Kat Bodrum 2 nolu bağımsız bölümün mülkiyetinin de müşterek çocukların kullanımı için müvekkili tarafından davalı T3 bırakıldığını, uzun süre ne olduğunu anlayamayan müvekkilinin boşandıktan sonra davalı Songül'ün davalı Selçuk ile zina yaptığını öğrendiğini, davalı T3 zinayı kendisinden saklayarak anlaşmalı boşanmaya zorlaması ve neticesinde yine müvekkiline baskı kurarak müşterek konutun mülkiyetinin çocukların da ihtiyacı olması nedeniyle zina ortaya çıkmış olsaydı müvekkilinin taşınmazın tamamını talep etme hakkı doğacağından 250.000,00TL maddi zarara uğradığını, bu nedenle davalı Songül'den 250.000,00 TL maddi tazminat talepli dava açıldığını, zina tarihi itibariyle haksız fiil gerçekleştirilmiş olup zina tarihindeki değer üzerinden müvekkilinin zararının hesaplanması gerektiğini, diğer davalı T4 zinanın vuku bulduğu dönemde hem evli olup hemde davalı Songül'ün evli olduğunu bildiğini, her iki davalının ahlaktan yoksun bu çirkin ilişkileri nedeniyle müvekkilinde derin üzüntü ve keder...
Bu açıklamalar çerçevesinde; İlk derece mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, Mahkemenin kusur belirlemesinde ve delilleri takdirinde isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenle kadının boşanmaya neden olan olaylarda kusurunun bulunduğu ispatlanamadığından, asıl davanın reddi ile varlığı ispatlanan zina eylemi nedeni ile zina hukuki sebebine dayalı davanın kabulünde, Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK.md.185/2- 3, 186/1) amir hükümleri uyarınca, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar davalı-davacı kadın yararına TMK’nun 169.maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde...
Davalı ile davacının eşi arasındaki duygusal ve cinsel ilişki, davacı yönünden Türk Medeni Kanunu'nda boşanma nedeni olarak kabul edilen "zina" fiilini oluşturur. Bu durumda davacı, Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinde düzenlenen eşler arasındaki "birlikte yaşamak ve sadık kalmak" yükümlülüklerine aykırı davrandığından bahisle zina yapan kendi eşi hakkında Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesine dayanarak "zina" nedeniyle boşanma davası açabilir ve aynı yasanın 174/2 maddesine göre de manevi tazminat isteyebilir....
K. isimli bayanla gayri resmi bir birlikteliğinin ispat edilemediği, ancak erkeğin işyerinde çalışan bu bayanla işveren -işçi ilişkisinin dışında samimi bir ilişki içerisinde olduğunun tanık beyanları ile sabit olduğu, bu durumun güvensarsıcı davranış oluşturduğu, erkeğin tarafların ayrı yaşadıkları dönemde başka bir bayanla ilişkisi olduğunun ve bu bayandan evlilik dışı bir çocuğunun dünyaya geldiğinin tanık beyanları, nüfus kayıtları ve kadın vekilinin beyanları ile sabit olduğu ancak bu iddianın dava dilekçesinde ileri sürülmediği, sonradan bu hususta ayrı bir dava da açılmadığı gerekçesi ile kadının zina iddiasını ispat edemediği kanaatine varılarak davacı davalı kadının zina nedeniyle boşanma talebinin reddine, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı boşanma talebinin de ispat edilemediğinden reddine, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrasına göre kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin karşı davasının...
bir yerde görenin olmadığı, buna ilişkin bir başka bir belge olmadığı, bu durumda davalı ile bu kadın arasında zina gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceği, dosyada bulunan tanık beyanları ve diğer deliller dikkate alındığında zina eyleminin gerçekleştiği ispat edilemediğinden davacının zina nedeniyle açmış olduğu davanın reddine karar verildiği, davalı karşı davacı erkeğin başka bir kadın ile tüp bebek tedavisi görmesi, ailesinin haberi olmadığı taşınmazda başka bir kadın ile görüşmesi ve bu görüşmelerin iş amaçlı olduğunun ispat edilememesi, tanıkların davalıyı başka kadın ile samimi bir şekilde görmesi nedeniyle davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalının tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere dışarıya çıkmasına izin vermeyip, yine davalının kendi sosyal ve iş ortamına davacıyı sokamaması eylemeleri ile davacıya psikolojik şiddet uyguladığı, davalının davacıya fiziksel şiddet uyguladığı, davalının davacıya hakaret ettiği ve davacıyı aşağıladığı sabit olmakla davacı karşı...
Mahkemece; " davacı tarafından davalı aleyhine zina nedeni ile boşanma davası açıldığı, dinlenen davacı tanıkları olan müşterek çocukların beyanlarından ve davalı vekilinin 03/11/2020 tarihli celsedeki beyanındaki ikrarından zina eyleminin sabit olduğu, yine dava dilekçesi içeriği ve davacı tanığı olan tarafların müşterek çocuğu Bahtiyar Kutlu'nun beyanları ile davacı yanının zina nedenlerine müteaddit kereler devamı sonrasında davacının evlilik birliğine devam iradesi gösterdiği ve davalıyı affettiğinin kabul edildiği ve TMK.nun 161/3 maddesine göre affeden tarafın dava hakkı bulunmadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık ve hüküm, davacı kadın tarafından açılan öncelikle zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında davalı erkeğin zina eyleminin ispatlanıp ispatlanmadığı, kadının zinaya dayalı boşanma davasının kabulü ve yararına tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....
Davalı/ karşı davacı kadın vekili hükmün; asıl davanın kabulü, karşı davanın zina sebebine dayalı olarak TMK 161. Maddesi uyarınca kabul edilmesi gerektiğini, müşterek çocuk ve kendi lehine hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatların miktarları yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava; davacı/ karşı davalı erkek tarafından açılmış TMK.nun 166/4 maddesine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Karşı dava; davalı/ karşı davacı kadın tarafından açılmış, zina nedenine (TMK.nun 161.) olmadığı taktirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.nun 166/1) Maddesine göre açılmış boşanma ve fer'ilerine ilişkindir....
davalarının 161 ve 162 yerine 166 ncı maddesinin birinci fıkrasından kabul edilmesi, 161'den davasının reddi, 162'den hüküm kurulmaması, kusur belirlemesi, mahkemece yararına hükmolunan tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, mahkemece hükmolunan nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairenin 12.03.2019 tarihli kararı ile; erkeğin temyiz itirazlarının yersiz olduğu, kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine dayalı bir boşanma davası olmadığı halde, davacı-karşı davalı kadının davasının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi uyarınca kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmesinin, davacı-karşı davalı kadının 4721 sayılı Kanun’un 162 nci maddesinde düzenlenen pek kötü ve onur kırıcı davranış hukuki sebebine dayalı boşanma talebi yönünden bir karar verilmemesinin ve erkeğin zina eyleminin sabit olduğu halde kadının zina nedenine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesinin...
Kadının esas davası; evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'ileri istemine ilişkindir. Erkeğin karşı davası; zina ve evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'ileri istemine ilişkindir. Erkeğin bileşen davası; zina hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'ileri istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre; mahkemece erkek aleyhine belirlenen ve gerçekleşen "tarafların ailece birlikte oturabilecekleri bir konut temin etme konusunda yeterli gayreti göstermediği, tarafların ayrı yaşamalarını kabullendiği" maddi vakıaları sabittir. Keza erkeğin istinaf talebinde bulunmaması nedeni ile aleyhine belirlenen kusurların kesinleştiği, kadın aleyhine başkaca kusur yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır....