lehtar sıfatı ile senette yer alan Yıldıray Kaçar'ı tanımadığını kendisiyle ticari hiçbir faaliyette bulunmadığını sözlü beyan etmekle yetinip elle tutulur gözle görülür bir şekilde ispata yarayacak delil sunmadığını, ayrıca davalının itiraz dilekçesinde ve cevap dilekçesinde açık bir şekilde imzaya itiraz etmediğini, borca ilişkin olarak da müvekkiline borcu olmadığını iddia ettiğini, ortada davalının imzasına itiraz etmediğinin zımnen imzayı kabul ettiği bir belgenin mevcut olduğunu, davalının imzaya itiraz etmeyerek bu belgeyi ve borcu kabul etmiş sayıldığını, davalının eğer böyle bir borcu olmadığını iddia ediyorsa bunu yazılı bir evrakla veya ödeme belgesi ile ispat etmesi gerektiğini, bu hususta davalının buna ilişkin olarak herhangi bir ödeme belgesini sunmadığını, bu nedenle ispat yükünün davacı müvekkiline ait değil davalı tarafa ait olduğunu, davalı tarafın imzaya itiraz etmediğini ve zımnen kabul edilmiş bu belgeyi ödediğini ispatla yükümlü olduğunu, dosya kapsamında görüleceği...
Yetki itirazının geçerli olabilmesi için yetki itirazında açıkça hangi yer icra dairelerinin yetkili olduğunun belirtilmesi gerekmektedir. Somut olayda takibe dayanak senette davacı borçlunun usulüne uygun yetki itirazında bulunmadığından usule uygun yapılmayan yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir. Kambiyo senetlerine mahsus takip usulünde imzaya itiraz İİK’nın 170. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 168,IV maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre borca ve imzaya karşı yapılacak itirazın beş gün içinde yapılması gerekir. Davacı borçlu takibe konu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek imzaya itiraz etmiştir. Ödeme emrinin tebliği ile dava tarihinin incelenmesi sonunda davacının davasının süresinde olduğu anlaşılmıştır....
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı C.1.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece yetki itirazının yasaya uygun olarak reddine karar verildiği ve imzaya itiraz yönünden senedin düzenleme tarihi olan 15.04.2019 tarihi öncesi ve sonrasına ait imza örnekleri ilgili kurumlardan getirtilerek yapılan bilirkişi incelemesi sonucu Adli Belge Uzmanı Bilirkişi Dr....
tanzim tarihi itibariyle davacının borçlu şirket yetkilisi olmaması imzaya itiraz davası açmasına engel teşkil etmediğinden, bu nedenle davacıların imzaya ve borca itirazı esastan incelenerek, senedin tanzim tarihi itibariyle davacı borçlu şirketin tespit edilen yetkilisinin ve davacı asil Leman'ın imza örnekleri alınarak, imzaya itiraz yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak hüküm oluşturulması gerektiğinden, davacıların istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, HMK. 353/1- a6 maddesi gereğince dosyanın esastan incelenerek hüküm oluşturulmak üzere mahkemesine geri gönderilmesine" gerekçesiyle kararın kaldırıldığı, ilk derece mahkemesince kaldırma kararından sonra imzaya itiraz yönünden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, kapsam ve sonuç itibariyle hüküm kurmaya elverişli kesin kanaat içeren bilirkişi raporu doğrultusunda verilen kararda yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde...
İİK'nun 170/3. maddesinde; “İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilir ve itiraz reddedilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, borçlunun imzaya itirazı üzerine, alacağın yüzde kırkı oranında teminat yatırılması karşılığında takibin geçici olarak durdurulmasına karar verildiği, ancak teminat yatırılmadığından takibin durdurulmadığı anlaşılmaktadır. Takip durdurulmadığından borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... 8....
Öte yandan; borçluların 25.12.2018 tarihli icra mahkemesine başvuru dilekçesinde, borca ve imzaya itirazın yanısıra yetki itirazı ve bir kısım şikayet nedenlerinin de bulunduğu görülmektedir. İİK'nın şikayet üzerine yapılacak yargılama usulünü belirleyen 18/son maddesinde, icra mahkemesinin aksine hüküm bulunmayan hallerde, duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir edeceği, duruşma yapılmasının uygun görülmesi halinde ilgilileri en yakın zamanda duruşmaya çağıracağı ve gelmeseler bile gereken kararı vereceği düzenlenmektedir. İİK'nın 169/a-1. maddesinin son cümlesine göre ise; icra mahkemesi hakimi, yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir. Bu nedenle borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilemez....
Davacı alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davalı vekilinin, gerek yetkisizlikle gelen icra müdürlüğünde gerekse yetkisizlik üzerine gelen somut dava konusu icra müdürlüğünde borca itiraz ettiğini, fakat imzaya ayrıca ve açıkça itiraz etmediğini, bu nedenle borca itiraz dilekçesinde imzaya açıkça itiraz etmeyen borçlunun, itirazın kaldırılması davasında artık imzaya itiraz edemeyeceğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, takip dayanağı belgenin kesin borç ikrarını içeren bir belge olması bir yana, Yargıtay içtihatları gereği de İİK'nun 68. maddesi kapsamında borç ikrarını içeren belge olarak kabul edilmesi gerektiğini, 09.01.2020 tarihli taraflar arasındaki borç mutabakat belgesindeki ilk cümlede davalının, kayıtsız şartsız 110.131,00 TL borcu bulunduğuna ilişkin kabulü ve imzası bulunduğunu, anılan belgenin 2. cümlesinde ise bu borcun davalı tarafından 13.01.2020 tarihinde müşteri evraklarıyla ödeneceğinin, yani ne şekilde ödeneceğinin kararlaştırıldığını,...
Maddesinde "..İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilir ve itiraz reddedilir.. " düzenlemesi bulunmaktadır. Yine yasanın 169/a maddesinde İcra mahkemesi hâkimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hâkimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir." hükmü bulunmaktadır....
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesi ile; icra takibine dayanak çekte keşide tarihi 28.01.2019 olsa da çekin müvekkiline 12.11.2018 tarihinde verildiğini, buna ilişkin tahsilat makbuzunu dilekçe ekinde sunduklarını, çekin o dönem için yetklili olan kişilerce imzalandığını, aynı kişilerce imzalanmış lehdarı müvekkili olan Akbank' a ait Z9145427 seri numaralı 31.07.2018 tarihli 175.000 TL bedelli başka bir çekin ödendiğini, ayrıca taraflar arasında 15.09.2018 tarihinde imzalanmış sözleşmenin ve 30.10.2018 tarihinde imzalanmış ek protokolün de çeki imzalayan kişilerce imzalandığını, kötüniyetli olarak imzaya itiraz ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince;"Takibe dayanak çekin keşide yeri İstanbul olduğundan davacının yetki itirazı yerinde görülmemiştir....
Davalı, icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş, borcunun tamamını ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının yetki itirazı ve takipte dayanılmayan belgeye dayanılarak davanın kanıtlanamayacağından bahisle dava reddedilmiş, karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında mermer imalâtı konusunda sözlü anlaşmanın varlığı uyuşmazlık konusu değildir. Davacı, mermer imalâtının cari hesap bakiyesinden 254.200,00 TL alacağı kaldığı iddiasıyla davalı aleyhine takibe geçmiştir. Davalı borçlunun takibe itirazı üzerine açtığı bu davada, 12.02.2008 tarihli ve 277.000,00 TL tutarlı çek bedelinin ödenmeden bankada girdi-çıktı işlemi yapılarak davalı tarafından alındığını, hesap bakiyesi ile ilgili olmadığını, bu hususun 12.02.2008 tarihinde davalı şirket yetkilisince imzalanan protokol ile sabit olduğunu bildirmiş ve protokol ibraz etmiştir....