İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddinin hatalı olduğunu, müvekkilinin ipotekten haberi olmadığını, ayrıca ipotek bedeli üzerinden harç alınması ve 17.250,00 TL vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava TMK'nın 194. maddesi gereğince aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. TMK 194. maddesine göre; "eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir....
Tıpkı malik olmayan ve aile konutu şerhi verdiren eşin “öldüğü” tarihte aile konutu niteliğinin kendiliğinden kaybı ile şerhin “ölüm tarihi” itibarıyla kendiliğinden yolsuz hale gelmesi gibi. Boşanma kararı ölüm, gaiplik ve hükümsüzlük gibi evliliği sonlandıran sebeplerden olmakla evlilik birliğinin sona ermesi sebebiyle aile konutu şerhinin “kaldırılması” istenebilir. (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 571) Ancak aile konutu şerhinin kaldırılması istemi “mahkemeye” değil de ilgili “Tapu Sicil Müdürlüğüne” malik olan eş tarafından yapılabilir/yapılmalıdır. Tapu Sicil Müdürlüğü malik olan eşin talebi halinde terkin işlemi yapmak “zorunda” iken aile konutu maliki olan eşe terkini sağlamak için gereksiz yere bir de “dava açma” külfeti yüklenemez....
var olan “aile konutu şerhinin kaldırılması” istenildiği ve bu sebeple “aile konutu şerhinin kaldırılmasına” karar verildiği ve eşler arasında kural mal rejiminin (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) (= TMK. m. 202 f.I, 218-241) geçerli olduğu konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu olarak özgülenen taşınmaz üzerinde, davalı lehine tesis edilen ipoteğin iptali isteğine ilişkindir. Dava, sadece lehine ipotek tesis edilen şahsa karşı açılmıştır. Konutun, aile konutu olduğu iddia edilerek davacı eşin açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılması istendiğine ve dava rızası gereken eş tarafından açıldığına göre, kaldırılması talep edilen ipotek akdinin diğer tarafının da davada davalı olarak yer alması zorunludur. Bu bakımdan davacıya konut üzerinde hak sahibi olan ipotek akdinin diğer tarafını oluşturan eşini de davaya dahil etmek üzere uygun süre verilmesi, davaya dahil edildiği ve gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve taraf teşkili bu şekilde sağlandıktan sonra sonuca gidilmesi gerekmektedir....
Mahallesi, 9210 ada, 12 parsel ve 4 nolu bağımsız bölümün aile konutu olduğunu, ancak bu taşınmaza müvekkilinin haberi ve rızası olmadan ipotek konulduğunu, müvekkilinin haberi olmadığı için hukuken geçersiz olan ipoteğin terkin edilmesi gerektiğini, Ankara 14. İcra Müdürlüğü'nün 2018/11879 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını iddia ederek dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına ve taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. II....
'ne kiralandığına dair sözleşme örneği de dosya arasına girdiği, ilgili sözleşme incelendiğinde, kiralananın bedelinin dahi davacı eşe ve İnci Özdilek isimli dava dışı kişiye ödeneceğinin kararlaştırıldığı sözleşmenin tarihi 05.09.2018 tarihi olduğu ve ipotek hakkı tesisinden sonra olduğu, dosya kapsamı kül halinde değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinin ispatlanamadığı, zira ticari faaliyetin gereği olarak birçok sınırlamaya tabi tutulduğu (ipotek hakkı, kira sözleşmesi) görüldüğü, her ne kadar kanuni düzenlemede ipotek tesisi için eşin açık muvafakati alınması gerektiği ihdas edilmiş ise de, açıklanan şekilde birçok sınırlamaya tabi tutulan taşınmaz üzerindeki ipoteğin aile konutu iddiasıyla kaldırılması talebi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 2 ncı maddesindeki dürüstlük ilkesiyle bağdaşmadığı, zira davacı eş, ipoteğin tesisinden sonraki bir zaman diliminde, taşınmazın kiralanmasından haberdar olduğu ve dahi kira bedelinin kendisine ödeneceğini...
İpoteğin kaldırılması talebi ipotek bedeli üzerinden nispi harca tabidir. Somut olayda; ipotek bedelinin 320.000,00 TL olduğu görülmektedir. Davacının, dava değerini 160.000,00 TL göstererek dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması istemiyle dava açtığı ve bu bedel üzerinden nispi harcı yatırdığı, ne var ki ipotek bedeli olan 320.000,00 TL üzerinden 5.464,80 TL nispi harç yatırılması gerekirken, eksik harçla (2.732,40 TL) yargılamaya devam edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır....
DAVA 1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin vefat eden eşi adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydına dava dışı borçlunun borçlarını teminat altına almak amacıyla davalı firma lehine ipotek tesis edildiğini, taşınmazın aile konutu olduğunu, müvekkilinin yıllardır eşi ve çocuklarıyla bu taşınmazda ikamet ettiğini, ipotek tesisi için onayı alınmadığından işlemin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi gereğince geçersiz olduğunu belirterek müvekkilinin açık izni alınmaksızın konulan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 2.Davacı vekili bozma sonrası verdiği 21.07.2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; ipoteğin fekki davasına konu ipotek hakkında alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu takibe geçildiğini, müvekkilinin cebri icra baskısı altında söz konusu ipotek bedelini ödediğini, ipoteğin kaldırıldığını belirterek davanın istirdat davası olarak devamına ve cebri icra baskısı altında ödenen paranın/ipotek...
Hükmüne uyulan Dairemiz bozma kararında değinildiği üzere 15.07.2003 günlü ipotek davalı tarafından davacıya yapılan mesken satışından kaynaklanan bakiye satış bedeli alacağı için kurulmuştur. Bu senette davacının davalıya ayrıca her biri 1000 USD Dolarlık 9 adet, her biri 1000 Euro’luk 11 adet senet verildiği yazılı değildir. Davalı da davacının keşide ettiği senetlere ayrı bir karz ilişkisinden hamil olduğunu belirttiğinden davacının bedellerini depo ettiği senet bedellerinin ipotek aktinin karşılığı olduğu kabul edilemez ve davacı gereksiz yatırdığı bu senet bedellerinin iadesini her zaman mahkemeden isteyebilir. İpoteğin terkini için 15.07.2003 günlü akit tablosunda yazılı bedelin depo edilmesi gerektiğinden ve verilen mehile rağmen ipotek akit tablosundaki bedel davalıya ödenmek üzere davacı tarafından depo edilmediğinden davanın reddedilmiş olması doğrudur....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir....