yapılan incelemede: 25.11.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4603 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin 2. ve 5. bentleri uyarınca Halk Bankası, Ziraat Bankası ve Emlak Bankası özel hukuk statüsüne tabi anonim şirket haline dönüştürüldüğü ve personeli hakkında 233 ve 399 sayılı Yasa gücünde kararnamelerin uygulanması olanağının ortadan kaldırılması karşısında Ceza Hukuku uygulamasında (memur) "kamu görevlisi" sayılmayan ve "kamu görevlisi gibi" cezalandırılması olanağı bulunmayan Halk Bankası şube personeli olan sanıkların, görevi savsama suçunun faili olması olanağı kalmadığı gibi, avukatlık kimliğinin, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanun'un Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in 6-a maddesinde sınırlı olarak sayılan bankaya ibrazı zorunlu belgelerden olmadığı gözetilerek avukatlık kimliğini ibraz ederek işlem yaptırmak isteyen katılanın isteminin yerine getirilmemesi eyleminde görevi ihmal suçunun tipiklik unsuru gerçekleşmediğinden beraat kararı verilmesi gerekirken, bağlayıcı emrin...
Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Verilen emrin suç olduğunu bilmeden hareket ettiği ve hiçbir suç işlemediği, terör örgütüne mensup olduğunu gösteren hiçbir delilin olmadığı, adil yargılanma hakkına aykırı hareket edildiği, irtibat ve iltisak kavramlarının istihbari nitelikli kavramlar olduğu ve hiçbir hukuki temelinin olmadığı iddia edilmektedir. Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hakimi : ... Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir....
Gereği görüşülüp düşünüldü: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 20. ve 22. maddelerinde, kişilerin özel yaşamlarının ve haberleşmenin gizliliği ilkeleri güvence altına alınmış, 38/6. maddesinde, kanuna aykırı olarak elde edilen bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği ifade edilmiş, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 119/2. maddesinde arama karar veya emrinde; aramanın nedenini oluşturan fiil, aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerlerin adresi ya da eşya, karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresinin açıkça gösterilmesi gerektiği belirtilmiş, aynı Yasanın 206/2-a ve 217/2. maddelerinde de yasa ve hukuka aykırı delillerin hükme esas alınamayacağı açıklanmıştır....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, 1- Sanığa esas duruşa geçmesi konusunda iki farklı üst tarafından aynı zaman dilimi içinde verilen emrin yerine getirilmemesinin 1632 sayılı Kanun'un 87/1 ve 5237 sayılı Kanun'un 43/2’nci maddelerinde düzenlenen zincirleme şekilde emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde mağdur sayısınca hüküm kurulması 2- Sanık hakkında tüm mağdurlara karşı gerçekleştirdiği iddia olunan eylemlerine ilişkin olarak 1632 sayılı Kanun'un 88’nci maddesi uyarınca bir kez cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığının anlaşılması karşısında, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan üst’e hakaret suçundan mağdur sayısınca ayrı ayrı hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Yerleşik Askerî Yargıtay kararlarında; İç Hizmet Kanun ve Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen günlük hizmet cetvelinde yazılı hususların, genel görevin bir parçası olduğu, bu hususlara riayet edilmesi yolunda önceden yapılan uyarıların hizmet cetvelinin hatırlatılması niteliğinde olduğu, bu tür olaylarda emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşması için, faile somut olarak verilip şahsileştirilmiş bir emrin varlığı gerekli olduğu kabul edildiğinden; Somut olayda; 2’nci Mknz.P.Bl....Vekili olan P.Kd.Çvş. ...’ın, tanık sıfatıyla yeminli ifadesinin tespiti suretiyle, sanığın 02.08.2013 ve 05.08.2013 tarihlerinde yapılan söz konusu içtimalara katılmadığının tespit edilmesi üzerine ne işlem yapıldığının, bir personel görevlendirilerek içtimaya çağrılıp çağrılmadığının, personel görevlendirilmiş ise ne zaman (içtima bitmeden önce mi bittikten sonra mı) görevlendirildiğinin...
Oluş ve dosya içeriğine göre, sanığın evinde ve müştemilatında 29.05.2007 tarihinde yapılan aramada, tehlikeli madde bulunduğu anlaşıldığından; kolluk görevlileri tarafından yapılan arama işlemine dayanak olan bir arama kararı ya da Cumhuriyet Savcısının yazılı emrinin olup olmadığının araştırılması, varsa arama kararı veya yazılı emrin denetime olanak verecek şekilde aslı veya onaylı örneğinin getirtilmesi, yapılan arama ve bunun sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı olup olmayacağı, Anayasa'nın 38/6, CMK 206/2-a, 217/2 ve 230/1-b. maddelerine aykırılık oluşturup oluşturmayacağı ve hükme esas alınıp alınamayacağı hususları tartışılarak sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.05.2018...
Esas sayılı dosyasında, 30/05/2014 düzenleme tarihli ve 50.000'er USD bedelli altı adet senet bedelinin tahsili amacıyla davalılar aleyhine kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile icra takibi başlattığı, ödeme emrinin 25/08/2017 tarihinde davalı borçlu şirketlere tebliğ edildiği, borçlu şirketin icra takibine karşı herhangi bir şikayet veya itirazda bulunmadığı, davacının ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık yasal süresi içinde, 09/12/2017 tarihinde iflas davasını açtığı anlaşılmaktadır....
Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiç bir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir. Ast kendisinden verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir(AsCK 41, f. 2 ve 3)(Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.)....
Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiçbir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir. Ast kendisinden verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir (AsCK 41, f. 2 ve 3)(Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.)....
İşte askerlik hizmetinin bu özelliğini nazara alan Anayasamız, “kanunsuz emir” kenar başlığını taşıyan 137. maddede, kanunsuz emrin yerine getirilemeyeceğini ve böyle bir emri alan memurun ne suretle hareket etmesi gerekeceğini belirttikten sonra “Askeri hizmetlerin görülmesi… için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır” dediği gibi, AsCK da amir tarafından verilen emrin yerine getirilmesine ilişkin olmak üzere, şöyle bir hüküm sevketmiştir: “Hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse, bu suçun işlenmesinden emir veren mesuldür....