Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda davacının zilyet olarak tescil edilmesi istemine ilişkindir. Kadastro Mahkemesi, dava konusu yerde 2/B çalışmalarının mükerrer kadastro nedeniyle yapılamadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetlik tespitine itiraza ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil gören yerlerden olduğu, davacının taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak tescilini talep ettiği anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacının 19/08/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 75-100 m2'lik kısmının eklemeli zilyetlik yolu ile birlikte 40-45 yıldır nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyet olduğu iddiası ile davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kendi adına tescilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının en az 20 yıl nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyet olduğunu ispatlayamadığından davanın reddine, karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, davacının taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak tescilini talep ettiği anlaşılmıştır. Buna göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 12.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, 139 ada (1) nolu parselin dava konusu edilen bölümü üzerinde davacının 1960 yılından beri zilyet olmadığına yerel bilirkişiler tarafından haber verilmesine, 1960 yılından tespitin yapıldığı tarihe kadar geçen 40 yılı aşkın süre içerisinde davacının taşınmazda zilyet olmamasının iradi terkin açık bir göstergesi sayılması gerektiğine ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 12.20.-YTL peşin harcın onama harcına mahsubuna 09/11/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
bulunuyorsa kayıt sahibi adına, kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına, mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına, kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa; kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına, zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına, kayıt sahibi yirmi yıl önce ölmüş veya gaipliğine hüküm verilmiş veyahut tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunacağı hükmü bulunmaktadır....
Davacı, 09.07.2013 havale tarihli dilekçesinde özetle; bu taşınmazın, kendisi tarafından fındık bahçesi olarak kullanıldığını ve bu yere 1964 yılından beri zilyet olduğunu, ancak 1990 yılında dava konusu yerin kesinleşen mahkeme kararına istinaden davalı Hazine adına orman vasfıyla tescil edildiğini ve tapu kaydında davalı ... Müdürlüğünün zilyet olarak gösterildiğini ileri sürerek, dava konusu 927 parsel sayılı taşınmazın zilyet hanesindeki ... yerine kendi adının yazılmasını talep ve dava etmiştir....
Diğer taraftan, kiralanan şey geçerli bir sözleşme ile kiracıya teslim edilmişse, ancak o zaman kiracı o şey üzerinde fer’i zilyet durumuna girer ve bu zilyetlik yasa tarafından korunur hale gelir. (TMK. m.974,981,984). Dolayısıyla kiralanan, kiracıya teslim edilmiş ise (kiracı fer’i zilyet durumuna girmişse) kira sözleşmesine dayanarak ancak o zaman kiralanana tecavüz eden üçüncü kişiye karşı elatmanın önlenmesi davası açabilir. Somut olaya gelince; dosyada toplanan bütün delillerden davacının kira konusu yere zilyet olmadığı, kiralanan sahanın davalı tarafından kullanılmakta olduğu saptandığına göre, davanın reddi açıklanan nedenlerle sonuç bakımından doğrudur. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriği ile yukarıda açıklanan gerekçeye göre davacının bütün temyiz itirazlarının reddi ile sonuç bakımından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 01.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacı ...; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak 462 parsel sayılı taşınmazın üzerine ağaçlar diktiği ve binalar yaptığından 2924 Sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine taşınmazda zilyet olduğu ve üzerindeki ağaç ve binaların muhdesat olarak yazılması istemiyle temyize konu davayı açmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmaz orman olduğu ve hazine adına tapuda kayıtlı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine zilyet olduğu şerhinin yazılması istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 Sayılı Yasaya göre 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır. Daha sonra 1991 yılında yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, davacı ...’in de taraf olduğu ... Asliye 1....
Mahkemece kabul nedeniyle davanın KABULÜNE ve dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde zilyet olarak adına tespit yapılan davalı ...'ın adına ilaveten davacı gerçek kişilerin zilyet olarak tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanıcıların baba adları ve soyadının düzeltilmesine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 3302 sayılı Yasaya göre 1993 yılında yapılıp 04.09.1995 tarihinde askı ilanı yapılarak 05.03.1996 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır....
Mahkemece çekişmeli taşınmazın davacının fiili kullanımında bulunduğu gerekçesiyle davanın KABULÜNE ve dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde zilyet olarak adına tespit yapılan davalı gerçek kişilerin adına olan zilyetliğin iptali ile davacı ...'in zilyet olarak yazılmasına karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine vekili, ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanım durumuna itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 3302 sayılı Yasaya göre 1992 yılında yapılıp 09.06.1993 tarihinde askı ilanı yapılarak 10.12.1993 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır....