Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Somut olayda müşterek çocuğun 2014 doğumlu olduğu annesi ile birlikte yaşadığı, biri heyet halinde biri de ek rapor şeklinde olmak üzere 4 sosyal inceleme raporu düzenlendiği, raporların tamamında davalı annenin çocuğun bakımı konusunda ihmal ve istismarının bulunmadığının tespit edildiği, bir kısım davacı tanıklarının da çocuğun anne tarafından bakımının iyi bir biçimde yapıldığını belirttikleri (Gülsün Nur, Ayhan) çocuğun ilkokul 1....
veya sahte resmi belgenin kullanılması söz konusu olmadığından resmi belgede sahtecilik suçuna vücut vermeyeceği, nüfus müdürlüğüne gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle çocuğun soy bağının değiştirilmesi nedeniyle hem TCK'nin 231/1. maddesinde düzenlenen çocuğun soy bağının değiştirilmesi, hem de 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 67/1. maddesinde hüküm altına alınan nüfus müdürlüğüne gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçlarının oluştuğundan söz etmek mümkün ise de; TCK'nin 206. maddesinde genel olarak her türlü yalan beyanın, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu‘nun 67/1. maddesinde bundan daha özel biçimde nüfus işlemlerinde yalan beyanın, TCK'nin 231/1. maddesinde ise sadece çocuğun soy bağı konusundaki yalan beyanın yaptırım altına alındığı nazara alındığında, TCK'nin 231/1. maddesinin her iki düzenlemeye göre de "özel norm" niteliğinde olup "özel normun önceliği" ilkesi uyarınca eylemin yalnızca TCK'nin...
CEVAP Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; müşterek çocuğun bakım ve eğitimiyle bizzat kadının ilgilendiğini, davacının ise müşterek çocukla ilgilenmediğini, maddî ve manevî bir katkıda bulunmadığını, dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, otizm rahatsızlığına sahip çocukların alışkanlıklarının değişmesi durumunda olumsuz etkilerin görülme ihtimalinin fazla olduğunu, çocuğun anne şefkatine muhtaç olduğunu ifade ederek davacının velâyetin değiştirilmesi, olmadığı takdirde kişisel ilişki kurulması talepli davasının reddine, aksi halde anne refakatinde baba ile kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. III....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Ortak Çocuğun Yurtdışına Çıkışının Yasaklanması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı baba, dava dilekçesinde ortak çocuğun yurt dışına çıkışının yasaklanmasını talep etmiş, 12.04.2016 tarihli dilekçesiyle davasını tamamen ıslah ederek velayetin değiştirilmesi talebinde bulunmuştur. Davanın tamamen ıslahıyla davacı talep sonucunu değiştirip, bambaşka bir talep ileri sürebilir (HUMK m. 180). Bu sebeple davacının geçerli olan ıslahı dikkate alınarak davanın esasına girilmesi ve velayetin değiştirilmesi talebi yönünden inceleme ve araştırma yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Velayet düzenlemesinde asıl olan çocukların yararıdır ve bu düzenlemede ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi de mümkündür. Bu nedenle, müşterek çocuğun velayeti konusunda mahkemece görüşünün alınması, bu görüşün değerlendirilmesi ve gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Maddenin uyuşmazlık konusu olan birinci fıkrasındaki suç, seçimlik hareketli olup, bu hareketler çocuğun soybağının değiştirilmesi veya gizlenmesidir. Madde metninde soybağının değiştirilmesi veya gizlenmesinin ne tür hareketlerle işlenebileceği belirtilmemiştir. Buna karşılık maddenin gerekçesinde değiştirme veya gizlemenin, yetkili mercilere gerekli bilgileri vermemek veya yanlış bilgiler vermek suretiyle gerçekleştirilebileceği ifade edilmiştir. Ancak gerekçedeki bu açıklama örnek kabilinden olup soybağının değiştirilmesi veya gizlenmesini mümkün kılan elverişli her türlü hareketle bu suç işlenebilecektir. (Özlem Yenerer Çakmut, Soybağının Belirlenmesi ve Ceza Hukukunda Çocuğun Soybağını Değiştirme Suçu, Beta Basın Yayım Dağıtım, 1. Bası, ..., 2008, s.197-198) Soybağının değiştirilmesi, bir çocuğun gerçek soybağından başka bir soybağında görünmesini sağlayan hareketlerin yapılmasıdır. Esasen bir çocuğun soybağı gerçek anlamda hiçbir zaman değiştirilemez....
Davacı vekili, boşanma davası sırasında, davalı babanın, annenin çocuğu dövdüğü yönünde gerçeğe ve hayatın olağan akışına aykırı iftiraları nedeniyle müşterek çocuğun velayetinin babaya verildiğini, babasından çekinen ve korkan çocuğun "annem beni dövdü" şeklinde beyanda bulunduğunu, bu hususun aksinin okulda tutulan "tutanaktır" adlı belge ile ispatlandığını, babanın çocukla ilgilenmediğini, çocuğun okul dışındaki zamanını internet kafede geçirdiğini, müvekkilinin çocuğun tüm sorunları ile ilgilendiğini, çocuğun da müvekkilinin yanında kalmak istediğini ileri sürerek, babada olan velayetin kaldırılarak müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir....
Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunun 339. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre velayetin kapsamında yer alan çocuğun adının ana ve babası tarafından konulacağı belirtilmiştir. Somut olayda, dava dilekçesinde küçük olup velayeti annede bulunan ...'ın "..." olan soyadının "..." olarak değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Evlilik birliği içinde doğan çocuğun doğumla kazandığı "..." aile soyadının velayet hakkı kapsamında annenin boşanma sonrası edindiği "..." soyadı ile değiştirilmesi talebidir ve dava velayet hakkına dayanılarak açılmıştır. Başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi talep edilen ... ergin kişi değil, çocuktur. Davacı annenin velayeti altındadır. Buna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık, evlilik birliği içinde doğan, boşanma ilamıyla velayeti anneye verilen çocuğun, evlilik içinde doğumla kazandığı soyadının, davacı annesinin soyadı ile değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır....
Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik gibi...), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir. Velayetinin değiştirilmesi istenilen müşterek çocuk Duru 23/10/2013 doğumlu olup dava tarihinde idrak çağındadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin tecrübeli bir özel eğitim öğretmeni olduğunu, müşterek çocuk için otizm tanısı konulduğunu, 2- 3 yıldır Ege Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalında tedavisinin devam ettiğini, müvekkilinin çocuğuna gereken ilgi ve alakayı fazlasıyla gösterdiğini, yaklaşık 2 yıldır bir erkek arkadaşı olduğunu, evlenmeyi düşündüğünü, davacının sırf bu arkadaşını kabullenememesi nedeniyle velayetin değiştirilmesi davası açtığını, ancak bunun velayetin değiştirilmesi için haklı bir sebep sayılamayacağını, çocuğun otizmli olması sebebiyle maddi anlamda müvekkilini yıpratmaya başladığını, iştirak nafakasının arttırımı için 2021 yılı Ocak ayında dava açtığını, davacının bu haklı talebi karşılamak yerine velayetin değiştirilmesi davası açarak kötü niyetli davrandığını, yine çocuğun cinsel istismarı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunarak iftirada suçunu işlediğini, oysa çocuğun 19.02.2021 tarihinde verdiği ifadesinde bir önceki ifadesini değiştirerek gerçekleri...