Somut olayda;davacı dava dilekçesinde, kendisi için 500 TL yoksulluk nafakası ve müşterek çocukların her biri için, Sincan 4.Aile Mahkemesinin 2014/92 Esas, 2014/102 Karar sayılı ilamı takdir edilen 150 TL iştirak nafakasının 500,00 TL 'ye yükseltimesini istemiştir. İştirak nafakasının artırılması ve yoksulluk nafakası istemine ilişkin bu davalar arasında fiili ve hukuki irtibat vardır. Zira davacının kendisi için talep ettiği yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar için artırılmasını talep ettiği iştirak nafakasının borçlusu davalı olacaktır. Bu nedenle davalardan biri hakkında verilecek hüküm, diğerini etkileyecek nitelikte olduğundan,mahkemece, her iki isteme yönelik davanın, birlikte görülmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karara ulaşılması gerekirken,mahkemece yanılgılı değerlendirilme ile yoksulluk nafakasına ilişkin istemin tefriki ile iştirak nafakasının hükme bağlanması usul ve yasaya uygun değildir....
in 28.09.2017 tarihli dilekçesindeki feragat beyanı gözetilerek bir karar verilmek üzere karar düzeltme talebinin kabulü, Dairemizin 07/03/2017 tarihli kararının kaldırılması ve hükmün iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve kadın yararına takdir edilen tazminatlara yönelik olarak bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 07.03.2017 tarih, 2015/23099 Esas ve 2017/2441 karar sayılı kararının kaldırılmasına ve hükmün iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden feragat konusunda bir karar verilmek üzere BOZULMASINA, bozma sebebine göre karar düzeltme talep nedenlerinin incelenmesine yer olmadığına, karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi....
, kararın kesinleşmesiyle birlikte kadın ve çocuk yönünden takdir edilen yoksulluk, iştirak nafakası miktarlarının, kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat ve miktarlarının, toplanan tüm delillere, usul ve yasaya uygun olduğu, yasal şartların oluştuğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumuna uygun düştüğü gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir....
Davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı müvekkili lehine hükmedilen yoksulluk ve çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının çok düşük olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş olup; yerel mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında davacı kadın ve müşterek çocuklar yararına hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının yetersiz olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin nafaka miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının hüküm bölümünde bulunan yoksulluk ve iştirak nafakalarına ilişkin 5. ve 6. maddelerinin tedbir nafakası kısmından sonraki bölümlerinin tümden kaldırılmasına, buna göre yeniden hüküm kurularak davacı kadın ve çocuklar lehine hakkaniyete uygun oranda yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle...
Toplanan delillerin değerlendirilmesi neticesinde; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü de dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası ve ortak çocuk lehine hükmedileniştirak nafakasının miktarı uygundur. Bu sebeple Dairemizin 11.04.2018 tarih, 2016/15216 esas, 2018/4880 karar sayılı bozma ilamının 4. (yoksulluk nafakasına yönelik bozma)ve 5. (iştirak nafakasına yönelik bozma) bentlerinin kaldırılmasına, hükmün yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası yönlerinden de onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklandığı üzere kadının karar düzeltme isteğinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 440-442. maddeleri gereğince kısmen KABULÜNE, yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple Dairemizin 11.04.2018 tarih, 2016/15216 esas, 2018/4880 karar sayılı bozma ilamının 4. (yoksulluk nafakasına yönelik bozma) ve 5....
Boşanma kararının kesinleşmesi ile bu nafakalar koşulları var ise eş için yoksulluk, çocuk için ise iştirak nafakası olarak devam eder. 13. Türk Medeni Kanunu’nun “Yoksulluk nafakası” başlıklı 175. maddesi ile “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz” hükmü düzenleme altına alınmıştır. Maddede geçen “yoksulluğa düşecek” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda yasal bir tanımlama olmaması karşısında bu husus uygulamada kurallara bağlanmıştır....
Davacı kadın dava dilekçesinde talep etmediği iştirak, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. İştirak nafakası kamu düzenini ilgilendirdiğinden zaten davanın genişletilmesi yasağına tabi değildir. Davacı kadının yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat talebi de süresinde verilen cevaba cevap dilekçesinde talep edilmiş olmakla bu yasağa tabi değildir. Tarafların yaşı küçük çocukları Rahim ve Mehmet Cihan'ın velayetleri anneye verilmiş olmakla velayet verilmeyen ebeveynin destek yükümlülüğü dikkate alınarak TMK 182/2 madde gereğince küçükler için iştirak nafakasına hükmedilmesi doğrudur. Davacı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru bulunmadığı, aylık düzenli geliri ve mal varlığı olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından TMK 175.madde gereğince kadın lehine yoksulluk nafakası verilmesi doğrudur. İştirak nafakası ve yoksulluk nafakası miktarları da tarafların dosyaya yansıyan sosyal ekonomik durumu ve hakkaniyete uygundur....
Türk Medeni Kanunun 169 maddesi ve tedbir nafakasının niteliği nazara alındığında kadın ve ortak çocuklar lehine tedbir nafakası takdiri doğru miktarları ise makuldür. Bu itibarla erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinafının reddine karar vermek gerekmiştir. Kadın lehine yoksulluk nafakası hükmedilmiş ise de tam kusurlu olan kadın açısından yoksulluk nafakası koşullarının kusur unsuru itibariyle oluşmadığı, kadına yoksulluk nafakası takdir edilmesinin hatalı olduğu değerlendirilip, erkeğin yoksulluk nafakasına yönelen istinafı kabul edilerek kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Velayeti anneye verilen ortak çocukların ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru miktarının ise makul olduğu anlaşıldığından, davalı erkeğin iştirak nafakasına yönelen istinafı reddedilmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Türk Medeni Kanunun 169 maddesi ve tedbir nafakasının niteliği nazara alındığında kadın ve ortak çocuklar lehine tedbir nafakası takdiri doğru miktarları ise makuldür. Bu itibarla erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinafının reddine karar vermek gerekmiştir. Kadın lehine yoksulluk nafakası hükmedilmiş ise de tam kusurlu olan kadın açısından yoksulluk nafakası koşullarının kusur unsuru itibariyle oluşmadığı, kadına yoksulluk nafakası takdir edilmesinin hatalı olduğu değerlendirilip, erkeğin yoksulluk nafakasına yönelen istinafı kabul edilerek kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Velayeti anneye verilen ortak çocukların ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru miktarının ise makul olduğu anlaşıldığından, davalı erkeğin iştirak nafakasına yönelen istinafı reddedilmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
nafakası, davacı için aylık 500,00 TL tedbir/yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir....