KARŞI TARAF : YARGITAY İLAMI TARİH VE NOSU : DAVA TÜRÜ : KADASTRO KANUN YOLU : KARAR DÜZELTME Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın onanmasına ilişkin yukarda belirtilen ilamın karar düzeltme yolu ile incelenmesi ... tarafından süresinde istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere, 3402 sayılı kadastro kanunun 13/B-a maddesinde kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa; kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına tespitinin yapılacağının, 13/son fıkresında; Noter tarafından tespit ve tevsik edilen muvafakat beyanı veya düzenlenen satış vaadi senedi teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılacağı hükmünün düzenlenmesine, davacı tarafından anılan maddeler uyarınca...
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeni ile tazminat Hüküm : Davanın reddi Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Davacının davaya konu aracın kayden maliki olduğu, ancak aracın dayanak soruşturma dosyası şüphelisi ... ... tarafından kullanıldığı anlaşılmakla; el koymaya konu olan aracın davacıya ait olup olmadığı, zilyet ... ... tarafından malik sıfatıyla kullanılıp kullanılmadığı, davacı ... ile zilyet ... ... arasında harici satım sözleşmesi olup olmadığı, davacı ...'...
vekili tarafından istinaf dilekçesinde; davaya konu taşınmazda kullanım kadastro tespiti yapılırken müvekkili ve davalı kardeşlerinin mirasçı sıfatı ile bu yerlere zilyet oldukları, ancak kadastro çalışmaları sırasında müvekkili hazır bulunmadığından, davalılar tarafından bu husus belirtilmeksizin zilyet sıfatı ile adlarına tescil yaptırdıkları, müvekkiline de 208 ada 40 parseli kendisine bıraktıkları, bu parsel ile ilgili tecil talebinde bulunması gerektiğini söyledikleri, bunun üzerine müvekkilinin 208 ada 40 parsel ile ilgili tescil talebinde bulunduğu, yapılan keşifte tespiti yapılan ağaçların yaşı, dinlenen tanık beyanlarıyla taşınmazın mirasbırakan ...'ın zilyedinde olduğunun ve ...'ın vefatından sonra davanın tarafları olan mirasçılar tarafından zilyet olunduğunun ortaya çıktığı sebep ve gerekçeleriyle istinaf isteminde bulunulmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazların ortak mirasbırakan ...'...
Ne var ki, Mahkemece verilen kararda delillerin tartışılması ile ilgili açıklık bulunmadığı gibi kullanım kadastrosuna ilişkin tespit günü itibariyle çekişmeli taşınmaza fiilen kim veya kimlerin zilyet oldukları hususunda yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Yetersiz araştırma, inceleme ve uygulama ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; yerel bilirkişi ve tarafların zilyetlik tanıkları hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte çekişmeli taşınmazın kim taarfından kullanılmaya başlandığı, zilyetliğin kimden kime ve ne şekilde geçtiği, zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü, taraflar arasındaki akdi ve irsi ilişkilerin neler olduğu; öncesinde zilyet olduğu birdirilen ... mirasçıları arasında nasıl bir ilişki olduğu, ...'...
Köyü 203 sayılı parselin 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, kendisinin zilyetliğinin bulunduğu, davalı gerçek kişinin zilyetliği bulunmadığı halde tapunun beyanlar hanesine ... ... ... zilyet olduğunun yazılmasının doğru olmadığı iddiasıyla, tapunun beyanlar hanesindeki davalı gerçek kişi yararına olan zilyetlik şerhinin silinmesini ve kendisinin zilyet olarak yazılmasını istemiştir. Yargılama sırasında 203 sayılı parsel hükmen ifraz edilmiş, dava konusu edilen bölüm 2/B madde uygulaması nedeniyle 1368 ve 1369 sayılı parseller olarak Hazine adına tescil edilmiş, 1369 sayılı parselin ... ... 'un kullanımında olduğu beyanlar hanesinde gösterilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne, bilirkişiler ... , ... ... ve ......
