Çekişmeli taşınmazın davacı Hazinenin dayanağını oluşturan tapu kaydının kapsamında kaldığının belirlenmesi halinde, tapu kaydının oluşum gününden önce çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresine göre, tapu kaydının oluşum günü itibariyle davalı taraf veya öncülleri yararına edinme koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulmalıdır. Çekişmeli taşınmazın davacı Hazinenin dayanağını oluşturan tapu kaydının kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde ise, tespit günü itibariyle davalı taraf yararına edinme koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılıp değrlendirilerek bir karar verilmelidir. Bu noktada, davalı tarafın çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetliğin şekli ve süresi, iddia edilen göçer olarak yaşamalarının zilyetliğin şekli yönünden sonuca etkisi ile bildirilen zilyetliğin terkinin iradi olup olmadığı üzerinde durulmalıdır....
Çekişmeli taşınmazın davacı Hazinenin dayanağını oluşturan tapu kaydının kapsamında kaldığının belirlenmesi halinde, tapu kaydının oluşum gününden önce çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresine göre, tapu kaydının oluşum günü itibariyle davalı taraf veya öncülleri yararına edinme koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulmalıdır. Çekişmeli taşınmazın davacı Hazinenin dayanağını oluşturan tapu kaydının kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde ise, tespit günü itibariyle davalı taraf yararına edinme koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılıp değrlendirilerek bir karar verilmelidir. Bu noktada, davalı tarafın çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetliğin şekli ve süresi, iddia edilen göçer olarak yaşamalarının zilyetliğin şekli yönünden sonuca etkisi ile bildirilen zilyetliğin terkinin iradi olup olmadığı üzerinde durulmalıdır....
Kaldı ki, davada ileri sürülen ilk istek zilyetliğin tespitine yönelik ise de, dava ıslahla tapu iptali ve tescile dönüştüğüne göre zilyetliğin tespitine ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir. Başka bir anlatımla, uyuşmazlığın özü itibariyle Hazine'ye ait tarım arazilerinin satışı 4070 sayılı Yasa hükümleri uyarınca düzenlendiğine ve bu Yasa'ya göre yapılması gereken işlemler veya ilgili kararların iptali yönünde İdari Yargı Mahkemeleri görevli olduğuna göre, gerek zilyetliğin tespitine ilişkin olarak bağlayıcı hüküm kurulamayacağı, gerekse davada talebin ıslahla değiştirilmiş olması nedeniyle buna ilişkin isteğin de reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle zilyetliğin tespitine karar verilmesi doğru değildir....
"İçtihat Metni"İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilyetliğin tesbiti ve müdahalenin men'i istemine ilişkin davada Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Elazığ Sulh Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, davacının satın aldığını belirttiği taşınmazın tapuya tescil edilmesi amacıyla zilyetliğin tesbiti istemine ilişkindir. Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının zilyetliğe dayanarak talepte bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Elazığ Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise , davacının mülkiyeti elde etme amacıyla hareket ettiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Somut olayda davacının, davalı ...'...
şeklinde düzenleme yapılmış; aynı Yasanın 4. maddesinde ise Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu davalar tek tek sayılmış, 4. maddesinin (C) fıkrasında Sulh Hukuk Mahkemesinin; dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; taşınır ve taşınmaz mallarda, zilyetliğin tespitine ilişkin davaları değil, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalara bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir. Anılan yasa maddelerine göre dava, zilyetliğin korunmasına ilişkin bir dava olmayıp, tapu kaydının beyanlar hanesindeki şerhin değiştirilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle, davaya bakmaya görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 17.09.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde kiralanana müdahalenin önlenmesi, zilyetliğin korunması istenilmiştir. Mahkemece davanın görev yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı, 01.02.2000 tarih ve bir yıl süreli sözleşme ile kiracı olduğu taşınmazı boşaltması için davalı tarafından yazı tebliğ edildiği ve böylece muaraza yaratıldığından söz ederek kullanım yetkisinde bulunan kiralanana yönelik müdahalenin önlenmesi, zilyetliğin korunmasına karar verilmesini istemiştir....
Zilyetliğin temeli hukuki bir durum niteliğinde olduğundan; TMK'nın 981 vd. maddeleri uyarınca açılan zilyetliğin korunması davalarıyla sadece görünüşün ve mevcut durumun korunması amaçlanır. Kal (yıkım) kararı ise, mevcut durumun korunması kapsamında olmayıp; taşınmazın aynına ilişkin bir tasarruf niteliğindedir. Dava konusu taşınmaz mera vasfında olduğuna göre; davacının zilyetliğinin herhangi bir mülkiyet hakkına dayandığı söylenemez. Bu nedenlerle davacının salt zilyetliğinin mevcut olması; ayni koruma kapsamında olan yıkım kararı verilmesini haklı kılmaz. Davacının daha önce zilyetliğin korunması istemiyle açmış olduğu davada zilyetliğin korunmasına ilişkin ilam elde etmiş olması da bu sonucu değiştirmez. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir....
Dava; TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, orman niteliğinde Hazine adına kayıtlı olan bir yerdir. Kural olarak; Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan orman vasfındaki taşınmazlara ilişkin olarak Hazine ya da Orman İdaresi hasım gösterilmek suretiyle zilyetliğin korunması istenilemez. Ancak somut olayda dava; kayıt maliki Hazine ya da Orman idaresine değil, taşınmazı kiralamak suretiyle kullanan davalı şirkete yöneltilmiştir. Başka bir anlatımla, taşınmazın mülkiyeti davanın tarafları arasında uyuşmazlık konusu yapılmamıştır....
Mahkemece, davayı kabul eden davalı ............ yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden ise davacı ile muris arasında noterde yapılan zilyetliğin devri sözleşmesinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir. Tapusuz taşınmazlar menkul mal hükmünde olduklarından muris muvazaası olmaz. Tapusuz taşınmazlarda mülkiyet satışla karşı tarafa geçer. Davacı ortak miras bırakandan davaya konu tapusuz taşınmazı 11.03.1976 Tarih......yevmiye nolu zilyetliğin devri sözleşmesi ile satın almış, kendisi yurt dışında olduğundan onun adına ölümüne kadar babası, ölümünden sonra ise diğer erkek kardeşinin kullanması zilyetliğin kesintiye uğradığı anlamına gelmez. Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hukuki müessese ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek .......dışındaki davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ (ZİLYETLİĞİN TESLİMİ) Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi (zilyetliğin teslimi) davası sonunda, yerel mahkemenin görevsizliğine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....