dosyalarından icra takibine geçildiğini, davalı şirket tasfiye memuruna icra emirleri tebliğ cdilmiş olmasına rağmen süresinde ne bir ödeme yapıldığını, ne de bir teminat yatırıldığını, ne de icranın geri bırakılması kararı ibraz edildiğini, takibin kendileştiğini, hem -------- icra müdürlüğü' nün ----------- Esas sayılı dosyası ile başlatmış olduğumuz iflas yolu ile icra takibi kesinleşmiş hem de aynı icra dairesinden başlatmış oldukları --------- Esas, --------- Esas, ---------- Esas, --------- Esas sayılı dosyası takiplerinde müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, tehiri icra kararı getirilmediğini beyan ederek İİK. 156 ve İİK. 177/4 maddeleri gereği davalının iflasma, gerekli muhafaza tedbirlerinin alınınasına, raf ve ücreti vekaletin karşı taraf uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen dosya kapsamı itibariyle; davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, davacı borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri ödeme emrin tebliğ tarihinin ıttıla tarihi olarak düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12- 258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için ise usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur....
Mahkemece; Davacı şirketin Antalya Şubesi adresine "örnek 7" icra emri gönderildiği, ödeme emrin 7201 Sayılı TK'nın 21/1 maddesi gereğince tebliğ olunduğu, haber verilen komşu isminin bulunmadığı, bu hali ile tebligatın TK'nun 21/1. maddesine aykırı olduğu, her ne kadar şirketin kapalı olması durumunda adreste bulunmama nedeninin araştırılması gerekmemekte ise de, komşuya haber verme yükümlülüğünün devam ettiği, buna göre şikayete konu tebligatta haber verilen komşunun ismi yazılmadığından bu hali ile tebliğ işleminin şeklen Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine aykırı ve dolayısıyla usulsüz olduğu, davacının icra takibinden 13/04/2021 tarihinde haber olduğu anlaşılmakla şikayetin kabulü ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin 13/04/2021 olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla birlikte aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiçbir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir. Ast kendisinden verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir (AsCK 41, f. 2 ve 3) (Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.)....
MADDE 10 - Müşteri emir formlarında bulunması gereken hususlar (1) Türev araç ve kaldıraçlı alım satım işlemleri hariç olmak üzere borsalarda işlem gören sermaye piyasası araçları ile ilgili olarak iptal edilen, gerçekleştirilmeyen ve değiştirilenler de dahil olmak üzere alınan tüm emirlere ilişkin olarak düzenlenecek emir formunda asgari olarak aşağıdaki bilgilerin bulunması şarttır: a)Müşteri numarası ve hesap numarası. b)Müşterinin ve varsa müşteriye vekalet eden kişinin adı ve soyadı ya da unvanı. c)Sıra numarası. ç) İşleme konu sermaye piyasası aracı. ç)Emir tipi. d)Emrin iletilme şekli (telefon, faks, internet ve benzeri). e)Emrin alım ya da satım emri olduğu. f)Emrin fiyat bilgisi veya nominal değeri, ğ) Emrin miktarı. g)Emrin alındığı ve iletildiği tarih ve zaman, ı) Emrin verildiği seans ve geçerlilik süresi. ğ)Emri alan yatırım kuruluşu görevlisinin adı, soyadı ve emrin yazılı olarak alınması halinde imzası, j) Emir iletilen yatırım kuruluşu. k) İşlem yapılacak borsa, pazar ve...
Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiçbir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir. Ast kendisinden verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir (AsCK 41, f. 2 ve 3)(Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.)....
Şayet emrin konusu suç teşkil ediyorsa, Anayasanın 137/2 ve TCK'nın 24/3 maddeleri gereğince böyle bir emrin yerine getirilmesinden emri veren azmettiren, yerine getiren ise fail olarak sorumlu tutulacaktır. (Dairenin 2017/1443-4758 sayılı kararı) Azmettirenin sorumluluğu, kanunda hazırlık hareketleri ayrıca suç olarak düzenlenmemişse failin eyleminin en azından teşebbüs aşamasına ulaşmasına bağlıdır. Konusu suç teşkil eden emirle azmettirilenden garantörlük yükümlülüğünü yerine getirmemesi isteniyorsa, eylemin teşebbüs aşamasına ulaşması için yasaklayıcı normun ihlaline yönelen icrai bir hareketin gerçekleşmesi, failin de neticeyi önleme hukuki yükümlülüğünü yerine getirmemesi gerekmektedir....
İşte askerlik hizmetinin bu özelliğini nazara alan Anayasamız, “kanunsuz emir” kenar başlığını taşıyan 137. maddede, kanunsuz emrin yerine getirilemeyeceğini ve böyle bir emri alan memurun ne suretle hareket etmesi gerekeceğini belirttikten sonra “Askeri hizmetlerin görülmesi… için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır” dediği gibi, AsCK da amir tarafından verilen emrin yerine getirilmesine ilişkin olmak üzere, şöyle bir hüküm sevketmiştir: “Hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse, bu suçun işlenmesinden emir veren mesuldür....
Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiç bir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir. Ast kendisinden verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir. (AsCK 41, f. 2 ve 3)(Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.) Emrin hukuka uygunluğu konusunda yanılgı olabilir....
Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiç bir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir. Ast kendisinden verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir. (AsCK 41, f. 2 ve 3)(Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.)...