Davalı, davanın reddini dilemiş; birleşen davası ile, taraflar arasındaki ortaklığı yargılama devam ederken aktedilen 9.9.2009 tarihli ‘Ortaklık Sonlandırma ve Paylaşım Sözleşmesi’ ile sona erdirdiklerini, ancak davacı-birleşen davalı tarafından sözleşme gereklerinin yerine getirilmediğini belirterek ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile sözleşmede belirlenen cezai şart gereğince şimdilik 10.000.TL’nin davacı-birleşen davalıdan tahsilini istemiş, bilahare ortaklığın feshi ve tasfiyesi isteminden vazgeçtiğini bildirmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/488 Esas sayılı dosyasında görülen tasfiye davasında adi ortaklığın ortak hesabından usulsüz paralar çekildiği iddia edilerek bilançonun buna göre düzenlenmesini talep ettiği, adi ortaklığın henüz tasfiye edilmediği, ortakların varsa borç/alacak miktarlarının henüz tespit edilmediği, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi sonuçlanmadan davacının davalı .... Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın erken açılan dava niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; alacağın zamanaşımına uğradığı,davacının sebebpsiz zenginleşmeye dayandığı, paranın ortaklık kurma amacıyla gönderildiği, mahkemenin hukuki nitelemede yanıldığı,taarflar arasında adi ortaklık bulunduğu, buna göre çözümlenmesi gerektiği, dosyaya sundukları masraf belgeleri ve banka dekontlarının incelenmediği, dekontlarda borcun sebebinin gösterilmediği, bu sebeple sözkonusu paranın borç ödemesi olarak gönderildiği, kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , adi ortaklık kurulması sebebiyle gönderildiği iddia edilen paranın iadesi için yapılan takipte itirazın iptali talebine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ; taraflar arasında adi ortaklıkla ilgili yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır....
Somut olayda; davacı davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla davalılar aleyhine 25/03/2019 tarihinde icra takibi başlattığı, davalıların 03/04/2019 tarihli itirazı ile icra takibinin 09/04/2019 tarihinde durmuş olduğu, borca itiraz dilekçelerinin davacı yana tebliğ edilmediği, itirazın iptali için dava açma süresinin başlamadığı, davacı tarafın asıl alacağına yönelik itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı 15/03/2021 tarihinde ikame etmiştir....
Somut olayda salt para alacağı olan takip ve davalarda böyle bir zorunlu takip ya da dava arkadaşlığı bulunmadığının ve alacaklının, müteselsil sorumlu olan bu şirketlerden birini tercih ederek takip ya da dava açabilmesinin mümkün olduğunun kabulü doğru olmayıp, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı için adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerektiği dikkate alınarak icra takibine konu faturalarda yer alan adi ortaklığın her iki ortağına yöneltilmiş geçerli bir icra takibi olmadığından 2004 sayılı Kanun'un 67 nci maddesi hükmü gereği açılan itirazın iptali davasının da takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu gözetilerek davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2.Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. VI....
Somut olayda salt para alacağı olan takip ve davalarda böyle bir zorunlu takip ya da dava arkadaşlığı bulunmadığının ve alacaklının, müteselsil sorumlu olan bu şirketlerden birini tercih ederek takip ya da dava açabilmesinin mümkün olduğunun kabulü doğru olmayıp, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı için adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerektiği dikkate alınarak icra takibine konu faturalarda yer alan adi ortaklığın her iki ortağına yöneltilmiş geçerli bir icra takibi olmadığından 2004 sayılı Kanun'un 67 nci maddesi hükmü gereği açılan itirazın iptali davasının da takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu gözetilerek davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2.Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. VI....
Alacaklılar arasında zorunlu takip arkadaşlığı konusundaki örneklerden biri de adi ortaklığa ait bir alacağın takibi halidir. Ortakları arasında gizli temsil ilişkisi bulunmayan veya sözleşme ile veya alınan bir kararla ortaklardan birine ortaklığı temsil yetkisi verilmemiş ise adi şirketlerde, şirketin bir alacağının ancak bütün ortaklar tarafından imzalanacak ortak bir takip talebi ile icraya konulabilir. (İtirazın İptali Davaları, Dr....
arasında bir adi ortaklık bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davanın; davaya konu adi ortaklığın diğer ortağı ... 'a da yöneltilmesi gerekmektedir. O halde; mahkemece dava dışı ortak ......
İİK.nun 68/1. maddesi gereğince talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar ve noterlikçe tastik edilen "borç ikrarını" içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Kambiyo senedi niteliğinde olmayan belgelerdeki (adi senetlerdeki) hakkın ciro yolu ile devri mümkün olmayıp, böyle bir hak, ancak alacağın temliki suretiyle devredilebilir. 6098 sayılı TBK'nun 184. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak yapılmış bir temlik bulunmaması halinde, kambiyo senedi niteliği taşımayan senedi ciro ile alan kişinin, yetkili hamil sıfatının bulunmadığının, dolayısıyla takip hakkının da olmadığının kabulü gerekir....
Davalılar vekilleri; davacının üstlendiği nakliye hizmetlerini süresinde yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilleri tarafından oluşturulan adi ortaklığın zarara uğradığını, adi ortaklığın uğradığı 28.677,57 USD’nin davacının ödemelerinden kesileceğinin davacıya 09.07.2007 tarihli ihtarnameyle bildirildiğini, yani takas mahsup beyanında bulunduklarını, davacının buna itiraz etmediğini savunarak davanın reddini istemişlerdir....