Ancak, bir şeyi sözleşmeyle (kira, ariyet vs) elinde bulunduran kişiler ve zilyet, onu aldığı gibi malikine aynen iade etmek zorundadır. Zilyet karşılamak zorunda olduğu onarım giderlerini de zarar sorumlusundan isteyebilecektir. Somut olayda, ... plakalı aracın sürücüsünün dosya kapsamına göre davacı ... olduğu ve olay sırasında aracın zilyedi durumunda bulunduğuna göre,davacı zilyedin dava açmakta hukuki yararının bulunduğu ve aktif dava ehliyetinin olduğu düşünülmeden yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ;Yukarıda açıklanan nedenlerle,davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İlgili Hukuk 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 13. maddesinde “Tapuda kayıtlı taşınmaz mal: A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi adına, b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına, c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına, B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına, b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına tespit olunur” hükmüne yer verilmiştir. 3.3. Değerlendirme 3.3.1....
Ancak, zilyetlikle mülk edinme koşullarına sahip kişi veya kişilerin belirlenmesi çoğunlukla bir yargılama ile tespit edilebileceğinden pasif husumet yönünden taşınmaza zilyet olmak yeterli kabul edilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki, orman kadastro çalışma tutanaklarında gerçek kişi isimleri verilerek yapılan tarifler sadece orman alanı ile orman alanı dışında bırakılan taşınmazların sınırlarını birbirinden ayırt etmek için yapılmaktadır. Yoksa orman kadastro çalışma tutanaklarında tarla veya bahçe sahibi olarak adı geçen gerçek kişilerin zilyetlikle mülk edinme koşullarına sahip kişi veya kişiler olduğu veya adı geçmeyen kişilerin ise zilyetlikle mülk edinme koşullarına sahip olmayan kişi veya kişiler oldukları veya bu kişilerin taşınmazlara zilyet olup olmadıkları yönünde hukukî sonuç doğurması olanaklı değildir. Zira, orman kadastro çalışmasında kişiler lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının bulunup bulunmadığının veya zilyet olan kişilerin tespiti yapılmamaktadır....
Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberinde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların hudutları ile kapsamını belirtir keşfi takibe imkan verir gerekçeli kroki ve rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı belirlendiği takdirde usulünce zilyetlik araştırması yapılmalı, bu cümleden olarak dava konusu taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi, taşınmaz üzerinde davacı veya bayisinin zilyet olup olmadığı, zilyet olmuş ise özellikle davalıların dayanağı vergi kayıtları, 1961 ve 1962 tarihli hasılat belgeleri, 1978 tarihli kira sözleşmeleri, 1966 tarihli tutanaklar ile Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen mülkiyetin tespitine dair karar içerikleri ile diğer bilgi ve belgeler okunarak...
DAVA Davacı dava dilekçesinde özetle, Giresun ili .... ilçesi ...... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 108 ada 25 ve 117 ada 30 parsel sayılı taşınmazların hatalı olarak oğlu olan davalı adına tespit ve tescil edildiğini, bu taşınmazların murisi Fatma'dan kendisine intikal ettiğini, yıllardır nizasız ve fasılasız şekilde zilyet olduğunu ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. II....
Köyünde yapılan kadastro sonucu 152 ada 68 ve 71 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına, 152 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise... adına tapuya tescil edildiğini yapılan tespitlerin hatalı olduğunu dava konusu taşınmazların malik oldukları 1954 tarihli tapu kayıtları kapsamında kaldığını, dava konusu taşınmazlara eklemeli olarak 1930 yılından bu yana zilyet olduklarını ileri sürerek, tapu iptali ve adlarına tescilini istemişlerdir. II. CEVAP Davalı Hazine ve davalılarda ..., davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. III....
