Davacıların, tapuda davalı ... adına kayıtlı taşınmazda, 4706 sayılı yasaya dayalı olarak talepte bulunma hakkını elde etmek için hak sahipliğinin tespitini istemelerinde hukuki yararları bulunmaktadır. Öte yandan davacıların, hak sahibi olduğu belirtilen ...’in bir kısım mirasçıları olup, diğer mirasçılarının ise davalı (oğlu) ... ile davaya sonradan davalı olarak dahil edilen (eşi) ... olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça, 4706 sayılı yasaya dayalı olarak talepte bulunabilmek için muris ...’in tüm mirasçılarının hak sahibi olduğunun tespiti istendiğinden, tüm ortakların davayı birlikte açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde, 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar, murislerinin davalı ile ortak hayvan besiciliği yaptığını,bunun için kredi çekildiğini, hayvanlar ve araç aldıklarını, murislerinin davalıdan alacağı da olduğunu, murislerinin vefatından sonra davalının hayvanları sattığını ileri sürerek paylarına düşen ( yaklaşık 27.500.00.- TL ) nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir ....
HUKUK DAİRESİ Dava, 6292 sayılı Yasa'nın 6/12.maddesi uyarınca hak sahipliğinin tespiti talebine ilişkin olmakla, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 09.02.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 20. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 11.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hemen belirtilmelidir ki, 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanunu′na eklenen geçici 7/3. fıkrasında ″Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder″ hükmüne yer verilmek suretiyle yürürlükten kalkan 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmadan devam edeceği vurgulanmıştır. Somut olayda da, davalının hak sahipliğinin mülga 2510 sayılı İskan Kanunu′ndan kaynaklandığı tartışmasızdır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi isabetsizdir. Davalının açıklanan nedenden ötürü yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....
Komisyonunca hak sahibi yapılan Tekeli yörük göçebe aileler bulunduğunu, Uygulama Yönetmelinin 6. maddesinde göçebelerde hak sahibi olma koşullarının sıralandığını, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 10.06.2011 tarihli yazısına istinaden göçebe ailelerin durumlarının tekrar gözden geçirildiğini ve İlk ... Komisyonu kararından önce bir aydan fazla ... kaydı bulunan davalıların 13.12.2011 tarihli Mahalli İskan Komisyonu kararı ile hak sahipliğinin ve daha önce alınmış komisyon kararlarının iptal edilmesine karar verildiğini, 5543 sayılı İskan Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 18. maddesi gereğince idarenin tespitleri sonucu mahalli iskan komisyonlarınca hak sahipliği iptal edilenlere verilmiş hak ve malların geri alınacağını, taşınmazların tapularının iptali ile hazine adına tescilinin mahkemeden isteneceği ileri sürerek, davalılar adına kayıtlı 680 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tescilini istemiştir....
haciz kararı verilmiş, bu kez karara itiraz eden vekilleri tarafından verilen itiraz dilekçeleri ile borçluların kredi sözleşmeleri üzerinde imzlarının bulunmadığı, bir kısım borçlular yönünden mirasçı sıfatı ile borçluluk durumunun oluştuğu ve murislerinin kefil sıfatı ile imza atmasından sonra teminat mektubu düzenlendiğini ileri sürülerek ihtiyati haciz kararına itiraz edilmiştir....
in ise 2003 yılında ölümleri üzerine nüfus kayıtlarının kapatıldığı anlaşılmaktadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde, ilgililerin nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açmak hak ve yetkisine sahip oldukları 14. maddesinde ise ölüm ile nüfus kaydının kapalı hale geleceği ve artık üzerinde işlem yapılamıyacağı hükme bağlanmış olup, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kabul edildiğinden ve davacılar murislerinin anne adının düzeltilmesini talep ettiğinden, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince düzeltme istemi içinde tespit de bulunduğundan, öncelikle verilecek karardan hukukları etkilenecek olan ...'...
DAVA Davacı vekili ilk dava dilekçesinde; mülga 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayat yaşadığı savıyla tarımsal iskana başvuruda bulunarak Mahalli İskan Komisyonu kararı ile hak sahibi olan ...’ın hak sahipliğinin yapılan tespitler sonunda 31/01/2012 tarihli karar ile iptal edildiğini, bu iptal kararının iptali istemiyle idari yargıda açılan davanın reddedilerek kesinleştiğini ileri sürerek, 126 ada 17 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir. II....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada: Davacı idare, 1999 yılında meydana gelen iki ayrı deprem sonrası 7269 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, davalıya çekişme konusu 343 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün tahsis ve teslim edildiğini, ancak davalının inşaat halindeki binadan hak sahibi olduğunun tespiti üzerine hak sahipliğinin 21.01.2010 tarihli komisyon kararı ile iptal edildiğini, idari işlemin iptali istemiyle davalı tarafından açılan davanın idare mahkemesince reddedildiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın hukuki dayanağının bulunmadığını, deprem sırasında yıkılan binaların bulunduğu yerin evveliyatının kök murislerine ait olduğunu, işlemlerin kolay yapılabilmesi için bu yerin ......
KARAR Davacılar, murislerinin davalı bankadan 2006 yılında 10 yıllık iki adet kredi kullandığını, kredi kullandırılırken banka tarafından sigorta yapıldığını, ancak murisleri vefat ettiğinde kredi borcunu kendilerinin ödemek zorunda kaldığını söyleyerek, zararlarının tazminine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı banka tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, murislerinin davalı bankadan kullandığı konut kredisi nedeniyle hayat sigortası yaptırdığını, davalı bankanın prim borcunu murislerinin vadesiz hesabından çekildiğini ileri sürerek murislerinin vefatından sonra Hayat sigortasının karşılaması gerektiğini ileri sürmüştür....