SONUÇ: Davacı erkeğin velayet, iştirak nafakası ve kişisel ilişkiye yönelik karar düzeltme isteğinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri gereğince kabulüne, Dairemizin 12/10/2015 tarih .... karar sayılı onama ilamının, velayet, iştirak nafakası ve kişisel ilişki yönlerinden kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple velayet yönünden BOZULMASINA, bu bozma sebebine göre kişisel ilişki ve iştirak nafakasının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, davacı erkeğin diğer itirazlarının ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple reddine, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 12.12.2016 (Pzt.) ......
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma- Kişisel İlişki Tesisi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı -davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve iştirak nafakası ile kişisel ilişkinin süresi yönünden; davacı-davalı kadın tarafından ise katılma yolu ile maddi ve manevi tazminat ile iştirak nafakasının miktarı yönünden yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin tüm, davacı-davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen...
, kusurun gerekçede açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kadının maddî-manevî tazminat, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarına yönelik, erkeğin ... lehine tedbir ve iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, hükmün buna ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, ortak çocuk ... için 25.06.2019 tarihinde hükmedilen aylık 600,00 TL tedbir nafakasının 23.02.202 tarihi itibari ile aylık 750,00 TL'ye çıkarılmasına ve karar kesinleştiğinde aynı miktarın iştirak nafakası olarak devamına, ortak çocuk ......
Davacı (kadın) vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece çocuk için belirlenen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğunu, müşterek çocuğun eğitim ve diğer masraflarını karşılayacak nitelikte olmadığını belirterek mahkemenin tedbir ve iştirak nafakasına ilişkin kararın kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir....
Kişisel ilişki süresi açısından; Çocukla ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır....
Temyiz Sebepleri 1.Davacı-davalı erkek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, babalar günü ve babanın doğum gününde de kişisel ilişki kurulması gerektiğini beyanla kişisel ilişkinin süresi, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarı, lehine hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarının azlığı ve kadına hükmedilen tedbir nafakası yönlerinden temyiz talebinde bulunmuştur. 2.Davalı -davacı kadın; kusur belirlemesi ve erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar yönünden temyiz talebinde bulunmuştur. C. Gerekçe 1....
nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.000 TL tedbir-iştirak nafakası ile 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
İstinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kendi davasının reddine ve kişisel ilişkiye yönelik istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkek ağır, davalı-karşı davacı kadın ise az kusurlu bulunarak tarafların boşanma davalarının kabulü ile müşterek çocuk ile ... arasındaki kişisel ilişki sürelerinde yeniden düzenleme yapılmış, kadının yoksulluk nafakası talebi reddedilerek, müşterek çocuk yararına 300,00 TL iştirak nafakasına ve kadın lehine 8.000,00 maddi, 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından yukarıda gösterilen şekilde temyiz edilmiştir. 1- Davalı-karşı davacı kadın tarafından yoksulluk nafakası talebinin reddi, iştirak nafakası ile maddi ve manevi tazminatların miktarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığından bu hususlar istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir....
HÜKÜM: Gerekçesi Açıklandığı Üzere; 1- HMK 353/2 maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, kusurun gerekçede belirtildiği şekilde düzeltilmesine, düzeltilmesine karar verilen hususlara ilişkin olarak mahkemenin 7 nolu hüküm fıkrasının sadece Hira Nur ilgili tedbir ve iştirak nafakası ile Kerem Yiğit lehine iştirak nafakası, 8 nolu hüküm fıkrasının sadece yoksulluk nafakası, 2 ve 3 nolu hüküm fıkralarının ise tamamının kaldırılmasına ve esas hakkında karar verilmesine, tarafların sair istinaf taleplerinin ESASTAN REDDİNE, 2- Müşterek çocuk Hira Nur için 25.06.2019 tarihinde hükmedilen aylık 600,00 TL tedbir nafakasının 23.02.202 tarihi itibari ile aylık 750,00 TL'ye çıkarılmasına ve karar kesinleştiğinde aynı miktarın iştirak nafakası olarak davalı/karşı davacı erkekten alınarak velayeten davacı/karşı davalı anneye verilmesine, 3- Müşterek çocuk Kerem Yiğit için karar kesinleştiğinde aylık 1.250,00 TL iştirak nafakasının davalı/karşı davacı erkekten...
Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Buna göre velayet ve kişisel ilişkinin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin ve kişisel ilişkinin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Velayet ve kişisel ilişkiye ilişkin kararlar kesin hüküm oluşturmaz. Şartların değişmesi halinde her zaman velayetin değiştirilmesi yeniden dava edilebilir....