"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mirastan Çıkarmanın İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Mirasbırakan Mehmet 12.12.2001 tarihli vasiyetname ile oğlu Cenk'i mirasından çıkarmıştır (ıskat etmiştir). Mirasbırakan çıkarma sebebini vasiyetnamesinde göstermiştir. Davalı Türk Medeni Kanununun 512/2.maddesi anlamında çıkarma sebebininin varlığını ispat edememiştir. Bu durumda Türk Medeni Kanununun 512/3.maddesi uyarınca mirastan çıkarmanın mirasbırakanın tasarruf nisabı oranında geçerli olacağı, başka bir ifade ile davacının saklı payını isteyebileceği düşünülmeden vasiyetnamenin tümden iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dairemizce HMK'nin 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Mirasçılık, kanundan doğuyorsa TMK m. 495- 501 maddeleri kapsamında yasal mirasçılıktan, murisin ölüme bağlı tasarruf şekillerinden birine (vasiyetname ya da miras sözleşmesi) uyarak terekesinin tamamı veya belli bir oranı için bir ya da birden fazla kişiyi mirasçısı olarak belirlemesi halinde mirasçı atamadan söz edilir. Bu şekilde bir işlemle mirasçılık sıfatını kazanan kişiye de atanmış mirasçı denir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.07.2013 gününde verilen dilekçe ile ölüme bağlı tasarruf (vasiyetnamenin iptali) talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.06.2013 tarih ve 2012/436 Esas - 2013/240 Karar sayılı dosyanın gerekçeli karar suretinin getirtilerek Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 04.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira, tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin ..., ... ve ... bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlararası tasarrufları dikkate almak gerekir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/2611 Esas 2007/312 Karar sayılı dosya ile karara bağlandığını, dava dilekçelerinde dahi ileri sürülmüş olaylardan olduğunu, miras hukukunda hak sahipliğinin miras bırakanın ölüm anındaki duruma göre belirlenmesinin esas olduğunu, miras bırakanların gerek sağlararası gerekse ölüme bağlı tasarruflar ile terekesi üzerinde tasarruflarda bulunabileceğini, saklı paylı mirasçıların saklı paylarını ihlal etmemesinin bunun sınırını teşkil edeceğini, bu sınırın ihlalinin yaptırımının kural olarak ya tenkis def'i ya da tenkis davası olduğunu, miras bırakanın terekesinde ölüme bağlı tasarruf yetkisinin, ölüme bağlı tasarrufun mevzuatın ön gördüğü kurucu ve geçerlilik unsurlarını taşıyor olması gerekmekte olduğunu, miras bırakanın terekesindeki hak sahipliğinin ölüme bağlı tasarruflarla belirlenmesinde de söz konusu esasların geçerli olduğunu, müvekkilinin her ne kadar yasal mirasçı olsa da miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle saklı pay sahibi mirasçısı olmadığını, müvekkilinin...
TMK'nun 504. maddesinin birinci fıkrasına göre; “mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır.” Ölüme bağlı tasarruflar mahiyetleri icabı, bunları yapanın, ölümünden sonra hüküm doğuran hukuki işlemlerdir. Bunun sonucu olarak da, muris hayatta olmadığı için amacı ve hükümleri ancak yorum ile belirlenebilir. Kural olarak, murisin ölüme bağlı tasarruflarını iptal etmekten veya hükümsüz saymaktan çok, bunları muhafaza etmek, vasiyetçinin iradesine ve isteğine daha uygun düşer....
Diğer hukuki işlemlerde bu aykırılıklar kesin hükümsüzlük sebebi iken, mirasbırakanın iradesine saygı göstermek isteyen mirasçılara imkân tanınması maksadıyla iptal ile sakat olsa dahi bir ölüme bağlı tasarruf mahkeme kararı ile iptal edilmediği sürece geçerli olup, geçerli bir ölüme bağlı tasarruf gibi hüküm ve sonuçlarını doğurur. Mahkemece ölüme bağlı tasarrufun iptaline karar verilebilmesi için bir iptal davası üzerine yapılan yargılamada iptal sebebinin varlığının sabit olması zorunludur. Verilen bu iptali kararı ile ölüme bağlı tasarruf geçmişe etkili olacak şekilde yani mirasın açıldığı günden itibaren hükümsüz hale gelir. Bu durumda ölüme bağlı tasarruf hiç yapılmamış hale gelir. İptale ilişkin karar yenilik doğurucu bir hükümdür....
Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30/01/2017 tarihinde verilen dilekçeyle mirasçılıktan çıkarmanın iptali talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15/06/2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince bozulmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesince bozma ilamına uyularak davanın reddine dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 08/11/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraf davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı....
Sağlar arası veya ölüme bağlı bir tasarruf ile saklı pay sahibi mirasçının saklı payına el atıldığı takdirde, yapılan o tasarruf, tenkis davası yolu ile saklı paylı mirasçının saklı payı sağlanıncaya kadar indirime tabi tutulacaktır. Başka bir anlatımla; saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın saklı paylarına el atması halinde onun, ölümünden sonra bu el atmanın ortadan kaldırılmasını, saklı paylarının tamamlanmasını talep ve dava edebileceklerdir. İşte, bu tür davalara da tenkis davası denilmektedir. O halde tenkis davası, miras bırakanın sağlar arası veya ölüme bağlı tasarruf veya tasarruflarıyla, tasarruf edilebilir kısmı aşması halinde, bu tasarrufların, tasarruf edilebilir kısım oranına indirilmesini temin eden hukuki bir olgudur (TMK. md. 560-son)....
Bilindiği üzere ölüme bağlı tasarrufla; a- Mirasçılardan biri veya bir kaçı mirasçılıktan çıkarılabilir. ( TMK. m.510 ), b- Koşullar ve yüklemeler ( mükellefiyetler) konulabilir ( TMK. m.515, yedek mirasçı atama TMK. m.520 art mirasçı atama TMK. m.521), c- Mirasçı atanabilir ( TMK.m.516 ), d-Mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye belirli mal vasiyeti yapılabilir (TMK.m.517 ), e- Vakıf kurulması öngörülebilir (...Belirtilen tasarrufların ne şekilde yerine getirileceği yine Medeni Kanunda ayrı ayrı gösterilmiştir. Mahrumiyet ve iskat (yoksunluk ve mirasçılıktan çıkarma) halinin aksi kanıtlanmadıkça, mirasçı seçilen kişi, mirasçılık belgesi almadıkça ( MK. m.598 ) kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimse, bu malı ilgilisinden istemedikçe "yasal mirasçı veya varsa tenfiz memurundan" ve karşı çıkılması halinde onlar aleyhine istihkak davası açıp dava ile haklılığını kanıtlamadıkça, vasiyetname ile yapılan tasarrufun sahibi olamaz...)...