Öte yandan, süresinde ödenmeyen prim ve diğer Kurum alacaklarının bizzat Kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 506 sayılı Yasa'nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir.506 sayılı Yasa'nın 80/7. Maddesinde Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesinin yetkili olduğu, 6183 sayılı Yasa'nın 58/1. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlemine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itiraz edebileceği bildirilmiştir.Bu 7 günlük itiraz süresi hak düşürücü süre olup süreyi geçiren borçlunun artık menfi tespit, istirdat gibi aynı konuda hiçbir mahkemede dava açması mümkün değildir. Çünkü 6183 sayılı Yasa'da İİK.'nun 72. Maddesine koşut bir hüküm yer almamaktadır. 6183 sayılı Yasa İİK.'...
III-MAHKEME KARARI A-İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk derece mahkemesi; Davanın kısmen kabulü ile ; sigortalı ... un iş kazası geçirdiği 10/06/2016 tarihine ilişkin bir günlük çalışmasına yönelik, iptal ve ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin verilmemesi nedeniyle hakkında 5510 sayılı kanunun 102. Maddesinin 1. Fıkrasının c bendinin 4. Numaralı alt bendi gereğince işlem yapılması gerektiği yönündeki 2018/112 karar sayılı kurum itiraz komisyon kararının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar vermiştir. İSTİNAF NEDENİ: Davalı SGK vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, kurum işleminin yerinde olduğunu istinaf ediyor. B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi,Davalı SGK kurum vekilinin Kayseri 1....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Davacı, Kurumca gönderilen ödeme emri nedeniyle kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti ile ödeme emrinin iptalini istemiştir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, davalı Kurum tarafından 6183 sayılı Yasa uyarınca yapılan 2013/25600 - 2013/25611 - 2013/58965 - 2013/58966 - 2013/88986 - 2013/88987 - 2013/88988 sayılı takiplerin iptali ile davacının borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiştir....
Ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Çünkü ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK.13.5.2009 tarih ve 2009/12-185 E.- 2009/182 K). İcra müdürlüğünce, itiraz dilekçesi tarihinin, önceki bir tarih olarak bildirilmesine itibar edilemez. Somut olayda, borçluya örnek 7 ödeme emrinin 15.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 15.08.2014 tarihli itiraz dilekçesinin, icra müdür yardımcısı C... D... tarafından havale edilip imzalandığı, ancak tutanağa geçirilmediği, ayrıca itiraz dilekçesinin, UYAP sistemine 17.10.2014 tarihinde ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süreden sonra kaydedildiği görülmektedir. Bu durumda borçlunun itirazının süresinde olduğunun kabulü mümkün değildir....
Nitekim, borcun alacaklı tarafından icra takibine veya itirazın iptali ya da alacak davasına konu edilmesi halinde borçlunun zamanaşımı itirazını ödeme emrine itiraz süresi içerisinde veya ilk itiraz süresi içerisinde pekâlâ yapabileceğinden böyle bir durum söz konusu değilken açılan menfi tespit davasında da borcun zamanaşımına uğradığının ileri sürülmesinde hukuki yarar da bulunmamaktadır (bkz. Prof. Dr. ......, İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, s.308; ......, İtirazın İptali, Menfi Tespit ve İstirdat, Tasarrufun İptali Davaları, s.595). Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, mahkemece; takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın kabulü hatalı olmuşsa da, davacıların doğan zararda bankanın ve davalı Kurumun da sorumlu olduğuna yönelik iddiaları olduğu anlaşıldığından, bu hususlar da değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 24/01/2023 NUMARASI : 2022/317 2023/29 DAVA KONUSU : İcra Emrine İtiraz KARAR : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kurum kayıtlarının tetkikinde Rehberli ve Teftiş Başkanlığının davacı şirket ile ilgili hazırladığı 24/09/2018 tarih ve 93264/11/İR/11 sayılı denetmen raporunda, işyerine ait defter ve belgelerin , tebligatın alındığı tarihten itibaren on beş gün içinde mücbir bir sebep olmaksızın inceleme için ibraz edilmesi gerektiği halde davacı şirketin bu yükümlülüğü yerine getirmediğinin belirtildiğini, raporda belirtilen bu durum karşısında yasal mevzuat gereği kurum tarafından davacı şirkete idari para cezası kesildiği ve yasal süre içerisinde bu parayı ödemediğinden davacı şirket aleyhine icra takibi yapıldığını, kurum işleminde hukuka aykırılık olmadığını, davacı vekilinin, ödeme emrine konu idari para cezası usulüne uygun tebliğ edilmediği için idari para cezasından haberleri olmadığı bu sebeple itiraz edemediklerini...
Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/626 D.İş sayılı kararı ile kısmen kabul edilerek, ilk başta 17.169 TL olarak uygulanan idari para cezasının miktarı 16.509,00 TL’ye indirildiği, kabahatlinin başvurusuna konu ödeme emrinin de bu cezanın tahsiline yönelik olduğu, kabahatli tarafından başvurusu ekinde sunduğu ödeme emirlerinin, başka kurumlar tarafından uygulanan idari para cezaları ve vergi borçlarını da içerdiği, Kabahatlinin 22/01/2016 tarihli başvurusunda, kendilerine tebliğ olunan 20151030665160000004 ana takip dosya no ve 20151030145060000008 takip dosya nolu 16.509 ,00 TL miktarlı ödeme emrine itiraz ettiğini belirttiği, bilahare 26/01/2016 tarihli dilekçesiyle de başvurusunda, sehven, ödeme emrine itiraz ifadesine yer verildiğini, esasen bu ödeme emrine ilişkin borcun esasına itiraz ettiğini belirterek idari yaptırım kararının kaldırılmasını talep ettiği, yukarıda sayıları belirtilen ödeme emrine konu 16.509,00 TL idari para cezasının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 21/02/2011...
İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır....
Anlaşılacağı üzere, "menfi tespit" niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının hak düşürücü nitelikte olan yedi günlük süre içerisinde açılması zorunludur. 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi, vadesinde ödenmeyen kamu alacaklarının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesi olanağını öngörmüş olup; ödeme emrine konu edilen alacağın kesinleşmiş ve tahsil edilebilir aşamaya gelmiş olması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda ise, öncelikle, iş mahkemelerinin yetkili olduğu gözetilip, ödeme emrinin tebliğ tarihi araştırılarak süresinde davanın açılıp açılmadığı irdelenmeli ve 5510 sayılı Yasanın 102 (506 sayılı Yasa 140) maddesi uyarınca başlamış olan itiraz prosedürünün bulunup bulunmadığı araştırılarak, idari para cezasının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmelidir....
Çünkü temlik alan temlik aldığı noktadan itibaren alacaklı yerine geçtiğinden temlik edene yapılmış olan önceki bildirim ve işlemler temlik alan için de varlığını sürdüren geçerli işlemlerdir. ... dışındaki borçlular yönünden ödeme emrine itiraz edildiği alacaklıya tebliğ edilmediğinden bir yıllık hak düşürücü süre başlamamış olduğu için açılan dava süresindedir. O nedenle özel Daire bozması yerinde olup önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmektedir. Bu yönden değerli çoğunluk ile aramızda görüş farklılığı bulunmamaktadır. ... yönünden ise; ikinci kez ödeme emri çıkarılması işleminin iptaline ilişkin kararda ödeme emrine itiraz edildiği ve itiraz üzerine takibin durduğu açıkça belirtilmiş olup ödeme emrine itiraz tebliğ edilmemiş olsa da alacaklı icra memuru işlemini iptal eden bu karar nedeniyle borca itiraz edildiğini ve itirazın iptali davası açmaya yarayacak bilgileri öğrenmiştir....