sayılı ilamı ile, "1.Şikayetin Kısmen KABULÜ İle; Davacı yana İ.İ.K. 36/1 md gereğince icranın geri bırakılması kararı almak üzere icra müdürlüğü tarafından süre VERİLMESİNE, 2.Taşkın haciz şikayetinin REDDİNE," karar verilmiştir....
O halde; Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgulara göre, yukarıda sözü edilen 2013/46-57 sayılı icranın geri bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra, karara karşı alacaklının 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açıp açmadığının araştırılması alacaklı tarafından genel mahkemelerde İİK'nun 33/a-2. maddesi uyarınca açılan bir davanın olmaması halinde alacağın zamanaşımına uğradığı hususunun kesin hüküm teşkil edeceği ve icranın geri bırakılması kararının, takibin iptaline ilişkin sonuçları doğuracağı ve icra dosyasındaki mevcut hacizlerin kalkacağı, alacaklı tarafından açılmış böyle bir dava varsa sonucunun istihkak davasında bekletici mesele yapılacağı, dava sonuna kadar icra takibinin duracağı davanın kazanılması halinde duran icra takibine devam edileceği davanın kaybedilmesi halinde ise dosyadaki hacizlerin kalkacağının değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; genel zamanaşımı süresinin dolduğu, alacağın kanıtlanamadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taraflar arasında varlığı ileri sürülen ödünç sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkin olup davacı, delil olarak icra hakimliğince zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle icranın geri bırakılması kararı verilen takibe konu 22.12.2003 vade tarihli bonoya dayanmıştır. Ödünç sözleşmeleri bakımından zamanaşımı süresi, gerek 818 sayılı BK'nın 125. maddesi ve gerekse de 6098 sayılı TBK'nın 146. maddesi gereğince on yıl olup her iki yasa bakımından da alacaklının icra takibinde bulunması halinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir. Bononun vade tarihi 22.12.2003 olup, davacı bu bono ile 05.01.2006 tarihinde icra takibi yapmıştır....
nun 71/2. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımına yönelik şikayet niteliğindedir. İİK.'nun 71/2. maddesinde ise;borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürmesi halinde, aynı Kanun'un 33/a maddesinin kıyasen uygulanacağı hükme bağlanmış olup; İİK.'nun 33/a maddesinde, istemin kabulü durumunda icra mahkemesince icranın geri bırakılmasına karar verileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda, mahkemece, borçlunun zamanaşımına yönelik şikayeti kabul edildiğine göre; İİK.'nun 71.maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken; takibin durdurulması yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....
Takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayetinin kabulü halinde İİK'nun 71. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince, "icranın geri bırakılmasına" karar verilmesi gerekirken, "takibin iptaline" hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı hakkında başlatılan 2015/380 Esas sayılı icra dosyasının bir yıl işlem yapılmadığı gerekçesiyle işlemden kaldırıldığını ve 2018/9 Esas sayısını aldığını, borçlu T1 yönünden takibin kesinleştiğini, takibe yapılan itirazın icra müdürlüğü tarafından 31/01/2018 tarihinde reddine karar verildiğini, borçlunun takipten haber olduğunu, zaman aşımının söz konusu olmadığını, davacının iddialarının takibin kesinleşmesine müteakip 7 günlük şikayet süresi içerisinde yapılması gereken iddialar olup bu iddiaların bu davada dinlenilmesine gerek olmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, zamanaşımı sebebiyle icranın geri bırakılması (İİK m.71/2, 33/a) istemine ilişkindir....
Öte yandan, mülga 6762 sayılı TTK'nun 726. maddesinde, çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay olup, asıl borçlu yönünden zamanaşımı dolmuş ise de borçlunun talebi icranın geri bırakılması olup, İİK’nun 71. maddesinin atfı ile İİK’nun 33/a maddesi uyarınca da takibin kesinleşmesinden sonra borcun zamanaşımına uğraması durumunda icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken mahkemece takibin iptal edilmesi de yerinde değildir. O halde, ilk derece mahkemesince, borcun zamanaşımına yönelik icra kefillerinin taleplerinin reddine, asıl borçlunun talebinin ise kabulü ile icranın asıl borçlu yönünden geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir." gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur. B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacılar ..., ... ve ...'...
Davalı alacaklı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak 26/05/2009 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapılmış, davacı borçluya ödeme emri 08/06/2009 tarihinde tebliğ edilmiş, 23/06/2009, 03/05/2010 tarihlerinde haciz istenilmiş, bilahare dosya işlemsiz bırakılarak 10/03/2015 tarihinde yenilenmiştir. 03/05/2010 tarihinden 10/03/2015 tarihine kadar icra dosyasının işlemsiz bırakılması nedeniyle 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılmasına dair kararı yerinde olup, davalı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dosya kapsamına, toplanan delillere, Ankara 6....
Bu durumda, menfi tespit davasının açıldığı tarihe kadar, 10 yıllık alacak zamanaşımı süresi dolmamış ve 27.06.2002 tarihinde menfi tespit davasının açılması ile zamanaşımı kesilmiştir. Sözkonusu davanın kesinleşme tarihi olan 27.09.2010'dan sonra zamanaşımı işlemeye başlayacağından şikayet eden borçlular hakkında zamanaşımının oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Ayrıca, kefaletin sona ermesi ve kefilin borcundan kurtulmasına ilişkin BK.nun 598. maddesinin uygulanıp uygulanamayacağı hususu yargılamayı gerektirip dar yetkili icra mahkemesinde ileri sürülemez. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 12/03/2013 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra 24/10/2013 tarihinde borçluya ait bulunan araçlar üzerine haciz konulmasına karar verildiği, 30/10/2013 tarihinde hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği, bu tarihten sonra alacaklı tarafça 11/06/2019 tarihli yenileme tarihine kadar başka işlem yapılmadığı ve 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından, mahkemece zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğinden diğer talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararda bir isabetsizlik görülmemiştir....