Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 6.2.İlgili Hukuk 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı taşınmaz malların tespiti başlıklı 13. maddesinde “A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi adına, b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına, c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına, B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına, b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına, c) (Değişik: 3/5/2012-6302/4 md.)...
asli zilyet sıfatı ile mi yoksa davacıların taşınmazı olduğunu bilerek feri zilyet sıfatı ile mi kullandığı belirlenmek sureti ile hüküm kurulması gerekir iken, mahalli bilirkişi ve tanıklar soyut nitelikte, uyuşmazlığı çözmeye ve zilyetliği belirlemeye yeterli olmayan beyanları esas alınmak sureti ile araştırma yapıldığı anlaşılmıştır....
edinmediğini, dolayısıyla taşınmazın zilyedi olmadığını, inşaat süresince geçici konaklama amacıyla taşınmaz üzerine konteyner kurulduğunu, inşaat bittikten sonra da menkul mal hükmündeki bu konteynerleri satarak taşınmazı terk ettiklerini, HES çalışmalarını yapan şirketin mülkiyet edinmek amacıyla taşınmaza yerleşmediği göz önüne alındığından bu şirketin zilyetlik hükümlerinden faydalanmasının yasal olarak mümkün olmadığını, şirketin işgalci konumunda olduğunu, dolayısıyla kendisi zilyet bulunmadığından davalıya da zilyetliği devretmesinin söz konusu olmadığını, Dişli İnşaat Şirketi'nin konteynerleri satın alarak onun adına sadece konteynerlere malik olduğunu, davalı T4'in hiçbir zaman taşınmaza mülk edinmek amacıyla zilyet olmadığını, bu nedenle davalının 2/B çalışmaları sırasında zilyet hükümlerinden faydalanmasının mümkün olmadığını, Ordu Kadastro Müdürlüğü tarafından 6831 sayılı Yasa kapsamında 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan 101 ada 46 parselin esas...
in dava tarihi itibariyle zilyet olduğunun tespitine, dava konusu ... İli ... İlçesi ... Köyü ... Mevkiinde kain 114 ada 181 parsel sayılı taşınmazın daha önce adına zilyetlik şerhi bulunan ...'e davanın devamı sırasında 6292 sayılı Yasa gereğince satılıp ... adına tescil edildiğinin anlaşılmasına göre; ... adına tescil edilen ... İli ... İlçesi ... Köyü ... Mevkiinde kain 114 ada 181 parsel sayılı taşınmazda ... oğlu ... ... ...'in dava tarihi itibariyle zilyet olduğunun tespitine, dava konusu ... İli ... İlçesi ... Köyü ... Mevkiinde kain 109 ada 197 parsel sayılı taşınmazın daha önce adına zilyetlik şerhi bulunan ...'e davanın devamı sırasında 6292 sayılı Yasa gereğince satılıp ... adına tescil edildiğinin anlaşılmasına göre; ... adına tescil edilen ... İli ... İlçesi ... Köyü ... Mevkiinde kain 109 ada 197 parsel sayılı taşınmazda ... oğlu ... ... ...'in dava tarihi itibariyle zilyet olduğunun tespitine, dava konusu ... İli ... İlçesi ... Köyü ......
Esas sayılı dosya davacısı ..., dava konusu 107 ada 4 sayılı parselin kendisine atalarından kalan yer olduğu, zilyet ve tasarrufunda bulunduğu iddiasıyla adına tescili istemiyle dava açmıştır. Birleştirilen .../.. Esas sayılı dosya davacısı ..., dava konusu 107 ada 108 sayılı parselin kendisine atalarından kalan yer olduğu, zilyet ve tasarrufunda bulunduğu iddiasıyla adına tescili istemiyle dava açmıştır. Birleştirilen .../... Esas sayılı dosya davacısı ..., dava konusu 107 ada 3 sayılı parselin kendisine atalarından kalan yer olduğu, zilyet ve tasarrufunda bulunduğu iddiasıyla adına tescili istemiyle dava açmıştır. Birleştirilen .../... Esas sayılı dosya davacısı ..., dava konusu 107 ada 1, 2 ve 3 sayılı parsellerin kendisine atalarından kalan yer olduğu, zilyet ve tasarrufunda bulunduğu iddiasıyla adına tescili istemiyle dava açmıştır. Birleştirilen .../......
Dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına göre, tapu maliki...’ın malik olduğu dava konusu taşınmazı 1965-1966 yıllarında ...’a haricen sattığı, ...’inde 1991 yılında...’a sattığı, ondanda davacının 05.05.1995 tarihinde harici satış senediyle satın aldığı ve halende taşınmazın davacının zilyet ve tasarrufunda bulunduğu anlaşılmaktadır. TMK.nun 996. maddesine göre; “Kazandırıcı zamanaşımından yararlanma hakkına sahip olan zilyet, zilyetliği kendisine devreden aynı yetkiye sahip idiyse onun zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir.” TMK.nun 996. maddesi hükmüne göre, davacı ..., önceki zilyetlerin zilyetlik sürelerinden onların yararlanma hakkından istifade edebildiğine göre, önceki zilyedin dava hakkını da devralmış olmaktadır....
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava konusu taşınmazın dava tarihi öncesinde davalı ...’na devredildiği, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe yönelik davanın dinlenebilmesi için davanın, 6292 sayılı Kanun uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte ve Hazineye yönelik açılması gerektiği, taşınmazın 3. kişi adına tescil edildikten sonra şerhe yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece dava konusu edilen kısımların 2/B satış işlemlerinden önce de kümes ve ambar olarak kullanılmak suretiyle uzun yıllardır davacı tarafın zilyet ve tasarrufunda olup halen de davacının zilyet ve tasarrufunda olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....
Dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına göre, tapu maliki ...’ın malik olduğu dava konusu taşınmazı 1965-1966 yıllarında ...’a haricen sattığı, Mehmet’inde 1991 yılında...’a sattığı, ondanda davacının 05.05.1995 tarihinde harici satış senediyle satın aldığı ve halende taşınmazın davacının zilyet ve tasarrufunda bulunduğu anlaşılmaktadır. TMK.nun 996. maddesine göre; “Kazandırıcı zamanaşımından yararlanma hakkına sahip olan zilyet, zilyetliği kendisine devreden aynı yetkiye sahip idiyse onun zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir.” TMK.nun 996. maddesi hükmüne göre, davacı ..., önceki zilyetlerin zilyetlik sürelerinden onların yararlanma hakkından istifade edebildiğine göre, önceki zilyedin dava hakkını da devralmış olmaktadır....
Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan aslî zilyet, diğeri fer'î zilyettir”, aynı Kanunun 981. maddesinde, “Zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir”, aynı Kanunun 982 maddesinde, “Başkasının zilyet bulunduğu bir şeyi gasbeden kimse, o şey üzerinde üstün bir hakka sahip olduğunu iddia etse bile onu geri vermekle yükümlüdür. Davalı, o şeyi davacıdan geri almasını gerektirecek üstün bir hakka sahip olduğunu derhâl ispat ederse onu geri vermekten kaçınabilir. Dava, şeyin geri verilmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur”, yine aynı Kanunun 983.maddesinde ise, “Saldırıda bulunan, şey üzerinde bir hak iddia etse bile; zilyetliği saldırıya uğrayan, ona karşı dava açabilir. Dava, saldırının sona erdirilmesine, sebebinin önlenmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur.” hükümleri yer almaktadır....
ve tasarrufu altında olduğunu, bu taşınmaza müvekkilin muz ekmek, zeytin dikmek suretiyle zilyet ve tasarruf ettiğini, taşınmazın vergi kaydı ve taşınmazın müvekkilinin zilyet ve tasarrufu altında olduğuna ilişkin yargı kararı olduğunu iddia ederek dava konusu 22 ada 76 parsel hakkında yapılan kadastro tespitinin iptali ile 6831 sayılı yasanın 2/b maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazın kullanıcısının davacı T1 olduğunun tapu kütüğüne şerh edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....