"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: 5271 sayılı CMK'nın 196/2. maddesinde yer alan “Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, 5237 sayılı TCK'nın 142/2-h maddesinde düzenlenen hırsızlık suçlarına ilişkin cezanın alt sınırının 5 yıl olması karşısında, sanığın istinabe suretiyle sorguya çekilemeyeceği gözetilmeden savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ve üst yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 11.06.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Hakkı olmayan yere tecavüz HÜKÜMLER : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5841 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 154/1. maddesi uyarınca sanıklar hakkındaki suçun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 73. maddesi gereğince şikayete bağlı hale getirilmesi karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma girişiminde bulunulmadan yazılı şekilde hükümler kurulması, Bozmayı gerektirmiş, Üst yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar tarafından, davalı aleyhine 06.02.2015 gününde verilen dilekçe ile üst hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Dosya kapsamı ve toplanan delillere göre; dava konusu 289 da 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacı lehine 27.04.1998 tarihli üst hakkı kurulduğu ve davalının taşınmaz üzerinde üst hakkı sahibi olan davacıdan öncelikli olan bir hakkının bulunmadığı, ve taşınmazın 3.450 m2 kısmının 15.07.2010 tarihinde boşaltılıncaya kadar davalıya bağlı .......... ..... .. ........... ........... Komodorluğu tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki hesap yöntemi yukarda açıklanan ilke ve esaslara uygun değildir. Şöyle ki, emsal araştırması yapılmamış, üst hakkı sahibi davacının taşınmaz malikine üst hakkı kurulması nedeniyle ödediği bedel de dikkate alınarak bu bedel esas alınmak suretiyle takip eden dönemlerde ÜFE oranında artış yapılarak ecrimisil saptanıp sonuç ecmisile hükmolunması gerekirken aylık 70.000 ETL/m2 üzerinden hesaplama ile ecrimisil miktarı belirlenmiştir....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun yukarıda metnine yer verilen hükümlerinden emlak vergisini taşınmazın sahibinin ödeyeceği, intifa hakkı tesis edilmesi halinde emlak vergisini malik yerine intifa hakkı sahibinin ödeyeceği,ancak taşınmaz malikinin ve intifa hakkı sahibinin bulunmaması halinde taşınmaza malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği sonucuna varılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü; üst hakkı sahibinin inşa ettiği binalar yönünden Emlak Vergisi Kanunu'nun 3. maddesi kapsamında mükellef olarak nitelenip nitelenemeyeceğine bağlı bulunmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun üst hakkına ilişkin hükümleri değerlendirildiğinde, bir üst irtifakına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyetinin, irtifak hakkı sahibine ait olduğu kuralına yer verilerek, üst hakkı sahibine inşa ettiği binalar yönünden malik olma yetkisi verilmiştir....
Üst hakkı ipoteği ile güvence altına alınmış olan alacak ödenmediği takdirde, ipotek alacaklısı, ipotek konusu “üst hakkı”nın paraya çevrilmesi için, üst hakkı sahibini borçlu göstermek suretiyle cebri icraya başvuracak ve taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; cebri icrada paraya çevrilecek değer, üst hakkının üzerinde kurulduğu gayrimenkul değil, bağımsız ve sürekli nitelikteki üst hakkıdır (Davut Gürses, Kredi Teminatı Olarak Üst Hakkı İpoteği, Bankacılar Dergisi, Sayı 76, Yıl 2001, S. 6). Tapu kaydının incelenmesinde,.... ili.... ilçesi.... köyünde bulunan 3150 parselde kayıtlı taşınmaz üzerine, Maliye Hazinesi tarafından 25.09.1997 tarihi itibarı ile 49 yıl süreli borçlu .....ve...... edildiği ve bunun da tapuya şerh edildiği belirlenmiştir. İhalenin konusu, borçlu lehine kurulan bu üst hakkıdır....
değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 255. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Kabule göre de; 2-Suça sürüklenen çocuk hakkında TCK'nın 142/1-b maddesinden dava açıldığı, suç eşyasının satın alınması ve kabul edilmesi suçundan ek iddianame düzenlenmesi sağlandıktan sonra hüküm kurulması gerekirken, TCK'nın 165. maddesinden ek savunma hakkı verilerek mahkumiyet hükmü kurulması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ...'...
Az yukarıda değinildiği gibi, üst haklarının müstakil bir sayfaya kaydedilebilmesi için sürekli ve bağımsız nitelik arz etmesi gerekmektedir. Taraflar arasındaki üst hakkı sözleşmesi içeriğine göre, dava konusu üst hakkının sürekli nitelikte olduğu kuşkusuzdur. Ancak, devrinin izne tabi tutulması bağımsız bir nitelikte bir üst hakkı olmadığını göstermektedir. Ne varki, üst hakkı tapunun bağımsız sayfasına ayrı bir hak olarak kaydedilmiştir. Şimdi, bu kayda sözleşmedeki kısıtlamaların yazılmasında yasal bir engelin bulunduğundan söz edilemez....
Mahkemece, taraflar arasında kira ilişkisi niteliğinde irtifak hakkı bulunduğundan bahisle Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek tensip ile birlikte görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Borçlar Kanun'unun 299. ve devamı maddelerinde düzenlenen kira akdi ile Türk Medeni Kanun'unun İkinci Kısmın birinci bölümünde yer alan, irtifak hakkı, kurulması, sonlandırılması, sonuçları itibariyle birbirinden tamamen farklı olan haklardandır. Türk Medeni Kanununda üst hakkına ilişkin 826. Maddesinde “Bir taşınmaz maliki, üçüncü kişi lehine arazisinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı kurabilir.” düzenlemesi getirilmiş olup taraflar arasındaki uyuşmazlık irtifak hakkının bir çeşidi olan üst hakkından kaynaklanmaktadır....
İstinaf sebepleri:Davacı süresinde sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde; dava dilekçesinde taraflar arasındaki hukuki ilişkinin resmi şekilde yapılan üst hakkı sözleşmesi olduğu, davalının üst hakkı bedeli ödemekle yükümlü olduğu, davalıya tahsis edilen alanlarda üst hakkı ilişkisi kapsamında bağımsız ve daimi 30 yıl süreli üst hakkı tesis edildiği, davalı lehine üst hakkı tapusu tescil edildiği ve bu tapuya dayanarak davalının ipotekler tescil ettirdiği, krediler kullandığı hususunun açıklandığını, mahkemece verilen görevsizlik kararının yanlış olduğunu, üst hakkı sözleşmesinin resmi şekilde yapıldığını, üst hakkının devam ettiğini, mahkemenin dosyayı incelemediğini, üst hakkı sahibi olunan yerde malik gibi tasarruf edilmesi sebebiyle kiracı olunamayacağını, üst hakkı sözleşmesi geçersiz olsaydı üst hakkı tapusunun çıkarılamayacağını, mahkemenin görevsizlik kararında daha önce imzalanan yap, işlet, devret modelindeki sözleşmelere de kira sözleşmesi nitelendirmesi yaptığını, bunun da hatalı...