"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 17.4.2001 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 2.2.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. İdari yargının görevli olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair verilen ilk hüküm Dairemizce, özetle “......
SONUÇ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; kesinleşen orman kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tescil ile müdahalenin önlenmesi talepli davanın yapılan yargılamasında; davacı vekiline, tapu maliki "Şükrü oğlu T5"ın tapu kayıtlarındaki adının nüfus kayıtlarına uygun olarak "Şükrü oğlu T5 olarak tashihi konusunda idari makamlara başvurması, idari yoldan olmadığı takdirde aynı konuda ilgili mahkemeye dava açması hususunda yetki ve mehil verilip, nüfus kayıtlarına göre düzeltilmiş güncel tapu kaydı dosya içine getirtilmeden, bu kapsamda dosyada yöntemince taraf teşkili sağlanmadan; davacı tarafça, dava konusu 107 ada 39 parsel sayılı taşınmazın 1996 yılında ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu sırasında orman tahdit sınırları içinde bırakıldığının iddia edilmesi, davalı tapu maliki tarafından orman kadastrosunun ilan edilerek kesinleştiği tarihten itibaren eldeki davanın açıldığı 2019 yılına kadar 6831 sayılı yasanın 11. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde, dava...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KADASTRO Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Mahkemece davacı tarafa delillerini bildirmek üzere süre verilmediği, tanıkların taşınmaz başında dinlenmediği, mahalli bilirkişiler belirlenerek keşif için davet edilmediği, tespit dayanağı tapu kaydı usulünce uygulanarak kapsamının kesin olarak saptanmadığı, Hazine adına idari yoldan oluşan tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılmadığı, zirai bilirkişi raporunda yeterli açıklama bulunmadığı belirtilerek; yerel bilirkişiler yardımı ve teknik bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılması; keşif sırasında tapu kaydının kapsamının, haritası uygulanmak suretiyle belirlenmesi, haritanın uygulanma kabiliyetinin bulunmaması...
Tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarında, Tapu Sicil Tüzüğünün 25. maddesinde belirtilen ve kütükte bulunması zorunlu olan kimlik bilgilerinden tapu malikinin adı ve soyadı, baba adı ile edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasına ilişkin yanlış bilgilerin düzeltilmesi istenebilir. Bu tür davalarda, kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen tapu maliki ile ilgili araştırmada mülkiyet nakline neden olunmaması için, tarafların delilleri dışında gerekli görülen hususlarda da re'sen araştırma yapılması gerekmektedir. Ayrıca bu davaların sonucunda verilen kararlar kesin hüküm sayılmamaktadır. Kararın haksız veya hatalı görülmesi halinde ileri sürülen delillere göre yeniden düzeltme talebinde bulunabilmesi, hükmün değiştirilmesi mümkündür. Davacı gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama aşamasında yaptığı yazılı sözlü açıklamalarında; ... ili, ... ilçesi, ......
Bilindiği üzere; hak sahipliğine dair kararların iptaline dair tasarrufların hukuksal varlıklarını koruduklarının anlaşılması durumunda, davalılar adına olan sicil kaydının dayanaksız hale geleceği, 4721 sayılı TMK. nun 1025. maddesi uyarına yolsuz tescil durumuna düşeceği ve bu takdirde davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği açıktır. Ancak; subjektif idari işlemlerin ilgililer bakımından hukuksal sonuç doğurabilmesinin temel koşulu işlemin yöneldiği kişiye yazılı olarak tebliğ edilmesidir. Bu nitelikteki bir tebliğin yapılmaması durumunda işlemin o kişi bakımından hukuksal sonuç doğurduğundan bahsedilemez. Esasen Mahalli İskan Komisyonu idari bir kurul olup kararları da idari işlem niteliğindedir. Anayasa'nın 125.maddesi gereğince her idari işlem ve eylem gibi Mahalli İskan Komisyonu kararları da yargı denetimine tabidir....
Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; ... köyü 792 sayılı parselin 2008 yılında idari yoldan oluşturulan tapu kaydı nedeniyle ... adına arsa niteliğiyle tescil edildiğini, ancak taşınmazın kendi zilyedliğinde olduğunu ve kazanma koşullarının oluştuğunu belirterek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan ... ve dahili davalı ... Yönetimi vekillerince temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1958 yılında tapulama çalışmaları yapılmış, davalı taşınmaz taşlık ve çalılık vasfıyla tescil harici bırakılmış olup, 2008 yılında idari yoldan ... adına arsa vasfıyla tescil edilmiştir. Ayrıca, yörede 6831 sayılı Kanun gereğince yapılıp, 20.04.1968 tarihinde ilân edilerek, 20.04.1969 tarihinde kesinleşen ... kadastrosu bulunmaktadır. 1) Dahili davalı ......
Mahkemece; davalı dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davalı ... idari yoldan oluşan 17.8.1984 tarih 62 sıra numaralı tapu kaydına dayanmıştır. Davalı dayanağı tapu kaydının haritası dosya içinde bulunmasına rağmen kenar uzunluklarından da yararlanılması suretiyle kapsamı yöntemince belirlenmemiştir. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; " ...Tapu kayıtları ve tapu kaydının dayanağı olan kadastro tutanakları, tapu maliki görünen ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başkası olup olmadığına ilişkin yazımıza Bor İlçe Nüfus Müdürlüğü ve Bor İlçe Jandarma Komutanlığının cevabi yazısı, duruşmada dinlenen tanık ve tüm dosya kapsamıyla toplanan delillere göre, dava konusu taşınmazın maliki olarak görünen Hasan oğlu Kadir Atabey isminin sehven yazıldığı, kadastro çalışmaları sırasında yapılan yanlışlık sonucu tapuya yanlış bir şekilde yazıldığı, dava konusu taşınmazın bu şekilde kadastro tespitinin yapıldığı, tapu kaydının da bu kadastro tutanaklarına dayalı olarak oluşturulduğu, bu yanlışlık sonucunda malikin tapuda görünen kimlik bilgilerinin doğruyu yansıtmadığı, nüfus kaydına göre malikin gerçek isminin Hasan Hüseyin oğlu Abdulgadir Atabey (TCKN:) olduğu, bu tür davalarda mülkiyet nakline neden olmayacak şekilde gerekli düzeltme yapılması gerektiğinden davanın kabulü ile;Dava konusu Niğde...
Mahkemece, davanın kabulüne, 296 ada 33 parselin tapu kaydının iptaliyle veraset belgesindeki payları oranında Abidin Subaşı mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 296 ada 33 parsel kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve tarım arazisine dönüştürülmesi mümkün olan yerlerden olduğu açıklanarak "ham toprak" niteliğiyle 01.02.2000 tarihinde Hazine adına tespit edilmiştir. Tutanak itirazsız 09.06.2000 tarihinde kesinleşerek Hazine adına tapu kaydı oluşmuştur. 30.11.2010 tarihli keşifte tespitlerini yapan ziraat mühendisi Servet Sami İpek raporunda, parselin güney kısmındaki tahmini 4-5 dekarının yaklaşık 2-3 yıllık, kalan kısmının ise yaklaşık 10 yıllık bir işleme tabi tutulduğu bildirilmiştir....
Karşı davasında ise, davalı adına kayıtlı olan 764 ada 460 parsel sayılı taşınmazın arsa olarak bedelini ödeyerek annesi davacı adına tescilini yaptırdığını, binayı ise babası ile birlikte inşa ettiklerini, davacının bu hususu eşi ile arasında görülen boşanma davası sırasında mahkeme önünde kabul ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile katkı oranında ½ payının adına tesciline karar verilmesini istemiştir....