WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

a ait iken ölümü ile mirasçılarına kaldığı ve halen de davacı ve davalılar tarafından zilyet edildiğinin" açıklanması, yerel bilirkişinin ise "davacının dayanağı satış senedinin taşınmaza uyduğunu ve murisin ölümünden sonra taşınmazların davacı zilyetliğinde olduğunu" bildirmesi nedeniyle tespitte saptanan hukuksal olgu ile keşifte saptanan hukuksal olgunun birbiri ile çeliştiği, buna karşın tespitte dinlenilen tutanak bilirkişilerinin beyanlarına başvurularak çelişkinin giderilmesi üzerinde durulmadığı, dinlenilmeme nedenlerinin hüküm yerinde gerekçeleriyle açıkça gösterilmediği, öte yandan, yerel bilirkişi ve tanıkların murisin ölümünden sonra taşınmazları davacının kullandığını belirtmiş olmaları karşısında davacının taşınmazları asli zilyet olarak mı yoksa diğer mirasçılar adına fer'i zilyet sıfatıyla mı kullandığının, bir başka anlatımla taşınmazların zilyetliğinin davacıya devredilip devredilmediğinin dahi açık ve kesin olarak belirlenmediği açıklanarak mahallinde yaşlı, tarafsız...

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "yetersiz inceleme sonucu hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek; yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, taraf tanıkları ile taşınmazlar başında yeniden keşif yapılması, dava konusu taşınmazlar üzerinde davaya konu 1/2 pay yönünden davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği; kimin, ne zamandan beri, ne şekilde zilyet olduğu, davacı tarafın dava konusu taşınmazlarda zilyet olup olmadığı, davalı taraf zilyet ise zilyetliklerinin sadece kendi adlarına mı yoksa davalı adına da olup olmadığı hususlarının ayrıntılı ve somut olaylara dayalı olarak...

      Davacının talebi, dava konusu taşınmazda zilyet olmasına rağmen zilyet olduğunun tespit edilmediği ve beyanlar hanesinin boş bırakıldığı iddiasıyla taşınmazın beyanlar hanesinde zilyet olduğunun tescil edilmesi istemine ilişkindir. Davanın 31/01/2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 25.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Taraflar arasındaki zilyetliğin Tesbiti ve korunması istemine ilişkin davada Milas Sulh hukuk ve Milas 2.Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davalı Hazine adına kayıtlı Muğla ... köyü 682 ve 689 parseller hakkında Milas Kadastro Müdürlüğü tarafından 2009 yılında yapılan ve 2/B arazileri üzerinde en son kimin zilyet bulunduğuna ilişkin yenileme çalışmaları sırasında zilyetlik tespitinin hatalı ve gerçek dışı yapıldığını, sözkonusu parseller üzerine 2001-2002 yıllarında tesis kurduklarını ve halen tesisleri işlettiklerini, zilyet olarak tesbit edilen ...'...

          Dosyadan, davaya konu taşınmazda davacının zilyet bulunduğu davalıların ise haksız yere taşınmaza el attıkları iddiasıyla el atmaları nedeni ile taraflarına ecrimisil ödenmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesini isteyebileceği gibi salt zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri gereğince istemde bulunma hakkına da sahiptir. Bu durumda mülkiyet iddiasıyla zilyet olan davacının açtığı ecrimisil istemine ilişkin olan davanın, dava dilekçesinde belirtilen ve harç alınan değerine göre sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 15/01/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....

            Davacının talebi, murisinin zilyet olduğu ve muristen intikal eden taşınmazın beyanlar hanesinde davalının zilyet olduğunun tespit edildiği iddiasıyla taşınmazın beyanlar hanesinde davacının miras payı oranında zilyet olduğunun tescil edilmesi istemine ilişkindir. Davanın 08/05/2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Davacının talebi, dava konusu taşınmazın 14.950 metrekarelik kısmında zilyet olmasına rağmen tamamında davalılar ile birlikte zilyet olduğunun tespit edildiği iddiasıyla taşınmazın 14.950 metrekarelik kısmında kendisinin zilyet olduğunun tescil edilmesi istemine ilişkindir. Davanın 09/10/2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 04.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ZİLYET OLUNAN TAŞINMAZA -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; zilyet olunan taşınmaza elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 8.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,12.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Asli müdahil ... temyiz dilekçesinde özetle; temyize konu 101 ada 1280 parsel sayılı taşınmazın mera vasfı ile sınırlandırıldığını, ancak bilirkişi raporunda 1 no ile gösterilen yere zilyet olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir. 40. Asli müdahil ... temyiz dilekçesinde özetle; temyize konu 101 ada 1282 parsel sayılı taşınmazın mera vasfı ile sınırlandırıldığını, ancak bilirkişi raporunda 26 ve 27 no ile gösterilen yerlere zilyet olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir. 41. Asli müdahil ... temyiz dilekçesinde özetle; temyize konu 101 ada 1277 parsel sayılı taşınmaz zilyet olduğunu, ancak her hangi bir keşfin yapılmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir. 42....

                    Kısaca kiralayan dava dışı şirket, kira hakkına dayanan davacı şirkete taşınmazı teslim etmemiş, davacı bu taşınmazda zilyet olmamıştır. Kiralanan şey, ancak kiracıya teslim edilince kiracı fer’i zilyet durumuna girer ve ancak bu takdirde zilyetliği yasa tarafından korunabilir (TMK m.974, 981, 984) ve üçüncü kişilerin haksız elatmalarının zilyetliğin korunması hükümlerine göre kaldırılması isteyebilir. Dolayısıyla, kiralanan kiracıya taşınmazı teslim etmemiş, yani kiracı fer’i zilyet olmamışsa, kira sözleşmesine dayanarak kiralanana tecavüz eden üçüncü kişiye karşı elatmanın önlenmesi davası açamaz. Bu gibi durumlarda kiracının muhatabı sözleşmenin akit tarafı olarak olan kiralayandır. Yapılan bu saptamalara göre, kiralanana zilyet olmayan kiracının üçüncü kişiye karşı açtığı davanın reddi yerine, istemin hüküm altına alınması doğru olmadığından karar bozulmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu