İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme 22/03/2021 tarihli kararında müvekkile örnek 7 numaralı ödeme emrinin 22/10/2020 tarihinde tebliğ edildiğinden söz ettiğini, bu durumun gerçeği yansıtmadığını, icra dosyası incelendiğinde icra ödeme emrinin müvekkile T.K....
İcra Müdürlüğünün 2011/6929 sayılı takip dosyasından 30.6.2011 tarihinde haczedilen mehkullerin müvekkiline ait olduğunu, haczin müvekkilinin işyerinde yapıldığını, mahcuzların borçluyla ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili, haczin borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapıldığını, davacı şirket yetkilisinin borçlunun oğlu olduğunu, müvekkili tarafından borçluya satılan malların haciz adresinde borçluya teslim edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece haczin borçluya ödeme emri tebliğ edilen ve takip konusu senetlerde yazılı adreste yapıldığı, davacı şirket yetkilisi ile borçlu arasında akrabalık ilişkisi bulunduğu, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, aksinin davacı 3. kişi tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Dosya kapsamı incelendiğinde, dava dışı limited şirketin 2008/4-2011/6 dönem ve aralarına ilişkin prim borçlarından dolayı, şirket ortağı olan davacıya gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilememesi nedeniyle davacının aracına ve taşınmazına ihtiyati haciz konulduğu, söz konusu haciz işleminin iptali ve borçlu bulunmadığının tespiti istemli açılan işbu davada, mahkemece, şartları oluşmadığından bahisle ihtiyadi haciz kararının kaldırılmasına, dava dışı şirket hakkında haciz veya mal varlığı araştırmasına gidilmeksizin doğrudan davacıya ödeme emri gönderilmesi yerinde olmadığı gerekçesiyle de ödeme emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmış ise de, ödeme emrinin iptali yönünden verilen karar yerinde görülmemiştir. 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesi kapsamında davacıya tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunmaması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilerek işin esasına girilmesi gerekmektedir....
Davacının prim borcundan dolayı, yaşlılık aylıklarından cebren tahsile geçmeden önce, 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının, “ödeme emri” nin, tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için davacı hakkında bir “ödeme emri” çıkarılmadan haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması Kanuna aykırıdır. Bu nedenle öncelikle yapılacak iş, davacının yaşlılık aylıklarına konulan haczin dayanağı olan takip dosyalarından gönderilmiş ödeme emrinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, ödeme emri tebliğ edilmemiş ise, davacı hakkında kesinleşmiş bir takip bulunmadığından yapılan haciz işleminin yasal dayanağı bulunmadığından, haciz işleminin iptalinin yerinde olacağı açıktır....
Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında inceleme konusu davada, Mahkemece, Sulh Hukuk Mahkemesi ile idari yargıda açılan davaların hangi tarihlerde kesinleştiği araştırılarak süresinde dava açılıp açılmadığı tespit edilmeli, davaya konu olan dönemler belirlenerek, yani ödeme emri gönderilmeden gerçekleştirilen yersiz hacze ilişkin dönemler ile 17.02.2014'te tebliğ edilen ödeme emrinin dönemleri tespit edilerek haciz tarihinden itibaren haczin kaldırılması istemi ile ödeme emrinin iptali istemlerinin her ikisinin de ayrı ayrı değerlendirilmesi suretiyle yersiz haczin kaldırılması ve ödeme emri iptali talepleri hakkında dönemleri de gösterilerek ayrı ayrı karar verilerek bu açıklamalar doğrultusunda davacının sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespiti gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Eldeki davada, dairemizin Bozma ilamı ile; “…..öncelikle davacının HMK’nın 31’inci maddesi kapsamında talebi açıklattırılmalı, bu kapsamda, hacizlerin kaldırılması ve kurumca kendisi hakkında başlatılan takiplerin iptali istemine ilişkin olarak, davacının 1999 ve 2000 yıllarına ait olduğunu borçların dayanak ödeme emirleri olup olmadığı hususu ile talebinin menfi tespite mi yoksa ödeme emrinin/emirlerinin iptali istemine yöneldiği hususu belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir....
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ödeme emrine konu borcun ilgili olduğu dönemde yetkisi devam eden davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı dolayısıyla sözü edilen borç nedeniyle uygulanan hacizde hukuka aykırılık bulunmadığından temyiz isteminin kısmen kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının dava konusu haczin … takip numaralı ödeme emrinin değinilen kamu alacağından kaynaklanan kısmı yönünden bozulması gerektiği oyuyla Daire Kararına bu yönden katılmıyorum....
Mahkemece toplanan delillere göre; "dava konusu haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde borçlu şirket çalışanın huzurunda yapıldığı, bu sırada borçluya ait belgelerin ele geçtiği, mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, sunulan adi nitelikteki kira sözleşmesi, vergi levhası gibi belgelerin her zaman temini mümkün belgelerden olduğu, öte yandan vergi dairesinin düzenlediği yoklama fişine göre de üçüncü kişi şirketin haciz tarihi iti- barı ile haciz adresinde faal olmadığı, 2.11.2010 itibari ile borçlunun faaliyetini sürdürdüğü" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96 vd maddeleri uyarınca açtığı "istihkak" davası niteliğindedir. Dava konusu haciz, ödeme emrinin de tebliğ edildiği borçlu şirketin faaliyet adresi olan ..., Konya’da yapılmıştır....
"Kanun maddesinde açıkça yer aldığını; kanun koyucunun alacaklıya seçenek sunduğunu; alacaklının dilerse icra hukuk mahkemesininde itirazın kaldırılmasını isteyebilmekte olduğunu, isterse genel hükümler çerçevesinde 1 yıllık süre içinde itirazın iptali davası açabilmekte olduğunu; alacaklı tarafından mahkemede itirazın iptali davası açılması durumunda ihtiyati haczin davanın sonuna kadar devam etmekte olduğunu, Yani davalının iddiasının aksine 7 gün veya 1 ay içerisinde dava açma mecburiyeti bulunmadığını, genel hükümler çerçevesinde 1 yıllık süre içerisinde itirazın iptali davası açılması gerektiğini; taraflarınca da süresi içinde Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2023/71 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2023/71 esas sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali ile ihtiyati haczin devamı talebiyle ikame edilen davada mahkemece ihtiyati haczin devamına karar verildiğini, Davalının itirazı üzerine duran icra takibine devam edebilmek...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA TÜRÜ : ÖDEME EMRİNİN İPTALİ Y A R G I T A Y K A R A R I Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 09.02.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı kararı, 21.02.2018 tarihli ve 30339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir . Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6723 sayılı Kanun 23.07.2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararına göre, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanun uyarınca yapılan takiplerden (Sosyal Güvenlik Kurumunun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsiline ilişkin olarak) kaynaklanan tüm davalar (ödeme emrine itiraz, menfi tespit, haczin kaldırılması, haczedilemezlik) hakkında verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesi, Yargıtay 10....