Dava, ziynet eşyalarının bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların 1994 yılında evlendiklerini, evlilik birliği süresince davalının sorumluluk almaktan kaçındığını, evin bütün ihtiyaçlarının müvekkili tarafından karşılandığını, bu süreçte müvekkiline düğünde takılan ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurularak harcandığını belirterek, dava dilekçesinde sayı ve nitelikleri sıralanan ziynetlerin karşılığı olarak şimdilik 1.000 TL nin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı ise dava konusu ziynetlerin kredi kartı borçları için bozdurularak harcandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece dava konusu ziynetlerin aynen iadesi, olmadığı takdirde karşılığı olan toplam 1.041 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ziynet alacağı davasında davacının seçimlik hakkı bulunmaktadır....
Dava; ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakasının tahsili istemi ile ziynet eşyaların aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297.maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur....
Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi,olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı ... Arıcan yönünden davanın husumet nedeni ile reddine,davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiş,hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir Ziynet ve çeyiz eşyası alacağı davasında davacının seçimlik hakkı bulunmaktadır. Davacı ziynetlerin aynen teslimini isteyebileceği gibi sadece bedelinin tahsilini ya da her ikisini birlikte terditli olarak da isteyebilir. Mahkemece davacının talebi gözetilmelidir. Yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK’nun 74.maddesi ve bunun karşılığı olarak düzenlenen 6100 sayılı HMK’nun 26.maddesi hükmüne göre hâkim, talepten başkasına veya fazlasına hüküm veremez. Olayımızda; Davacı tercih hakkını kullanarak ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesini olmadığı takdirde bedelinin tahsilini istemiştir....
Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır. Dosyanın incelenmesinde; davacı taraf, dava dilekçesinde dava konusu ziynet eşyalarının öncelikle aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde bedelini talep etmiş olmasına karşın, aşamalardaki (22.01.2013 tarihli celsede) beyanında ise dava konusu ziynet eşyalarının aynen iadesini değil bedelini talep etmiş, eş söyleyiş ile talebini bedel iadesi olarak açıklamıştır. Buna karşın mahkemece, ziynet eşyalarının aynen iadesi yönünde de hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek, altın set, 3 adet 22 ayar altın bilezik, 1 adet 22 ayar fantezi model altın bilezik, 2 adet 22 ayar beşi bir yerde darphane altını,7 adet 50' lik darphane altını, 4 adet 25' lik darphane altını,1 adet 14 ayar altın bileziğin davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde, ziynet eşyalarının bedelleri toplamı olan (taleple bağlı kalmak kaydıyla) 1.000,00 TL'nin dava tarihi olan 24.09.2010 gününden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; ziynet eşyalarının iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir .... Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür....
Mahkemece; davanın kabulü ile, "...davaya konu 32 adet çeyrek altın, 3 adet yarım altın, 20 adet 10'ar gr ağırlığında 22 ayar bilezik, bir adet 22 ayar altın set, 1 adet çeyrekli bilezik, 4 adet 22 ayar yüzüğün davalı tarafından davacıya aynen iadesine,iadenin mümkün olmaması halinde ise toplam bedelleri 34.529 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,toplam tazminat bedelinin 1000 TL kısmına dava tarihinden itibaren, 33.529 TL kısmına ise ıslah tarihi olan 11/02/2014 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine ..." şeklinde karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Dava;düğünde takılan takılan ziynet eşyalarının aynen, bunun mümkün olmaması halinde değerinin nakden davalıdan tahsili istemine ilişkindir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddia edildiği gibi düğünde davacıya 1 adet altın set takımı takılmadığını, dava dilekçesinde belirtilen diğer ziynet eşyalarının ise, tarafların evliliği sırasında yapılan tüp bebek tedavilerinin masraflarının karşılanması için bozdurulduğunu savunarak, davanın reddini istemiş, 19.07.2013 tarihli karşı dava dilekçesinde ise; davacı - karşı davalının, müvekkiline ait kişisel eşyaları evde olmamasından yararlanarak götürdüğünü ileri sürerek; eşyaların aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde ise eşyaların bedeli olan 10.650 TL nin davacı – karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir. ./.. Mahkemece; davacı kadına ait ziynet eşyalarının, rızası alınmadan davalı koca tarafından bozdurulduğu, ayrıca karşı davaya karşı, dava açılamayacağı gerekçesiyle; asıl davanın kabulü ile ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli olan 32.790,45 TL nin davalıdan tahsiline, karşı davanın ise HMK.'...
Oysa ki, somut olayda, davacı vekilinin asıl istemi ziynet eşyalarının aynına ilişkin olup, aynen iadenin mümkün olmaması halinde, hükmün icrasının temini amacıyla bedel iadesi talep edilmektedir. Bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Mahkemece, işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yasa hükümlerinin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davada, ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde 26.340,00 TL'nin davalıdan tahsili istenmiş; 03.05.2011 tarihli beyan dilekçesi ile dava değeri 13.974,00 TL olarak düzeltilmiş, mahkemece, ziynet eşyalarının aynen iadesine, bunun mümkün olmaması halinde bedeli olan 13.691,25 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesini yapan 6. Hukuk Dairesi; ziynet eşyalarının bozdurularak davalının arabasının yenilenmesi için kullanıldığı sonucuna varılmadan önce trafik kayıtlarının celbedilmesi gerektiği, dosyada bulunduğu iddia edilen CD ve fotoğrafların bilirkişi tarafından değerlendirilmediği, bu iki hususda araştırma yapılarak ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmü bozmuştur....
Somut olayda; dinlenen taraf ve tanık beyanlarından dava konusu ziynet eşyalarının müşterek hanede olduğu, davacı hastanedeyken masrafların karşılanması için iki adet bileziğin evden getirilerek bozdurulduğu, diğerlerinin evde kaldığı anlaşılmaktadır. Davacı hastaneden ayrıldıktan sonra müşterek haneye gitmemiş olması nedeniyle ziynet eşyalarını alma imkanı da bulunmamaktadır. Davacı taraf bu hususları ispatladığına göre davalıya yemin teklif edilerek davanın sonuçlandırılması doğru değildir. Hal böyle olunca; mahkeme, ziynet eşyalarının kadına ait olduğu ve tarafların evinde kaldığı anlaşılmakla davacıya ait olup da davalıda kaldığı belirlenen ziynet eşyalarının aynen, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise nakden belirlenecek olan bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....