Bozmadan sonra yapılan keşiflerde de birinci keşifte dinlenen bilirkişilerin bu yöndeki sözleri genellikle doğrulanmıştır, taşınmazın tümünde davalıların miras bırakan ...’in zilyet olduğunu söyleyen herhangi bilirkişi ve tanık bulunmamaktadır. ......’in ... Ağa ile ortaklaşa zilyet ettiğini bildiklerini söyleyen tanıklarda beyanlarına olaylara dayalı bir açıklık getirmemişlerdir. Seferberlik 1914 tarihinde vuku bulan belirli bir olaydır. Hal böyle olunca yerel bilirkişilerin bu yöndeki sözlerinin soyut içerikli olduğunu söyleme olanağı yoktur. Öte yandan komşu 56 nolu parselle ilgili davada davalıların ... ağa mirasçıları aleyhine açmış oldukları davada ... ağanın zilyetliğinin süresi gözetilerek davaların tapusunun hukuki değerinin yitirdiği kabul edilmiş ve davanın reddi yolunda verilen kararda kesinleşmiştir. 56 nolu parselle ilgili davada dinlenen bilirkişi ve tanıklarda dava konusu 62 nolu parselde ... ağanın zilyet olduklarını söylemişlerdir....
den geldiğini, ancak 47 dönümden geri kalan 2 dönümün ise murislerinin ölümüne kadar zilyet edip kullandığı yer olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı ... üzerindeki tapu kaydının iptali ile payları oranında mirasçılar adlarına tescilini istemişlerdir. II. CEVAP Davalı ..., davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, dava konusu taşınmazların muris babaları ile ilgisinin bulunmadığını, söz konusu taşınmazları çok eski yıllardan bu yana kardeşleri ...'nin kendi nam ve hesabına ekip biçtiğini ve zilyet ettiğini, bu taşınmazları babalarının ölümünden önce ve sonrasında kardeşleri ...'...
Asliye Hukuk Mahkemesinin 1973-287-1979/676 sayılı karar ile tapu kaydının iptal edilerek taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescil edildiği, daha sonra orman kadastro komisyonunca 1989 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması sırasında 2122 ila 2133 OTS ile çevrilerek XX1X poligon numarası ile Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı, ancak 2/B alanlarında yapılan kullanım kadastrosu sırasında taşınmazı tapu yolu ile satın alanlar yerine taşınmazı haksız olarak işgal eden kişilerin zilyet olarak adlarının yazıldığı, taşınmazı tapu kaydı ile satın alan müvekkillerinin 208.900 m2 yüzölçümündeki taşınmazda zilyet olduğunun tespitine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır....
zilyet olduğunu kesinlikle göstermeyeceğini, hayatın olağan akışı içerisinde oğlun babaya yardım etmesinin normal olduğunu, davalının kötü niyetli olarak 90 yaşında olan davacının yaşlılığından istifade ederek babasından gizli olarak dava konusu taşınmazda zilyet olarak kendi adının yazdığını, ilk derece mahkemesince dinlenen tanık beyanları ve davacının zilyet olduğuna dair mahkeme kararı göz ardı edilerek dava konusu taşınmazın 10- 15 yıldır kullanılmadığı, haksız ve usulsüz olarak davanın reddedildiğini, bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Beldesi ... mevkiinde sınırlarını bildirdiği 17 dönüm yüzölçümündeki taşınmazın, ... tarafından zilyet edilirken, ölümüyle kendilerine intikal ettiğini, muris ve kendileri tarafından malik sıfatıyla zilyet edilirken, davalı ... Yönetimi tarafından orman olarak sınırlandırıldığını, daha sonra 6831 Sayılı Yasanın 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını bir bölümünün 3523 ve 3524 parsel sayısı ile A.... ... tarafından zilyet edildiğinden söz edilerek, diğer bölümünün ise kullanıcısı belirtilmeden Hazine adına tescil edildiğini, yararlarına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, Hazine adına oluşan tapu kaydının iptalini ve adlarına tapuya tescilini istemiştir....
