ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 13/03/2018 NUMARASI : 2016/299 Esas, 2018/275 Karar DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARAR TARİHİ: 01/07/2021 Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda; GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili; müvekkili ile dava dışı .... San. ve Tic. Ltd....
Bu durumda mahkemece, bonoların lehtarı olan bu kişi aleyhine menfi tespit davası açılmasında usulsüzlük bulunmadığı gözetilmeden davalı ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddi usul ve yasaya aykırıdır. 2- Davalı ...'ın temyizi yönünden; Dava konusu bonoların 11.01.2010 tarihli sözleşme gereğince verildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Anılan sözleşmede ... Vergi Dairesine olan vergi borçlarından söz edilmekte, SGK'na olan vergi borçları ya da hacizler sözleşme kapsamında yer almamaktadır. Buna rağmen mahkemece SGK ile ilgili vergi borçları ve hacizlerin de sözleşme kapsamında değerlendirilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, ... Vergi Dairesine olan borçlar dava açıldıktan sonra ödenmiş olduklarından davanın konusuz kaldığı gözetilerek bir hüküm kurulmasından ibaret olmalıdır....
Davanın esası ile ilgili olmak üzere mahkememizde yapılan yargılama sonucunda ... gün ve ...esas ... sayılı kararla davacı tarafça açılan menfi tespit ve istirdat davasının subut bulmadığından reddine karar verildiği, kararın davacılar vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay .... Hukuk Dairesi Başkanlığının ... gün ve ... esas ... karar sayılı ilamı ile; "...Davacılar ödeme iddiasında bulunmuş, buna ilişkin banka havale dekontlarına delil olarak dayanmışlardır....
ile birlikte kefil sıfatıyla imzaladığı ve kiracı şirketin kira ilişkisinin kurulmasından kısa bir süre sonra kiralananı tahliye ettiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu şekilde kira karşılığı verilen bonoların karşılıksız kaldığı ve bankaya tahsile verilmesinden sonra kiralananın tahliye edilmesi üzerine bankadan geri alındığı davalı kiralayanın da kabulündedir. Ne var ki, söz konusu yedi adet bono alacaklı ... tarafından icraya konularak ... 19. İcra Müdürlüğü'nün 2009 / .... sayılı dosyası ile davalı kiralayan, kiracı şirket ve bonoların kefilleri hakkında icra takibi yapılmıştır. Takibin kesinleşip haciz aşamasına geçilmesi aşamasında takip konusu edilen borç, davacı kefil tarafından 21.4.2009 ve 6.5.2009 tarihlerinde toplam 32.700 TL olarak icra dosyasına yatırılmıştır. Bunun üzerine davacı kefil tarafından davalı kiralayan aleyhine K......
Diğer yandan bonoların davalı bankaya cirosunda, “bedeli tahsil içindir”, “vekaleten”, “kabz içindir” veya bu anlama gelecek bir kayıt ve açıklamanın bonoların metninde bulunmadığı gibi bonoların rehin veya tahsil için bankaya devredildiğine yönelik bir belgede dosya içerisinde bulunmadığından bonolardaki ciroların temlik cirosu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece davalı bankanın bonoların temlik cirosu ile hamili olduğu gözetilerek davanın reddi gerekirken yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadesine, 03/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın davalı tarafından dava dışı borçlu aleyhine grişilen icra takibi sırasında takipte sıfatı bulunmayan davacı şirketin işyerine hacze gelinmesi üzerine ihtirazi kayıtla yapılan ödemenin iadesi istemine ilişkin bulunmasına ve karar başlığında "istirdat" olarak yazılmış olmasına rağmen, davanın İİK'nın 72.maddesi kapsamında kalan menfi tespit ve istirdat davası niteliğinde bulunmamasına ve tarafların tacir olmalarına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 18.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, davanın reddini istemiş süresinde verdiği karşı dava dilekçesiyle de alındı belgesi adı altındaki protokol ve bu protokole konu 4 adet bonoda davacı borçlunun adı ve imzasının bulunmadığını, taraflarca düzenlenen alındı belgesi ve 4 adet bononun haciz sırasında davacı borçlunun evinde unutulduğunu, bu belge ve bonolar üzerine davacının isminin eklendiğini belirterek halen davacı elinde olan 4 adet bononun istirdatını talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "...Tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirmede; davaya konu takibe dayanak bonoların tüketici işlemi niteliğindeki devre mülk sözleşmesi kapsamında davacı tarafından nama yazılı olarak düzenlenerek dava dışı Nom Mühendislik Proje İnşaat ve Turizm Sanayi Ticaret Ltd. Şti'ye teslim edildiği, bonoların dava dışı şirketçe ciro edilerek davalı bankaya teslim edildiği, davaya konu bonoların nama yazılı olarak düzenlenmesi sebebi ile ancak alacağın temliki hükümlerine göre devredilebileceği, bono metinlerinde yer alan ve lehtar Nom Mühendislik Proje İnşaat ve Turizm Sanayi Ticaret Ltd. Şti tarafından yapılan ciroların yazılı bir devir beyanı içermediği ve 6098 sayılı TBK'nın 184/1. maddesindeki koşulları taşıyan bir alacağın temliki sözleşmesiyle bonoların zilyetliğinin devralınmadığı, senetlerin dava dışı Nom Mühendislik Proje İnşaat ve Turizm Sanayi Ticaret Ltd....
-KARAR- Davacı vekili, müvekkili ile davalının kardeş olduklarını, acil bir ihtiyaçları için 15.000 TL. borç aldıklarını ve bir takım evrak imzaladıklarını, daha sonra borçlarını ödediklerini ve imzalanan evrak geri istendiğinde imha edildiğinin bildirildiğini, 3 yıl geçtikten sonra aleyhlerine 2009/7673 esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, takipte 555.400 TL. tutarında bono olduğunu gördüklerini, bonoların hile ile alındığını iddia ederek borçlu olmadıklarının, birleştirilen 2009/488 esas sayılı dava ile, 2007/7744 esas sayılı icra takibine konu bonolar ile de borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, asıl ve birleştirilen davalara konu bonoların davacıya taşınmaz satışı için ödenen paranın, taşınmazlar devir edilmediğinden iadesi amacıyla düzenlenerek verildiğini, tanık dinlenmesine izin vermediklerini beyan ederek davanın reddini istemiştir....
Buna göre bedel kaydı yer alan bir bononun düzenleyeni ve lehdarı arasında temel ilişki senet metnine yansımış olmaktadır.Somut olayda taraflar arasında davacının keşideci, davalının lehdar olduğu dava dilekçesinde tanzim, vade tarihleri ve miktarları belirtilen bonoların düzenlendiği, bono bedellerinin ödendiği ihtilaf konusu değildir.Davaya konu bonolar incelendiğinde ihdas sebebi olarak nakden kaydını içerdiği görülmektedir. Davacı söz konusu bonoların mal satışına ilişkin olarak düzenlendiğini ve malın teslim edilmediğini, davalı ise söz konusu bonoların dava dışı şirketlerin borcuna karşılık verildiğini ileri sürmüştür.Hem davaya konu bonoların ihdas nedeninin belirtilmiş olması hem de tarafların iddia ve savunmaları karşısında bonoların taraflar arasındaki hukuki ilişki nedeniyle düzenlendiği, bu hukuki ilişki kapsamında davalıya verildiği ve bedellerinin ödendiği anlaşılmaktadır. Buna göre bono bedellerini tahsil eden davalının sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemeyecektir....