nun 981. maddesi uyarınca zilyetliğin korunmasına yönelik olup hüküm Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22/01/2009 tarih ve 2008/6010-185 sayılı “davanın zilyetliğin korunmasına yönelik olduğu”na dair bozma kararı üzerine verilmiştir. Mahkemece Orman Yönetimi davaya dahil edilmiş ise de dava dilekçesinde Orman Yönetimi davalı olarak gösterilmemiştir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 gün ve 2042/1 sayılı kararı uyarınca temyiz incelemesi 8. Hukuk Dairesine ait olup, Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Dairemiz ile 8. Hukuk Dairesi arasında anlaşmazlık konusu olmuş ve her iki Daire diğerini görevli sayarak görevsizlik kararı vermiştir. Bu durumda, gerekli inceleme yapılıp görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine 17/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi....
Davacının ne ayni ne de kişisel ... söz konusu olmadığına göre, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına yönelik TMK'nin 981 vd. maddeleri hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda da görev sulh hukuk mahkemesine aittir. (HMK. m. 4./1-c).Mahkemece her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, az yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ve 6100 sayılı HMK'nin 4/c maddesi uyarınca davaya bakmakla görevli mahkemelerin sulh hukuk mahkemeleri olacağı hususu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır....
Buna göre "Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilâmsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler." Somut olayda; davacı dava konusu traktör üzerinde mülkiyet iddia ederek taşınır malın kendi adına aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda dava HMK'nın 2. maddesinde sayılan malvarlığı haklarına ilişkin olup 4. maddede sayılan işlerden değildir....
Kiralanan taşınmazların.../6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilâmsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları...) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları...) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları...) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler." Somut olayda; davacı...dava konusu traktör üzerinde mülkiyet iddia ederek taşınır malın kendi adına aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda dava HMK'nın 2. maddesinde sayılan malvarlığı haklarına ilişkin olup 4. maddede sayılan işlerden değildir. Bu nedenle uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
Buna göre "Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a)Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b)Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c)Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç)Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları,görürler." Somut olayda; davacılar dava konusu iş makinesi üzerinde mülkiyet iddia ederek taşınır malın davacılar adına aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda dava HMK'nın 2. Maddesinde sayılan malvarlığı haklarına ilişkin olup 4. Maddede sayılan işlerden değildir....
Sulh Hukuk Mahkemesi ise, kiralanan taşınmazın kullanılmasına izin verilmemesinden kaynaklanan zilyetliğin korunması davasında görevin dava değerine göre belirleneceği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı kira hakkına dayandığına göre, uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. Dava tarihi ve değerine göre, yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK’nun 25. ve 26 . maddeleri gereğince Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 23.10.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: "Davacı vekili dava dilekçesinde Mersin ili, Anamur İlçesi, Akpınar Mahallesinde kain davacıya ait tapusuz taşınmaz ile ilgili olarak el atmanın önlenmesini ve eski hale getirilmesi talep edilmiş ise de; dava konusu taşınmazın tapu kaydının bulunmadığı, bu taşınmazdaki zilyetliğin korunmasının talep edildiği, 6100 sayılı HMK'nın 4/c maddesine göre taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına ilişkin davaların Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görev alanında sayıldığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine " şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....
Bu durumda; eldeki dava, 4721 sayılı TMK'nun 984 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunmasına ilişkindir. Mahkemece, nizalı yerde keşif yapılmıştır. Dinlenen davacı tanıkları: ........ Sarızeybek; davalı ... ... Kula'nın dava konusu taşınmazı davacıya haricen satıp zilyetliği devrettiğini beyan etmişlerdir. Bahsi geçen davacı tanığı ........ Sarızeybek ayrıca, dava konusu taşınmazı davacılar adına koruyup gözetledikleri, taşınmaz üzerindeki zeytinleri topladıkları yönünde beyanda bulunmuştur. Buna göre, dava konusu taşınmaz üzerinde davacıların zilyet oldukları ve zilyetliklerinin devam ettiği anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır. Kaldı ki, Mahkeme'nin ret gerekçesi de isabetli değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi K A R A R İstem zilyetliğin korunmasına ilişkin elatmanın önlenmesi olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 7.5.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. Madde içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere, yalnız zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar, dava değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesince görülecektir. Maddede yer alan "sadece zilyetliğin korunması davaları" ile, 4721 sayılı TMK'nın 982. ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğin gaspı ve zilyetliğe saldırıdan doğan davalar amaçlanmıştır....