Kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan annenin veya velayet kendisinde bulunan babanın, diğer tarafın çocukla telefon görüşmesi yapmasına ve sair iletişim vasıtaları ile iletişimine engel çıkardığına ilişkin bir delil bulunmadığına göre, böyle bir düzenlemeye ihtiyaç yoktur. Öte yandan kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan annedir. Baba, doğrudan kişisel ilişki günlerinde çocuğu bu ilişkiyi sağlamak üzere hazır etmesi dışında başka bir yükümlülük altına sokulamaz. Kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan anne, telefonla veya benzer vasıta ve yolla çocuğu ile iletişim kurmak istiyorsa, bunu yapma imkanına sahiptir. Babanın böyle bir yükümlülük altına sokulması doğru olmadığı gibi, bu yöndeki düzenlemeye uyulup uyulmadığının takip ve infazı da mümkün görünmemektedir. Bu husus nazara alınmadan telefonla görüşmenin kişisel ilişkinin kapsamına dahil edilmesi de doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Taraflar farklı şehirlerde yaşıyor olsalar bile, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, aynı şehir, ayrı şehir ayırımına gidilmeksizin annelik duygularını tatmine elverişli, çocuğun da anne sevgisini ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayet ve kişisel ilişki düzenlenirken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı” (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme md.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK md. 339/1, 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b)'dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken: onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur....
Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Dosyanın incelenmesinde; mahkemece davalı erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, bu sebeple tam kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanmalarına karar verildiği, 2011 doğumlu Esila Aysu’nun velayetinin babaya tevdii ile anne ve çocuk arasında 1- 31 Temmuz tarihleri arasında kişisel ilişki tesis edildiği, hükmün sadece kişisel ilişki yönünden istinaf edildiği anlaşılmaktadır....
, olmadığı takdirde davalının velayet hakkını sınırlayacak şekilde hüküm kurulmamasını, kişisel ilişki esnasında uzman bulundurulmasını talep etmiştir....
Velayeti davacı anneye verilen ortak çocukla baba arasında mahkemece kurulan kişisel ilişki düzenlemesi; infaza elverişli olmadığı gibi geleceğe yönelik kademeli ilişki kurulması da o tarihteki koşullar bilinemeyeceğinden doğru olmamıştır. Mahkemece müşterek çocuk ile davalı-davacı baba arasında her ayın belirli hafta sonlarında, dini bayramlarda ve Temmuz ayında başlama ve bitiş saatleri de gösterilmek suretiyle uygun kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde düzenleme yapılması doğru olmamıştır....
gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası, çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, çocukla baba arasındaki kişisel ilişki tesisine ilişkin olarak bozulması gerekmiştir....
yönünden olduğu şeklinde sınırlama yapılarak, hükmün onanmasına karar verilmiş ise de, davalı erkeğin ortak çocukla arasında kişisel ilişki kurulmaması yönünden de temyiz itirazlarının bulunduğu, ancak ilk inceleme sırasında bu hususun gözden kaçırılarak ortak çocukla arasında kişisel ilişki kurulmaması yönünden hükmün incelenmediği anlaşılmakla karar düzeltme isteğinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Çocukla Kişisel İlişki Kurulması-Velayet Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine,peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20'ar TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.07.2009 (Çrş.)...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet-Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.05.09.2012 (Çrş)...