Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının, itirazını def’i yolu ile ileri sürmesi halinde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim, Yargıtay HGK’nun 20.1.1996 tarih 1996/12–654 esas 1996/805 sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir. Somut olayda, alacaklının 14.11.2008 tarihinde takibe başladığı, borçlu şirkete çıkarılan ödeme emrinin bila tebliğ iade geldiği, borçlu ...'a ise 27/11/2008 tarihinde tebliğ edildiği, takibin borçlu ... yönünden kesinleştiği, alacaklının 24.11.2015'te takibi yenilediği ve yenileme emri ile birlikte ödeme emrinin borçlu şirkete 01.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların 20.03.2009 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesinde alacaklı aleyhine menfi tespit davası açtığı, bu davada alacaklının alacağını def'i yoluyla ileri sürdüğü, ......
Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin ...'ın öldüğünü bildiren muhtar beyanı ile iade edildiğini, borçlunun takipten önce öldüğü, alacaklı tarafından mirasçılarına karşı gidilmesi için ödeme emrinin tebliğinin istenildiğini, ödeme emrinin mirasçılara tebliğ edildiğini, mirasçılar tarafından takibe itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP:Davalı ..., ..., ..., ... ve ... ayrı ayrı sundukları fakat içerik olarak aynı cevap dilekçelerinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ödeme emrinin tebliğinden sonra takibe ilişkin itirazlarını sunduklarını, icra takibinin muris ... öldükten sonra başlatılmasının davacının kötü niyetli olmasından kaynaklandığını, davacının dava dilekçesinde hukuki bir delil sunmadığını, sadece alacaklı olduğunu beyan ettiğini, ......
İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/362 Esas sayılı dosyasında şikayet davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde 2018/480 Karar sayılı karar ile şikayetin kabulüne, ödeme emri tebliğ işleminin iptali ile ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak bildirilen 28/06/2018 tarihi olduğunun tespitine karar verildiği, kararın istinaf denetiminden geçerek kesinleştiği, 21/12/2021 tarihinde takip dosyasının takipsizlik ile kapatılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafa menfi tespit davası açmak için süre verilmiş, davacı tarafından Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/24 Esas sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasında görevsizlik kararı verilerek dava dosyası Samsun 1....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21- 198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). Asıl borçlu yönünden yukarıda açıklanan mevzuat uyarınca ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak açılacak davaların 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği, davacının şirket ortağı olması sebebiyle 6183 sayılı kanunun 35. Maddesi gereği dava konusu ödeme emrinden sorumlu olduğu, davacıya ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edildiği ve davanın 7 günlük hak düşürücü süreden sonra açıldığı anlaşıldığından, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir....
İŞ (SOSYAL GÜVENLİK)MAHKEMESİ Taraflar arasındaki ödeme emrinin iptali ile menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I 1-İncelenmesine gerek görülen varsa davaya konu yazılı kira sözleşmesinin onaylı suretinin ilgililerinden temini ile evraka eklenmesi, 2-Taraflar arasında görülen ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/936 Esas ve 2011/96 Karar sayılı dosyasının aslı ya da eksiksiz onaylı, okunaklı suretlerinin temin edilerek evraka eklenmesi, ondan sonra gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 27.09.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemece, takip dosyasında ödeme emrinin davacılara 02.07.2003 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 17.09.2014 tarihinde açıldığı, davacıların icra takibini öğrenme tarihinden itibaren BK'nın 146. maddesinde ön görülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, daha önce açılan başka bir davada, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden zamanaşımının kesilmediği, davacılar vekilince müvekkili ...'ın köyde ikamet etmediği belirtilmiş ise de tebligatın iptali hususunda icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava, icra takibine konu alacak nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İİK'nın 72. maddesine göre görülen menfi tespit davalarının açılması konusunda dava açma süresi zamanaşımına bağlı olmayıp, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Ödeme emrine itiraz ederken takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürmeyen veya ödeme emrine süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunmayarak ödeme emrinin kesinleşmesine sebebiyet veren borçlu, takip konusu alacağın, alacaklının takip talebinden önceki bir tarihte zamanaşımına uğradığından söz ederek menfi tespit davası açamaz. Takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına uğramış olması halinde borçlu, İİK'nın 71, 33-a ve 33. maddeleri uyarınca zamanaşımını ileri sürebilir.(Prof. Dr. ......, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2014, Sh 149) Borçlunun "borcun zamanaşımına uğradığının" tespiti için menfi tespit davası açmasında hukuki menfaatinin bulunmadığı kabul edilmektedir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih : 11.12.2007 Nosu :1014/713 Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin cezaevinde olduğunu bilen davalının kötüniyetli olarak müvekkili aleyhine bonoya dayanılarak icra takibine giriştiğini, ödeme emrinin tebliğinin ve hacizlerin usulsüz bulunduğunu, istenilen %96 reeskont faizi oranının (16/05/2000 ödeme tarihi itibariyle) fazla olduğunu, bu oranın %60 olması gerektiğini ileri sürmüş ve %60 ticari faiz oranı üzerinden hesap yapılarak fazla faiz isteminin yerinde olmadığına, %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur....