WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Her ne kadar mahkemece dava, TMK.nın 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen salt zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilmiş ise de; dosya kapsamına göre davacı talebinde salt zilyetliğe dayanmayıp, kiracılık sıfatından kaynaklanan feri zilyetliğinin de korunmasını talep etmektedir, Dosya kapsamına göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesine göre çözümlendiği anlaşılmaktadır. Usul Hukukumuza göre, vakıaları bildirmek taraflara, hukuki vasıflandırma ise mahkeme hakimine aittir. Dava; 6100 sayılı HMK.nın 4/1- a maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kira ilişkisine dayalı olarak açılan kiracılık sıfatından kaynaklanan taşınmaz üzerindeki feri zilyetliğinin iadesi talebine ilişkindir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.03.2014 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayalı elatmanın önlenmesi talebi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.10.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 30.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

    Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.11.2012 gününde verilen dilekçe ile yükleniciden temlik alınan şahsi hakka dayalı tapu iptal ve tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptal ve tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kabulüne dair verilen 18.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, davalı yükleniciden temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı arsa sahibi ... davanın reddini savunmuş, mahkemece dava esastan incelenerek sonuçlandırılmıştır....

      Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 16.01.2014 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayalı tapu iptal ve tescil, müdahalenin önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; müdahalenin önlenmesi talebinin kabulü ile tapu iptal ve tescil talebinin reddine dair verilen 11.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2019 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi....

        Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca taşınmaz üzerindeki zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan zilyedin açmış olduğu sırf zilyetliğin korunmasına yönelik bir dava olmadığı, TMK'nin 683. maddesinde düzenlenen hakka dayanan bir dava niteliğinde olduğu, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi kapsamında bulunan taşınmazların kullanıcılarına satılması için yasal düzenleme yapıldığını, davacının da bu Yasal düzenleme gereğince satın almak istediği taşınmazda yapılan kadastro tespitinin doğru olmadığını ileri sürdüğü gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....

          Davalı Hazine vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın zilyetliğin korunmasına ilişkin bulunduğu gerekçesiyle görevsizliğe, Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli bulunduğuna karar verilmesi üzerine; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK'nun 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile, zilyet zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). Somut olayda; uyuşmazlık konusu taşınmaz ve üzerinde hafif yapı niteliğinde olmayan yapının zilyedi olduğu iddiasıyla açılan davada, davacının arkasında barındırdığı hak nedeniyle, dava 6100 s....

            Bu fiili hakimiyetin, mülkiyet hakkına, sınırlı aynî hakka, (intifa, sükna, irtifak gibi) veya kişisel bir hakka (kiracılık, ortaklık gibi) dayanması gerekmektedir. O halde bir kimsenin komşu sıfatıyla bir dava açabilmesi için, ayni veya şahsi bir hakka dayanması, başka bir anlatımla komşuluk sıfatıyla zarar görmesi gerekmektedir. Öte yandan, apartman ve site yönetimlerinin görev ve yetkileri 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 35. maddesinde açıklanmıştır. Yönetici, ana gayrimenkulün korunması ve bakımı için kat maliklerinin yararına olan hususlarda onlar adına gerekli tedbirlerin alınması hususunda yetki sahibidir. Ancak, apartman yöneticisi, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davasında onları temsilen dava açamaz. Somut uyuşmazlıkta, dava ... Apartmanı Temsilen yönetici tarafından vekaletnameye dayalı olarak açılmıştır....

              Mahkemece, dava konusu taşınmazda davacının mülkiyet hakkının ve iddiasının olmadığı, kira sözleşmesine dayalı olarak davalıya karşı meni müdahale davası açıldığı, HUMK 8.II-3. maddesi gereğince yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davalara Sulh Hukuk Mahkemesince bakılması gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş; hüküm,davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Davacının talebi el atmanın önlenmesi, kiracılığın tespiti ve muarazanın giderilmesine ilişkin olup, zilyetliğin münhasıran korunması ile nitelendirmek mümkün değildir. Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 29.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Şahsi hak ile ayni hakkın yarışması halinde kural ayni hakka değer tanınmasıdır. Ne var ki, ayni hakk sahibinin kötü niyetli olduğu ve şahsi hakla sağlanan sözleşme sonuçlarını bertaraf etmek amacıyla satışın yapıldığı iddia edilmişse, bu hususun yani davalının kötü niyetli malik olup olmadığı hususu üzerinde durulması gerekir. Hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişesi taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, satın alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir....

                  Orman İdaresinin ve Hazinenin taraf olmadığı bu davalarda, dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmasının taraf durumunda bulunan gerçek kişiler arasındaki zilyetliğin korunması davasının incelenmesine engel teşkil etmez. Salt bu nedenle davanın reddine de karar verilemez. Davacının taşınmaz üzerinde korunmaya değer üstün hakkının varlığı var ise bunun korunması gerekir. Şu halde mahkemece yapılacak iş: Yukarıdaki açıklamalar ve kanun maddeleri göz önünde tutularak gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, arsa üzerindeki üstün zilyetliğin kimde olduğunun belirlenmesi, iki katlı bina satıcı tarafından davacıya satılmış ve davalılarla bir ilgisinin bulunmadığı ve gerçekten davalılar tarafından bu yere yapılan bir müdahale de var ise, bu müdahalenin önlenmesi gerekmektedir....

                    UYAP Entegrasyonu