davanın kabulü ile taraflar arasında akdedilen 08.12.2020 tarihli ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmiştir....
davanın kabulü ile taraflar arasında akdedilen 08.12.2020 tarihli ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmiştir....
davanın kabulü ile taraflar arasında akdedilen 08.12.2020 tarihli ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmiştir....
davanın kabulü ile taraflar arasında akdedilen 08.12.2020 tarihli ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmiştir....
Davacının geçersiz feshe dayalı açacağı işe iade davası ile iş güvencesi hükümlerinden faydalanarak ihtiyari arabuluculukda ödenen alacak kalemleri yanında boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatı talep etme hakkı varken hiç bir sebep olmaksızın bu hakkından vazgeçmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğundan ve davacı gibi benzer başka işçilerin de aynı ihtiyari arabulucuya giderek aynı yöntemle anlaşma belgesi imzalamaları dikkate alındığında işverence yapılan yönlendirme ile haklarının ödenmesi kaydıyla bu tutanakları imzaladıkları kanaatine varıldığından ve yukarıda değinildiği üzere ihtiyari arabuluculuk belgesi ile ödenen alacak kalemleri zaten fesihle birlikte ödenmesi gereken alacak kalemleri olup davacıya ayrıca bir hak bahşedilmediği, ihtiyari arabuluculuk belgesine ibraname niteliği kazandırılmaya çalışıldığı, davacının yasal süresi içerisinde zorunlu arabulucuya başvurarak işe iade talebini dile getirdiği, Borçlar Kanunu 420.maddesi gereğince ihtiyari arabuluculuk belgesinin...
Dosyanın incelenmesi neticesinde, mahkemece, taraflar arasında imzalanan arabuluculuk tutanağının mevcut olduğu ve anlaşılan hususlar hakkında dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında, dava öncesinde ihtiyari arabuluculuk sürecinin usulüne uygun olarak tamamlanıp tamamlanmadığı, arabuluculuk anlaşma tutanağının geçerli olup olmadığı ve bağlayıcılığı noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3/1.maddesinde "kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebi ile açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" şeklinde düzenlemeye yer verilerek dava şartı olarak arabuluculuk öngörülmüştür. İşçilik alacaklarından kaynaklanan davalarda zorunlu arabuluculuk sürecinin olması, tarafların ihtiyari olarak arabulucuya gitmelerine engel değildir. Bu nedenle dosyada yapılan ihtiyari arabuluculuk süreci yasal olarak mümkündür....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece özetle; " ..tarafların dava şartı arabuluculuk sürecine dair anlaşma belgesi ile; 03/04/2018 düzenlenme tarihli ve 2018/74881 arabuluculuk dosya numarası, 2018/6950 büro dosya numaralı, arabulucu görüşmesi neticesinde "kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti" alacakları bakımından 03/04/2018 tarihinde anlaşmaya varıldığı, dosya kapsamından anlaşılacağı üzere zorunlu arabuluculuk tutanağının irade fesadı yoluyla meydana geldiği yönünde bir kanıya varılmadığı" gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ I.KARARININ ÖZETİ: Davacının istinaf talebi üzerine Dairemizce yapılan inceleme neticesinde; "..davacının çalışma süresi, ihtiyari arabuluculuk anlaşma tutanağının geçerli olup olmadığı ihtilaflıdır....
Bu açıklama çerçevesinde bakıldığında açılan dava; ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptali ve işe iade davasıdır. İlk derece mahkemesince ''arabuluculuk tutanağında yer alan davacının işe iade davası açmayacağı yönündeki taahhüdü geçersiz ise de, devamında işe iade talebinin olmadığına dair beyanlarına bir etkisinin olmadığı ve talebinin olmadığı şeklindeki beyanların geçerli kabul edilmesi gerektiği, taraflar arasında düzenlenen ihtiyari arabuluculuk tutanağının geçerli ve bağlayıcı olduğu mahkememizce kabul edildiğinden'' gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Yerel mahkemece; tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosya münderecatı deliller, tanık beyanları, ihtiyari arabuluculuk tutanak ve ekleri ile yukarıda yapılan açıklamalar hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekilinin müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığı ve gabin iddiasının usulüne uygun delillerle ispatlanamadığı, Türk Borçlar Kanunu 28. ve 39.maddeleri gereğince davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı, ihtiyari arabuluculuk tutanak ve eklerinde herhangi bir usule aykırılık bulunmadığı, ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptalini gerektiren bir usulsüzlüğün bulunduğunun tespit edilemediği, bu hali ile usulüne uygun olarak kabul edilmesi gereken ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptaline ilişkin davanın reddine karar verilmiştir....
Davacı pasaportuna el konulduğunu, pasaportunu geri alabilmesi için arabuluculuk görüşmesine katılmaya ve görüşmeyi sonlandırmaya zorlandığını, arabuluculuk tutanaklarını davalı yanın baskısı ile imzaladığını, tutanakları imzaladıktan sonra pasaportunun teslim edildiğini belirterek arabuluculuk tutanağının iptalini talep etmiştir. Davalı taraf ise davacının arabuluculuk sürecine katılımının serbest iradesine uygun şekilde gerçekleştiğini, aynı dönemde arabuluculuk sürecinde anlaşılamayan işçilerinde bulunduğunu savunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarih, tutanak ve ibra beyanının içeriği, arabuluculuk tutanağının tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir zamanda uyuşmazlık konusu olmadan ve işçinin başvurusu bulunmadan ibra niteliğinde düzenlendiği, tutanak tarih ve içeriği itibariyle arabuluculuğa ve niteliği itibariyle cebri icraya elverişli olmadığı gerekçesi ile arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmiştir....