İncelenen dosya kapsamına kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastrosunun uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, 1963 yılı genel arazi kadastrosunda çalılık ve taşlık olarak tapulama dışı bırakıldığı, her ne kader ziraat uzmanı bilirkişi tarafından çekişmeli taşınmazın çalılık ve taşlık araziden en az 45 yıl önce imar ihya edildiği ve tarım alanı olarak zilyet edildiği bildirilmiş, yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın öncesinde tarla olarak, daha sonrada sebze bahçesi olarak 20 yıldan fazla süreyle zilyet edildiğini bildirmişlerse de, çekişmeli taşınmaz tapuda, 89 nolu kadastro parselinden ifrazen Hazine adın akayıt edilen 600 sayılı parselin çap krokisi sınırları içinde kaldığı, tapuda kayıtlı yerlerin Medeni Yasanın 713....
Kargir ahır ve arsası niteliğindeki dava konusu 131 ada 6 parsel, tapu ve vergi kaydına rastlanılmadığı, ceddinden intikalen ve taksimen kaldığı, 20 yılı aşkın süreden beri zilyet ve tasarrufunda olduğu belirtilerek kadastro yoluyla 05.04.2007 tarihinde davalı ... adına tescil edilmiştir. Çekişme konusu taşınmazın tarafların ortak murisleri ...’dan kaldığı dosya içeriğine göre sabittir. Uyuşmazlık muris tarafından sağlığında davacıya satılıp satılmadığı ya da murisin ölümünden sonra tüm mirasçılarının katılımıyla yöntemine uygun biçimde taksim yapılıp yapılmadığında odaklanmaktadır. Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; özellikle yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre; çekişme konusu taşınmaz, muris ... tarafından öldüğü 1992 yılına kadar, daha sonra da üzerine ahır yapmak suretiyle davalı ... tarafından zilyet ve tasarruf edildiği, davacının iddia ettiği gibi bağımsız zilyet ve tasarrufuna geçmediği anlaşılmıştır....
Her ne kadar kesinleşmiş orman kadastro tutanaklarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla ... bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen Aktaşlık mevkiindeki 3306,47 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, genel kadastroda tapulama dışı bırakıldığı ve imar ihya edilerek 30 yıldan fazla süredir zilyet edildiğinin belirlendiği gerekçesiyle bu bölüme ilişkin davanın kabulüne ... verilmişse de; çekişmeli taşınmazın eski ve ... tarihli ... fotoğraflarında ve memleket haritalarında ne şekilde nitelendirildiği, bu maddi delillere göre imar-ihya ve zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmemiş ve bu konudaki zilyetlikle araştırma yetersiz ise de; davacının dava konusu taşınmazı kullanmasından dolayı 1976 yılından sonra Hazineye haksız işgal tazminatı ödediği ve 2002 yılında çekişmeli taşınmazı satın almak için Hazineden istemde bulunduğu, bu nedenle taşınmazı ... sıfatıyla zilyet...
in davasının KABULÜNE ve dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde zilyet olarak adına tespit yapılan davalı ... oğlu ...'in adına olan zilyetliğin iptali ile davacılar ... ve ...'in zilyet olarak yazılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanım durumuna itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 3116 Sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 03.03.1993 tarihinde askı ilanı yapılarak 04.09.1993 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır....
Ecrimisil, TMK. nun 995. maddesine göre taşınmaz ( veya taşınır ) üzerinde zilyetliği bulunmayan malik tarafından, taşınmaza ( nesneye ) ayni bir hakka dayanmadan veya malike karşı ileri sürülebilir bir hakka dayanmadan (kötüniyetli) zilyet olan kimseye karşı yöneltilebilen bir talep ve dava türüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; bir başkasına ait taşınmazı, fiilen kullananlar ile bir başkasına işgal ettirmek veya başkasının işgaline rıza göstermek veyahut da kiraya vererek yararlanmak suretiyle el atanlar kötüniyetli zilyet olarak kabul edilmektedir. Somut olayda; davacıya ait taşınmazın, davalılar tarafından dava dışı ... ...’e işgal ettirildiği, tanık olarak dinlenilen bu sahsın beyanı ile ispatlanmıştır. Esasen bu husus davalıların da kabulündedir. Şu durumda; kötüniyetli zilyet oldukları ispat edilen davalıların ecrimisil ile sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin tümden reddedilmesi doğru görülmemiştir....
Bir an için, davacıların dayanak tapu kaydının çekişmeli taşınmazlara aidiyeti düşünülse dahi; dosya kapsamına göre; davalıların sel ve çığ felaketi sonrasında köyün yerleşim yerinin değişmesi nedeniyle kendilerine yer gösterilmesi sonucu taşınmazlara zilyet oldukları, davacıların dayanak tapu kayıt maliki ...'in 1972'de öldüğü ve ölüm tarihinden sonra tapu kaydının intikal görmediği, mirasçılarının zilyet olmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazlarda kayıt malikinin ölüm tarihinden tespit tarihine kadar davacılar ve murisleri bakımından 3. şahıs konumunda bulunan davalı tarafın zilyet olduğu, toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiş olduğuna göre, tespit tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 3402 sayılı Yasa'nın 13/B-c maddesinde belirtilen koşulların davalılar yararına oluştuğu kuşkusuzdur....
Hukuk Dairesinin 27.05.2010 tarih, 2010/4743 E., 2010/7161 K. sayılı bozma ilamında özetle; “Orman ve kadastro tespitine itiraz davalarında Hazine yasal hasım olduğu gibi, usulüne uygun katılımı bulunmadığı ve aleyhine bir hüküm kurulmadığından Hazinenin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile mahkemece, dava konusu taşınmazların tutanağının edinme sütununda isimleri yazılı davalı kişiler tarafından zilyet olarak kullanıldığı, bu nedenle Hazine ve köy tüzel kişiliğine husumet yöneltilemeyeceği ve çekişmeli 300 ada 1 nolu parselin (B) ile gösterilen bölümünün dava konusu edilmediği gerekçeleri ile Hazine ve köy tüzel kişiliği aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine ve 300 ada 1 nolu parselin sadece (A) ile gösterilen bölümü hakkında hüküm kurulmuşsa da, kısmî ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açılabileceği, açılacak bu davada husumetin Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzel kişiliği ya da davaya konu taşınmaza zilyet olanlara yöneltilebileceği...
köyü 1608 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi hükümlerine göre ormandan ... adına çıkarılmış yer olup davacının zilyet olduğunu, taşınmazın maliki ... olduğu için ..., ... Yönetiminin bu yerde hak iddia ettiğini haricen duydukları için ... Yönetimini de davalı olarak gösterdiklerini, taşınmaz 2/B vasfında olduğu ancak davacı isminin zilyet olarak yazılmadığı için davacının doğrudan satın alamadığını belirterek taşınmazın ... Kanunun 2/B maddesi uyarında ... adına ... sınırları dışına çıkarılan yer olduğunun ve taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğunun tapuya şerh verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. ... köyü daha sonra mahalle haline gelmiştir....
olduğu söylendiği halde bu beyanlarla aykırı düşecek şekilde taşınmazlara kayıt maliklerinin zilyet olduğu kabul edilmiştir....
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastro tutanak ve haritaları ile maki tutanaklarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen harita mühendisi bilirkişi ve orman bilirkişi raporuyla bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen bölümün kesinleşmiş orman kadastro sınırları dışında bırakıldığı belirenmişse de, bu yer için davacı tarafın 1987 yılından sonra düzenli olarak ecrimisil, başka deyişle işgal tazminatı ödediği, bu nedenle taşınmazı ... olarak zilyet ettiğinden söz edilemeyeceği gibi, Öz Topak Sanayi A.Ş. tarafından bir kısım Hazine arazisinin satın alınmak istenmesi üzerine yapılan araştırmada ve Jeomorfolog Hulusi Yıldıran tarafından 18.11.1987 tarihinde düzenlenen raporda, yakın civardaki arazilerin, hiç zilyet edilmeyen taşlık ve çalılık olduğu belirlendiğine, bu taihten sonra dava tarihine kadar imar ihya 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetiği süresinin dolmadığı gözetilerek davanın reddine ve Hazinenin tescil...