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazlara uygulanan tapu kayıtları ilk oluşumlarından itibaren getirtilip usulünce yerine uygulanmamış, dava dilekçesinde niteliği bildirilen taşınmazların tespit tutanakları, malik hanesi açık bırakılmak suretiyle düzenlenip gönderildiği ve kamu düzeni nedeniyle, kadastro hakimi düzenli sicil oluşturmakla görevli olduğundan, dava konusu taşınmazların orman sayılmayan bölümü üzerinde kim ya da kimlerin ne zamandan beri zilyet ettiği, onlar yararına kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenerek bu bölümün kim ya da kimler adına kaç pay oranıyla adına tescil edileceği kararda gösterilmemiş, yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği nedeniyle bu davada husumetin Hazine veya taşınmazların içinde bulunduğu Köy Tüzel Kişiliği ya da davaya konu taşınmazlara zilyet olanlara yöneltilebileceği dikkate alınmamıştır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin dava konusu taşınmazın kök muris Ramazan Türk'ten intikal ettiğini, kök muris Ramazan Türk'ten intikal edildiğinin kabul edilmemesi halinde anne Hediye Türk'ten intikal ettiğini kabul ederek mevcut şekildeki hükmü tesis ettiğini, ancak Ramazan Türk'ün zilyetliğinde iken öldüğü tarih itibari ile nereyi zilyet ettiği ve dava konusu taşınmazın tamamını mı bir kısmını mı veya ne kadarlık kısmını zilyet ettiği hususunun ispatlanamadığını, ancak Ramazan Türk'ün vefatından sonra mirasçılarının 10- 15 yıl süre ile zilyetlerinin olmadığını, zilyetliğin kesildiği ve zilyetliğin sona erdiğinin sabit olduğunu, Ramazan Türk'ün 1961 yılında ölümünden sonra ailenin İstanbul'a göç etmesi nedeni ile zilyetliği sona ermiş olup, 10- 15 yıl sonra sadece davalı T3 kendi adına ve namına taşınmazı kullanmaya başlayarak zilyet olduğunu, gerek kadastro tespit tarihine kadar ve gerekse günümüze kadar bu zilyetlik nizasız...
Kanunda zilyet aleyhine açılan davadan söz edilmemiştir. Kanunun açık olduğu durumlarda yoruma ve gerekçeye başvurulamaz. TMY.' nın 1. maddesi gereğince kanun özüyle ve sözüyle uygulanmalıdır. Kaldı ki; maddenin gerekçesinde " ... zilyede karşı bir istihkak ve müdahalenin önlenmesi davası olmasının niza (çekişme) sayılacağıdır." ifadesine yer verilmiştir. Zilyet aleyhine açılan ve olumlu sonuçlanan davanın zilyetlikle kazanmaya engel olacağı bilinen bir gerçektir. Taşınmaz malların aynıyla ilgili kararlar zamanaşımına uğramaz. Hazine veya kayıt malikinin mirasçıları tarafından zilyet aleyhine alınan bir ilamdan sonra zilyetliğe değer verilmesi de mümkün değildir (HUMK. Md.237). Bu nedenlerle, gerekçe bilinen bir gerçeği belirtmekten ileri gidememiştir. Gerekçe bu yönüyle eksiktir. Öte yandan, zilyet tarafından açılan davaların dava sayılmayacağına ilişkin gerekçede bir hüküm olmadığından gerekçeye aykırılıktan da söz edilemez....
Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberinde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların hudutları ile kapsamını belirtir keşfi takibe imkan verir gerekçeli kroki ve rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı belirlendiği takdirde usulünce zilyetlik araştırması yapılmalı, bu cümleden olarak dava konusu taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi, taşınmaz üzerinde davacı veya satın aldığı kişilerin zilyet olup olmadığı, zilyet olmuş ise özellikle davalıların dayanağı vergi kayıtları, 1961 ve 1962 tarihli hasılat belgeleri, 1978 tarihli kira sözleşmeleri, 1966 tarihli tutanaklar ile Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen mülkiyetin tespitine dair karar içerikleri ile diğer bilgi ve belgeler...