WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; mükerrer takip şikâyetinin takibin niteliği bakımından borca itiraz niteliğinde olduğu ve mahkemece resen gözetilme olanağı bulunmadığı (Yargıtay 34 XX 505/15576- 16250 E-K; 2015/18278- 32039 E-K), İİK 62/1. maddesi gereğince, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecbur olduğu, ödeme emrinin davacıya 10.9.2021 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki şikâyet tarihinin ise 04.10.2021 tarihi olduğu saptanmakla ilgili şikâyetin süre aşımından reddine karar verilmiştir....

Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; borçlunun, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde takibi yapan icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine dilekçe ile başvurarak imzaya veya borca itiraz hakkını kullanabileceğini, davacıya ödeme emrinin 10/11/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, itirazın ise yasal süreden sonra 25/11/2020 tarihinde yapıldığını, davacının borcun ve imzanın murise ait olmadığını iddia ettiğini, davacının yersiz iddialarını kabul edilemeyeceğini, kambiyo senetleri illeten mücerret olduğunu, herhangi bir sebebe bağlı olması gerekmediğini, ayrıca bu senedin şahitler huzurunda 15/03/1999 tarihli imzalanan evrak için verildiğini, senet üzerindeki parmak izinin davacının murisine ait olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

GEREKÇE:Unsurları tam bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte tanzim eden borçlu vekili ödeme emrinde alacaklının adresinin bulunmadığını, dayanak belgenin ödeme emri ekinde gönderilmediğini, ödeme emrinde faiz miktarının belirtilmediğini, senet aslının ödeme emrinin tebliğe çıkartıldığı tarih itibarıyla icra kasasına sunulmadığını, borca, faize , ferilerine , imzaya itiraz ettiklerini beyan ederek takibin iptalini olmadığı takdirde ödeme emrinin iptalini talep etmiş olup ilk derece mahkemesince takip dayanağı belgenin ödeme emrine ekinde gönderilmediğinden bahisle şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi üzerine alacaklı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Takibin ilk önce Bursa 18....

yönünden Ödeme emrinin İptali, diğerleri yönünüden menfi tespit davasıdır. 6183 sayılı Kanun'un “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır....

    Somut olayda alacaklının, borçlu aleyhine “ipoteğin paraya çevrilmesi” yolu ile ilamsız takip başlattığı, örnek 9 ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlunun, süresinde itiraz etmesi üzerine alacaklının itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, Gölcük İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/64 Esas-2014/98 Karar sayılı ilamında, ipoteğin kesin borç ipoteği olduğu, bu nedenle icra müdürlüğünce icra emri gönderilmesi gerekirken ödeme emri gönderilmesinin doğru olmadığı, alacaklı tarafça ödeme emrinin iptali yönünde şikayette bulunulması gerekirken itirazın kaldırılması talep edilmesinde hukuki yarar olmadığından istemin reddine karar verildiği, alacaklının bu karara istinaden icra müdürlüğüne başvurarak borçluya icra emri gönderilmesi talep ettiği, talebin icra müdürlüğünce 17/09/2014 tarihinde kabul edilerek borçluya icra emrinin 23/09/2014 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür....

      İİK'nun 62. maddesi gereğince itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. Somut olayda; örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçluya 28.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun, İİK'nun 62. maddesinde öngörülen yedi günlük süre içerisinde icra müdürlüğüne verdiği 29.01.2015 havale tarihli dilekçe ile “...icra takibine, faize, borcun tamamına ve borcun tüm fer'ilerine...itiraz etmekteyiz” demekle ve yine netice ve talep kısmında “takibe, faize, borcun tamamına ve borcun tüm feri'lerine itiraz ettiğimizi beyan eder...” demek suretiyle usulüne uygun olarak borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. İİK'nun 66/1. maddesinin ilk cümlesi gereğince, müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur....

        Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda, davacının iptalini talep ettiği tevhidli ödeme emrinin davacıya 31.08.2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dava ise 12.10.2012 tarihinde açılmıştır. Mahkemece 31.08.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinden itibaren, 7 günlük süre içerisinde davanın açıldığı kabul edilerek işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiştir....

          İcra Daireleri'nin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkiye ve müvekkilinin borçlu olmadığından bahisle de borca itiraz ettiği, alacaklı vekilinin yetki itirazını kabul ettiği ve 24/08/2015 tarihli talebi doğrultusunda dosyanın yetkili ... İcra Müdürlüğü'ne gönderildiği, ... .... İcra Müdürlüğü'nce borçlu vekiline 10 örnek nolu ödeme emri çıkartıldığı, işbu ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; sair itiraz ve şikayetleri ile birlikte (yetkisiz) ... ... 2. İcra dairesinden 7 örnek nolu ödeme emri gönderilmesine rağmen, (yetkili) ... . İcra Dairesi'nden 10 örnek nolu ödeme emrinin gönderildiği, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, davanın reddine karar verildiği görülmektedir....

            İlk derece mahkemesi tarafından; davanın 5 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından süresinde açılmayan davanın süreden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı borçlular vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 16/03/2021 tarih 2020/1213 Esas 2021/666 Karar sayılı ilamı ile “... borçlular T1 ve T2 ödeme emrinin tebliğ edildiği 07/08/2018 tarihinde henüz reşit olmadıkları, takip ehliyetlerinin bulunmadığı, bu nedenle adı geçen borçlulara çıkartılan ödeme emrinin hüküm ve sonuç doğurmayacağı, küçüğü velisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından, ödeme emrinin veliye tebliği zorunlu olup bu husus, kamu düzenine ilişkindir....

            Somut olayda, dava konusu borcun 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önceki döneme ilişkin olduğu, 506 sayılı Kanunun ilgili maddelerinin olaya uygulanması gerektiği, davacının borçlu şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu, yönetim kurulu başkanı veya vekili ya da şirketi temsil ve ilzam yetkisine sahip kişilerden olmadığı,bu sebeple prim borcu ve ferilerinden sorumlu tutulamayacağı anlaşılmaktadır.Ne varki mahkemece gerekçe kısmında ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden bahisle ödeme emrinin iptaline karar verildikten sonra takip eden fıkrada menfi tespit isteminin reddine karar verilmesi çelişkili mahiyette olmuştur.Zira ödeme emrinin iptali istemine ilşkin her dava aynı zamanda “menfi tespit” isteminide içerir.Hal böyle olunca, davacının şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi olmamasından ötürü ödeme emrinin iptali ile menfi tespit isteminin kabulüne karar vermek gerekirken ... şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı...

              UYAP Entegrasyonu