alması nedeniyle, dava konusu yerde 1996 yılından önce ne şekilde zilyet olduğunun belirlenmesi gereğine değinildiği ve taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, davacının 1962-1963 yıllarından itibaren zilyet olduğunu bildirmelerine rağmen hangi hakka istinaden ne şekilde zilyetliğin sürdürüldüğü hususlarında ayrıntılı bilgi alınmamıştır....
Bunun içinde bu tür davalarda mahkemenin zilyetliğin korunmasına ilişkin vereceği karar, sadece eski zilyetlik durumunun yeniden kurulmasını sağlamaktır. Bu karar, diğer tarafa mülkiyet iddiasıyla dava açma hakkına dokunmaz, üçüncü kişilerin o şey üzerinde hakları olmadığının kabulü şeklinde anlaşılamaz. Zilyet davaları sonunda verilen mahkeme kararları tamamen geçici bir etkiye sahip olup, mülkiyet sorunu çözümlenmediğinden mülkiyet yönünden kesin hüküm teşkil etmezler. (Yargıtay ...nun 12.5.1982 gün 1979/8-589 Esas, 1982/482 Kararı) Dava, zilyetliğin korunması amacıyla açıldığına ve esasen davada Orman İdaresi ve Hazine taraf bulunmadığına göre uyuşmazlığın zilyetlik hükümleri dairesinde çözümlenip sonuçlandırılması gerekir. TMK nun 973.maddesinde, zilyetlik, "...Bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir..." şeklinde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde de; zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....
Köyü çalışma alanında bulunan 136 ada 2 parsel sayılı 332,40 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydına dayalı olarak betonarme sağlık ocağı binası ve arsası niteliğiyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ve arkadaşları, miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak murisleri adına tespit ve tescil edilen 136 ada 1, 4 ve 137 ada 1 parsel sayılı taşınmazların devamı niteliğinde bulunan bu yerin Hazine adına oluşan tapu kaydının iptali ile murisleri ...,...,... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Görüldüğü gibi taşınmazın öncesi orman, daha sonra orman sınırları dışına çıkarılan makilik alan ve daha sonrada vakıf malı olması nedeniyle tapuda kayıtlı bulunan bir yerdir. Mülkiyetin taraflarla ilgisi bulunmadığı açıktır. Bu durum karşısında taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin kime ait olduğunun belirlenmesi ve onun üstün zilyetliğinin korunması gerekmektedir. HUMK.nun 8/II-3.bendi uyarınca; taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunmasıyla ilgili davaların Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Eldeki dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp sonuçlandırılmıştır. TMK.nun 683.maddesi gereğince çözümlenmesi gereken aynî hakka ilişkin davalar değerine göre Sulh Hukuk veya Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür. Somut olayda aynî hakkın söz konusu olmadığı davacıya yapılan tahsisin ise az yukarıda açıklandığı gibi dava tarihinden önce iptal edildiği görülmüştür....
DELİLLER: İddia ve tüm dosya kapsamı, GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Somut olayda öncelikle çözümlenmesi gereken sorun, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, TMK'nun 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası mı, yoksa TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin tespiti ... ile ... aralarındaki zilyetliğin tespiti davasının kabulüne dair ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.07.2009 gün ve 123/276 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde vekil edeninin malik sıfatıyla zilyet olduğu İstanbul İli, ...İlçesi, Hasköy Fetihtepe Mahallesinde, Zümrüt Sok. No:12'de bulunan taşınmaz ya da arsa üzerinde vekil edeni ile davalı ... arasında 6 Kasım 1998 tarih, 19383 yevmiye numarası ile ...39....
TMKnun 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMKnun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Bu açıklamalara göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık TMKnun 984. maddesinde açıklanan zilyetliğin korunması davası niteliğindedir. Bu tür davalarda dava değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemeleri görevlidir. Bu nedenle, davanın görevsiz bulunan Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından incelenip, karar verilmesi doğru olmamıştır. Görev dava şartı olup, mahkeme hakimi tarafından yargılamanın her aşamasında resen gözönünde bulundurulması gerekir....
Dava dilekçesi ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davacı dava konusu taşınmazı imar-ihya ederek tarım arazisi haline getirdiğini, lehine TMK'nun 713. maddesindeki tescil şartlarının gerçekleştiğini ileri sürmüş ise de, mülkiyet hakkına dayanmamış 50 yıllık zilyetliğinin oluşturduğu hakka dayanan elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur. Bu halde davacının isteğinin TMK'nun 683. maddesinde düzenlenen hakka dayanan bir dava niteliğinde bulunduğu açıktır. ...'nin davada taraf durumunu almamış olması davanın görülmesine engel değildir. Ne var ki, keşif mahallinde dinlenen tanık beyanları çelişkili olup uyuşmazlığı çözmeye elverişli değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Tespiti ve Beyanlar Hanesi Şerhi K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin olmayıp, kullanım kadastrosuna dayalı zilyetliğin tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulunun 10.01.2020 tarihli ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı kararı ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilen, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 09.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
TMK’nun 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK’nun 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava, bir hak davası niteliğini kazanır.Madde içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere, yalnız zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar, dava değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesince görülecektir....