Mahkemece kabul nedeniyle davanın KABULÜNE ve dava konusu parselin beyanlar hanesinde zilyet olarak ... oğlu ...'nin adının iptali ile davacı ... oğlu 1955 doğumlu ... adına zilyet olarak tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanıcıların baba adlarının düzeltilmesine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 3302 sayılı Yasaya göre 1995 yılında yapılıp 02.04.1997 tarihinde askı ilanı yapılarak 03.10.1997 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır....
Mahkemece kabul nedeniyle davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde zilyet olarak adına tespit yapılan davalı ... (...)'ın adına ilaveten davacılar ... çocukları ..., ..., ..., ... ve ...'ın zilyet olarak tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanıcıların baba adları ve soyadının düzeltilmesine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 3302 sayılı Yasaya göre 1993 yılında yapılıp 04.09.1995 tarihinde askı ilanı yapılarak 05.03.1996 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır....
Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak adına tespit yapılan davalı ...'ın adına ilaveten davacıların adının da zilyet olarak yazılmasına karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanıcıların baba adları ve soyadının düzeltilmesine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 3302 sayılı Yasaya göre 1993 yılında yapılıp 04.09.1995 tarihinde askı ilanı yapılarak 05.03.1996 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır....
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesi “ Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına tespit olunur.” düzenlemesini getirmiş olup, davalının, taşınmazı kadastro tespit tarihine kadar 10 yıl süre ile nizasız, fasılasız ve çekişmesiz olarak kullandığı tartışmasız olup, 01.04.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. ” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine...
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde zilyedinin ... olduğu şeklindeki açıklamanın muhafazası ile buna ek olarak diğer zilyet olarak ...'in eklenmesine, ...'in zilyet olduğuna ilişkin kaydın silinmesine dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanım durumuna itiraza ilişkindir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişi raporuna göre, mahkemece davanın kısmen kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Köyü 962 parsel sayılı Hazine adına tapuda kayıtlı 2/B parselinin beyanlar hanesinde zilyet olarak .... ve....’un yer aldığını, daha sonra 2003 yılında ....’un hissesini gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle ...’a sattığını, bölgede 2009 yılında yapılan 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan güncelleme çalışmaları sırasında ise,....’a ait hisse yerine tamamının ...’a satışı yapılmış gibi değerlendirilerek taşınmazda sadece ...’ın zilyet olarak gösterildiğini iddia ederek, yapılan tesbitin iptali ile .... mirasçılarının da beyanlar hanesine zilyet olarak yazılmalarını istemişlerdir. Mahkemece; davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın beyanlar hanesindeki “...oğlu .... ve .... oğlu....’un müşterek işgalindedir” beyanının kaldırılarak “...oğlu .... mirasçıları ve Ömer kızı ...’ın müşterek işgalindedir.” şeklinde yazılmasına karar verilmiş, hüküm davalı kadastro müdürlüğüne izafeten Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir....
nun aleyhine yorumlanmak suretiyle hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, senedin çekişmeli 107 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden geçersiz olduğu kabul edildiği halde, çekişmeli 108 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden geçerli olduğunun kabul edilmesinin de kendi içinde çeliştiği belirtilerek; mahkemece, mahallinde yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve senet tanıkları marifetiyle keşif yapılarak; 29.01.1994 tarihli senet kapsamı ve içeriği, dava konusu taşınmazların davacı ve davalı tarafından birlikte satın alınıp alınmadığı, davacının taşınmaza tek başına malik sıfatıyla mı zilyet olduğu, yoksa taşınmazın 1/2 hissesini satın alması nedeniyle davalı yararına da mı zilyet olup olmadığı hususlarının araştırılması, davacı ve davalının zilyetliklerini sürdürüş biçiminin duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, gerektiğinde çelişkili beyanların yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmesi, tüm delilleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir...
Dosyadan, davaya konu taşınmazın kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında sayılan yerlerden olduğu, davacının bu taşınmazda kendisinin zilyet bulunduğu 1978 yılında bu taşınmaza bir bina inşa ettiği ve uzun yıllar ...'da bulunduğu, davalıların ise haksız yere taşınmaza el attıkları iddiasıyla, el atmalarının önlenmesi ve el atmaları nedeni ile taraflarına ecrimisil ödenmesini istedikleri, davalıların da iyi niyetli zilyetliğe dayanarak kendi adına tescili iddiasıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/238 Esas sayılı dosyası ile dava açtığı anlaşılmaktadır. Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesini isteyebileceği gibi salt zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri gereğince istemde bulunma hakkına da sahiptir....
Davacı, 2008 yılından beri taşınmaza zilyet olduğunu, belediyeye vergilerini ödediğini belirterek beyanlar hanesine zilyet olarak şerh verilmesi için dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulü ile taşınmazın ...’ın kullanımında olduğunun beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına adına tesbiti yapılan taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmış kadastro tespitine itiraza ilişkindir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 24/04/2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından davacının keşfin yapıldığı 2008 yılına kadar 25-30 yıl süre ile eklemeli zilyet olduğu, buna göre davacının, dayanak tapunun tesisi olan 20.05.1983 tarihli tapunun oluştuğu 1983 yılına kadar 20 yıl süre ile zilyet olduğunun kanıtlanamadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....