Mahkemece yapılan keşifteki beyanlara göre, davacının tek başına 1979'dan beri zilyet bulunduğu belirtildiği halde, bu kadar uzun bir süre davacının tek başına zilyetliğinin nedeni araştırılmamıştır....
Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların beyanlar hanesindeki şerhlerin iptal edilerek bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 12.08.2010 havale tarihli krokili raporda 102 ada 5 parselin (A) ile işaretlenen kesimine ... kızı ..., (B) ve (C) ile işaretlenen bölümlerine ... oğlu ... zilyet eder şerhinin yazılmasına, 102 ada 6 parselin (D) ile işaretlenen kesimine ... kızı ..., (E) ile işaretlenen bölümüne ... oğlu ..., (M) ile işaretlenen kesimine ... kızı ... zilyet eder şerhinin yazılmasına, 102 ada 8 parselin (F) ile işaretlenen kesimine ... oğlu ..., (G) ile işaretlenen bölümüne ... kızı ..., (H) ile işaretlenen kesimine ... kızı ... zilyet eder şerhinin yazılmasına, 102 ada 9 parselin (K) ile işaretlenen kesimine ... kızı ..., (L) ile işaretlenen bölümüne ... kızı ... zilyet eder şerhinin yazılmasına, 102 ada 10 parselin tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm dahili davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir....
Zira ilk zilyet zilyetliği terk ettiğine göre, davacının artık zilyet olmadığı sabit olan ilk zilyetten ırsi veya akdi bir yolla zilyetliği devralma imkanı hukuken kalmamıştır. Aksinin kabulü, taşınmaza fiilen zilyet olduğu halde, ilk zilyedin zilyetliği terk etmesinin külfetini sonraki zilyede yükleyecek ve 6292 sayılı Yasa'nın öngördüğü düzenlemelerden fiili kullanıcının mahrum kalması sonucunu doğuracaktır....
Kendisine taşınmaz teslim edilmemiş olan, bu itibarla da zilyet olma imkanı bulunmayan davacının, iade ile mükellef zilyedin sorumluluğunu düzenleyen TMK'nın 995. maddesine dayanarak kötü niyetli zilyedin (davalının) elde ettiği semerelerden dolayı tazminat talep etme imkanı da bulunmamaktadır. Zira, bu hükmün uygulanabilmesi için, zilyedin iade yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması gerekir. Olayda işgal edenin, yani davalının taşınmazı davacıya iade yükümlülüğü bulunmadığı gibi, zilyet olmayan kiracının taşınmazın zilyetliğini devrini talep hakkı da bulunmamaktadır. Tüm bu nedenle, alacak hakkına üçüncü kişilerce elatılmış bulunan zilyet olmayan kiracı davacılar, uğradığını ileri sürdüğü zarara katlanmak ya da kiralayana karşı kiralananın teslim edilmemesinden doğan zararlarının tazmin edilmesini istemek zorundadır....
Mahkemece, davacının zilyetliği 05.03.2008 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle kazandığından bahisle elatmanın önlenmesi istemi kabul edilmiş, ecrimisil istemi ise davalı kötüniyetli zilyet olmadığından reddedilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Dava konusu bağımsız bölüm, 976 ada 1 ve 4 sayılı parseller üzerindeki binada bulunmaktadır. 976 ada 1 ve 4 sayılı parsellerin kayıt maliki dava dışı ... Büyükşehir Belediyesi ve başkaca kişilerdir. Eldeki davada, her iki taraf da önceki zilyetlerin zilyetlik devir sözleşmesine dayanmıştır. Kuşkusuz bu tür sözleşmeler, ilgilisine mülkiyet hakkı sağlamaz. Bir tarafın dayandığı sözleşmenin, noterde yapılmış olmasının da bir önemi yoktur. Dolayısıyla eldeki davanın Türk Medeni Kanununun 974., 981. ve 984.maddeleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekecektir. Dosya kapsamından; davacının taşınmazda zilyet olmadığı, bağımsız bölüm zilyetliğinin davalıda bulunduğu anlaşılmaktadır....