Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, baba evine giderken ziynet eşyalarını da yanında götürdüğünü; davacının evden zorla çıkarılmadığını, şahsi eşyaları ve ziynet eşyaları ile birlikte kendi rızası ile evden ayrıldığını ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Kişisel malların iadesi Türk Medeni Kanununun 2.kitabında yer almakta olan 226.maddesinde düzenlenmiş olup, davanın bu madde hükümlerine göre çözümlenmesi icap eder. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4.maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemesinde görülür. ./.....
Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. (TMK m. 6) İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190) İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Düğünde kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Ziynet eşyaları rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğundan, olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir....
Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Dairemizin yerleşik uygulamasına göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen ve götürülebilen türden eşyalardır....
Bu nedenle mahkemece, düğün sırasında çektirilen davacıya ait fotoğraflar üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, ziynetlerin cins, nitelik ve özellikleri dikkate alınmak suretiyle ziynetlerin miktar ve değerinin saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 2.Davacının temyiz itirazlarına gelince; dava dilekçesinde istek davalı eşte kaldığı iddia edilen ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı taktirde fiili ödeme tarihindeki bedelinin tahsili olduğu halde, istemin terditli olduğundan bahisle aynen iadesine karar verilmeksizin dava tarihindeki değerlerinin tahsiline karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır....
Dava, ziynet ve çeyiz eşyasının aynen iadesi, mümkün olmaz ise bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece eşya alacağı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ziynet alacağı yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm ziynet alacağı yönünden davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin yurt dışına çıkarken düğünde takılan ziynet eşyalarının kayınvalidesine bırakıldığını ,ev eşyaları ile kişisel eşyalarının ise müşterek hanede kaldığını ve iade edilmediğini belirterek müvekkiline ait 9 adet döğme, 8 adet burgulu bilezik, 26 adet hediyelik altın, 2 adet Cumhuriyet altını ile yatak odası takımı ve müvekkiline ait kişisel eşyaların aynen iadesi, olmadığı takdirde bedeli olan 21.218.00.-TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, ziynetlerin davacıda kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Mahkemece, ilk kararında davanın kabulü ile; 5.312 TL değer artış payı alacağı ile 25.624 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 30.936 TL alacağın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, ziyetler yönünden ise, davacının kişisel malı niteliğindeki 4 adet bileziği davalıya verdiği, davalının bilezikleri diğer eşinden olma kızının düğününde harcadığı anlaşıldığından ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin davalıdan alınmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından ziynet eşyası alacağına ilişkin olarak temyiz edilmiştir. Dairenin ... sayılı ilamıyla "temyiz edenin sıfatı dikkate alınarak ziynet eşyalarının dava tarihindeki değerleri dikkate alınarak aynen iadesinin mümkün olmaması halinde davalıdan alınacak ziynet bedelinin tespit edilmesi, ondan sonra ziynet eşyaları hakkında bir karar verilmesi" gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir....
Böylelikle; davalı tanığı beyanına göre davacının evden giderken set takımını götürdüğünü belirtilmekle, set takımı haricindeki ziynetlerin davacıya iadesi gerekmektedir. Hal böyle olunca mahkemece; set takımı haricindeki ziynetlerin kadının elinden alındığı ve bir daha iade edilmediği görülmekle; davacıya ait olup da davalıda kaldığı belirlenen ziynet eşyalarının tespiti yapılarak, tespit edilen ziynet eşyalarının aynen, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise nakden belirlenecek olan bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Uyuşmazlık, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir....
Uyuşmazlık, bir kısım ziynet ve ev eşyasının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde 9.800TL olan bedelinin tahsili istemine ilişkindir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddi yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yargılama giderlerinin davalı tarafa yüklenmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, çeyiz senedinde yazılı çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dava dilekçesi ekindeki çeyiz senedi başlıklı belgede sadece liste halinde bir kısım ev eşyaları ile ziynetlerin belirtildiği, eşyalarının bedeli dışında senet metninde başka bir ifadenin bulunmadığı, davalı T4 çeyiz senedinde "oğlanın babası" sıfatı ile imzasının bulunduğu yine "kızın babası" sıfatı ile senedin Mahmut Savaş tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır....