Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Dava konusu edilen ziynet eşyalarının bir kısmının davalı tarafından evlilik birliği içerisinde bozdurulduğu kabul edilerek bunlara ilişkin talep kabul edilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden ziynet eşyalarının davalının çalışmadığı dönemde buzdurulduğu anlaşılmaktadır. Evlilik birliği içerisinde davalı tarafından müşterek gderler için bozdurulan ziynet eşyalarının davacının rızası ile bozdurulduğunun kabul edilmesi gerekir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle ddavacıdü bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır....
Somut olayda mahkemece kabulüne karar verilen ziynet alacağının miktarı 4.796 TL olup, bölge adliye mahkemesince ziynet alacağına yönelik verilen karar kesindir. Bu nedenle davalı erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 3-Tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan sair temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın dava dilekçesinde, cins, nev'i ve miktarını açıkladığı ziynet eşyalarının erkekten alınarak kendisine geri verilmesini talep etmiş, davalı erkek ise davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir. Dosyada yapılan incelemede, ziynet eşyalarının davalı erkek tarafından alınıp geri verilmediği anlaşılmaktadır....
Aile Mahkemesinin 2017/627 Esas sayılı dosyası ile 09/08/2017 tarihinde boşanma davası açtığını, bu tarihte davacı tarafça kasada olduğu iddia edilen ziynet eşyalarının kolaylıkla alınabilecek iken davacı tarafın 17/08/2017 tarihinden müvekkili tarafından altınların kasadan alındığını iddia ederek asılsız ithamda bulunduğunu, ziynet eşyalarının kasada olduğu iddialarının gerçek dışı olduğunu, kasadan alındığı iddia edilen 17/08/2017 tarihinden sonra tarafların çekişmeli boşanma davasını anlaşmalı olarak bitirdiklerini, anlaşmalı boşanma için görüşme sırasında taraflar arasında ziynet eşyalarına ilişkin herhangi bir anlaşmazlığın olmadığını, davacının ziynet eşyalarını müvekkili tarafın alındığı iddiasının inandırıcılıktan uzak olduğunu, nakit paranın ziynet eşyası olarak sayılmadığını, bu nedenle nakit para talebinin de yerinde olmadığını, ziynet eşyaları evlendikten sonra davacıya teslim edildiğinden davacının tasarrufuna bırakıldığından açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir...
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; İlk derece mahkemesince, " davacı tarafın ziynet alacağı talepleri için ayrı bir dava açıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına " karar verilmiştir. Davacı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ve ziynet alacağı talebinde bulunmuştur. Ziynet alacağı talebi boşanmanın fer’isi niteliğinde olmayıp, talep edilen ziynet bedeli üzerinden ayrıca nispi harca tabidir. Dava açılırken yatırılmış olan başvurma harcı dilekçedeki bütün istekleri kapsar. Ziynet talebiyle ilgili nispi harcın davacıya tamamlattırılması (Harçlar Kanunu md. 30- 32); harç tamamlandığı takdirde gösterilen deliller değerlendirilip gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi; harç tamamlanmadığı takdirde ise anılan yasanın 30. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir....
konu tam, yarım ve çeyrek altınların ziynet olarak kullanılması söz konusu olmayıp bunların yatırım aracı olarak kullanıldıkları ve yatırım aracına dönüşen bu altınların ziynet sayılamayacağı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 66 adet bilezik, her biri 11 gr. 1 adet ... burma bilezik, 30 gr....
Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Davacı kadın, dava konusu edilen ziynet eşyalarının kaynanası ve kayınbabası olan davalıların evindeki kasada bulunduğunu ileri sürmüş, davalılar ise ziynet eşyalarının davacı tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Somut olayda; dinlenilen davacı tanıkları, ziynet eşyalarından alyans, tektaş yüzük ve beştaş yüzüğün davacı ile davalı ...'nin ortak konutunda bulunduğunu beyan etmişlerdir. Buna göre, davacı, bu ziynet eşyalarının davalı ... tarafından alınarak kaynanası ve kayınbabası olan diğer davalıların evindeki kasada muhafaza edildiği yönündeki iddiasını ispat edememiştir....
Dava; ziynet alacağı talebine ilişkindir. Davalı-karşı davacı kadın vekili, karşı dava dilekçesi ile; düğünde takılan ziynet eşyaları için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL ziynet alacağı talep etmiş, mahkemece bu talebi ispatlanmadığından reddedilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davalı-karşı davacı kadın ziynetlerle ilgili iddiasını, dinlenen tanık beyanlarıyla ispatlayamamış olup, bu hususa ilişkin tanık sözleri yeterli değildir. Ne var ki karşı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayandığı halde, mahkemece, davalı-karşı davacı kadına yemin teklif etme hakkı hatırlatılmamıştır....
Somut olayda; davacı tarafından, hem boşanma hem de ziynet alacağı davasının birlikte açıldığı, davacının, her iki davası açısından da süresinde sunulan delil listesi ile tanıklarını bildirdiği anlaşılmaktadır. Davacının tanıklarının, 22.01.2020 tarihli celsede ilk derece Mahkemesi tarafından tanık olarak dinlenmelerine rağmen, tanıklara ziynet alacağı hakkında mahkeme tarafından hiç soru sorulmadığı halde, gerekçeli kararda da, davacı tanık beyanlarının, davacıdan duyduklarının aktarımına dair olup hükme esas alınamayacağından ziynet alacağına ilişkin davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yasal sebep bulunmadıkça gösterilen tanıkların ziynet alacağı hususunda, dinlenmemiş olması savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır (HMK m.27). Dinlenilmeyen tanıklar yönünden HMK'nın 241. maddesi koşulları da oluşmamıştır....
Bu durumda, davacı kadının ziynet alacağı mevcut olup, tarafların gösterdikleri tanıkların ziynet alacağı talebi yönünden de dinlenilmesi, dilekçeler teatisi aşamasında dayandıkları ve sundukları diğer deliller toplanıp, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Münhasıran bu sebeple ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- a.6. maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına hükmetmek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan sebeple, A-1- Davacı kadının, ziynet alacağına yönelik istinaf talebinin KABULÜNE. Batman 2....