe dayanak evrakta tahrifatın söz konusu olup olmadığına ilişkin olduğuna dair tespit yapıldığı anlaşılmaktadır. İİK'nın 142/1. maddesi hükmüne göre, "cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebilir." Anılan hükümde yer alan "alakadarlar" ifadesi, kural olarak borçluyu değil, şikayet eden alacaklıdan sıra itibariyle önce olan ve kendisine pay ayrılan alacaklıları ifade eder....
DEĞERLENDİRME :Dava; kambiyo senedine dayalı alacağın iflas istemli takibe rağmen ödemeyen borçlu şirketin iflası istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı şirketin, davalı şirket aleyhine kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile icra takibi başlatıp başlatmadığı, takibe ilişkin ödeme emrinin davalıya tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmiş ise süresinde takibe ve borca itiraz edilip edilmediği, takibe konu borcun ödenip ödenmediği noktasında toplandığı, mahkememizce celp edilen takip dosyası içeriğine göre; davacı şirketin kayıtsız şartsız borç ikrarına haiz 8 adet çeke dayalı olarak, davalı borçlu şirket aleyhine İzmir 8. İcra Müdürlüğü'nün .../......
SAVUNMA: Davalı T3 vekili cevap dilekçesinde özetle; Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin özel bir ilamsız icra yolu olduğunu, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde takibi yapan icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine dilekçe ile başvurarak imzaya veya borca itiraz hakkını kullanabileceğini, borçlu süresi içinde takibe karşı koymazsa takibin kesinleşeceğini, takibin kesinleşmesi için beş günlük itiraz ve şikayet sürelerinin geçmesinin yeterli olduğunu, süresi içerisinde takibe karşı koyulmamasının ardından takibin kesinleşmesi ile ilgili emsal nitelikte Yargıtay içtihatları da mevcut olduğunu bu nedenle, haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir. Davalı T5 Gıda Sanayi Ve T1 usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş ancak verilen süre içinde cevap dilekçesi sunulmamıştır....
veya sözlü olarak yapabileceğini ancak davacı tarafın bu süreç içerisinde hiçbir itiraz beyanında bulunmadığını, mirası red kararını dosyaya bildirmediğini, bu sebeple müvekkili bankanın davacı bakımından mirası reddettiği bilgisi bulunmadığını ve takibe devam etmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacı tarafından açılan davanın konusu borca itiraz olduğunu ancak ilamsız takiplerde öngörülen yasal süre geçtikten sonra yapılan borca itiraz taleplerinin reddi gerektiğini, davacının yasal süre içinde ödeme emrine ve takibe itiraz sunmadığından kendisine yöneltilen borcu zımnen kabul ettiği sonucuna varılması gerektiğini, usûl esasa mukaddem olduğunu, yasal süreler geçildikten sonra yapılan itirazların yok hükmünde kabul edilmesi gerektiğini, mirası reddettiği resmi bir belgeye dayanan borçlunun, icra takibine itiraz süresi geçtikten sonra bu belgeye dayanarak süresiz olarak şikayette bulunmasında hukuki yararı mevcut olmadığını belirterek, istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanığın üzerine atılı 2004 sayılı İİK’nın 337/a ve İİK 331/1 maddelerine aykırılık suçlarının kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İİK’nın Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; CMK'nun 223/8. maddesinde soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde “davanın düşmesine” karar verileceğinin öngörülmesi, Somut uyuşmazlıkta; şikayete dayanak olan İnegöl 1....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usulsüz tebligata yönelik şikayet süresinin 7 gün olduğunu, imzaya itiraz süresinin de 5 gün olduğunu, yasal süresi içerisinde davacı tarafından şikayet yoluna başvurulmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
- K A R A R - Şikayetçi vekili, borçluya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, taşınmazın alacağa mahsuben satıldığını belirtilerek ödeme yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyasından konulan ihtiyati haczin tarihinin sıra cetvelinde hatalı gösterildiğini, taşınmazın alacağa mahsuben satılmasının paranın dosyaya girmesine engel olmadığını ve İİK'nın 100 ve 141. maddeleri uyarınca satış bedelinin garameten paylaştırılması gerektiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan vekili, haczi düşmüş bulunan şikayetçinin sıra cetveline itiraz edemeyeceğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir....
Somut olayda borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takibe karşı borçlu icra mahkemesine verdiği dilekçede, takip konusu belge suretlerinin kendisine tebliğ edilmediğine yönelik şikayet ve borca itiraz ettiği, mahkemece davanın takip edilmemesi sebebiyle açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir. İİK'nun 18/3. maddesi; “Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir” hükmünü içermektedir....