Eksik inceleme ile hüküm verilemez, o halde davada iddiasını kanıtlama yükümlülüğünde olan davalıya taşınmazı ve öncesini iyi bilen yaşlı tanıklar göstermesi istenmeli, istekleri halinde davacıyada aynı olanak tanınmalı, daha sonra önceki keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıklarla tüm tesbit bilirkişileri, tarafların gösterecekleri tanıklarla komisyon incelemesi aşamasında dinlenen tanıklar eşliğinde yerinde yeniden keşif yapılmalı, öncelikle davacıdan taşınmazın kendisine kimden kaldığı, davalıya teb’an mı yoksa kendi adına mı zilyet ettiği ve zilyetliğinin başlangıç tarihi ve süresi sorulup beyanı imzasıyla belgelendirilmeli, daha sonra yukarıda sözü edilen vergi kaydının yerel bilirkişi aracılığıyla uygulaması yapılarak taşınmaza uyup uymadığı saptanmalı, bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın kimden kaldığı, davacının zilyet olması halinde zilyetliğinin başlangıç tarihi, süresi ve davalıya teb’an yani davalının kiracısı sıfatıyla zilyet edip etmediği, davacının taşınmazın gelir ve mahsulatından...
e düşen yerlerin kim tarafından hangi sıfatla kimin adına kullanıldığı, zilyet olan şahısların fer'i ya da asil zilyet olup olmadıkları hususlarında ayrıntılı ve maddi olaylara dayalı bilgi alınması; bu hususta Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/670 (sonradan 1987/126) Esas sayılı men'i müdahale dosyasında davalı gösterilen şahısların beyanlarının ve kullanım durumlarının da değerlendirilmesi; zilyet bulunan şahısların zilyetliğinin tapu kaydındaki pay maliklerinden ... adına değil, kendi adlarına malik sıfatıyla sürdürüldüğünün anlaşılması halinde bu şahısların dava açıp açmadıkları da nazara alınarak 07.02.1946 tarih 17 sıra numaralı tapu kaydının 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-c maddesi gereğince hukuki değerini yitirip yitirmediğinin araştırılıp değerlendirilmesi; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....
Davacı, çekişmeli taşınmazın kullanım durumunun yanlış tespit edildiğini, zilyet olarak gösterilen kişinin babası olduğunu ancak vefat ettiğini ve taşınmazın tamamının halen kendi kullanımında bulunduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece, bu konuda bir araştırma yapılmadan, diğer mirasçıların kabul beyanı ile yetinilmiş, taşınmaz üzerinde kimin zilyet olduğunun tespiti için keşif yapılmamış, çekişmeli taşınmaz üzerindeki kullanım durumu yöntemince araştırılmamıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz....
Bu husus mahkemenin de kabulündedir. ... soyadlı kişilerin, taşınmaza Eryılmaz’lar adına zilyet ettiklerine dair bir iddia ve delil de bulunmamaktadır. O halde, ... soyadlı kişilerin taşınmaza malik sıfatıyla zilyet olduklarının kabulü zorunludur. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde yazılı koşullar arasında “malik sıfatıyla zilyet olma” koşulu mevcut olup gerek anılan maddede ve gerekse de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesinde malik sıfatıyla sürdürülen zilyetliğin “iyi niyetli” olması koşulu yer almamaktadır....
Davacı ... mirasçıları temessük kaydına dayanmakla beraber taşınmazda zilyet olduklarını ne dava dilekçelerinde ve nede aşamalarda bildirmemişlerdir. 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14/3-C maddesinde sözü edilen temessük senetleri sahibine mülkiyet hakkı bahşetmeyen kayıtlar olup zilyetlikle birleşmediği sürece değer verme olanağı yoktur. Bilirkişi ve tanıkların taşınmazda ... mirasçılarının zilyet olduklarına dair bir açıklamalarıda bulunmamaktadır. Kaldı ki, dava dilekçelerinde açıkca zilyetlik deliline de dayanmamışlardır. Davacı ...’in davasına gelince: Gerek yerel bilirkişi ve gerekse göstermiş olduğu tanıklar davacı İhsan’ın zilyetliğinin tesbitin yapıldığı 1952 yılından sonra başladığını bildirmişlerdir. Ayrıca davacı İhsan’ın taşınmazda tesbitten önce zilyet olduğuna ilişkin bir beyan ya da açıklaması da yoktur....