Davacı alacaklı, 26/05/2004 başlangıç tarihli, üç yıl süreli ve 05/02/2008 başlangıç tarihli, üç yıl süreli yazılı kira sözleşmelerine dayanarak 15/09/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 26.08.2004, 25.11.2004, 24.02.2005, 27.05.2005, 26.08.2005, 26.11.2005, 26.02.2006, 27.05.2006, 26.08.2006, 26.11.2006, 26.02.2007, 04.05.2008, 04.08.2008, 04.11.2008, 04.05.2009, 04.08.2009, 04.11.2009 vade tarihli kira bedelleri ve faizleri ile 28.02.2010 tarihinde doğan tazminat alacağı için 13.541,85 TL asıl alacak, 26.880,98 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 40.422,75 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile; borcun zamanaşımına uğradığını ve geriye dönük tüm borçlarını ödediğini belirterek borca itiraz etmiştir. Davalı borçlu gerek itiraz gerekse cevap dilekçesinde zaman aşımı def’inde bulunmuştur....
Bu durumda davacı ile aynı durumda bulunan üyelere borca rağmen bağımsız bölümlerin oturmaya, kiraya vermeye elverişli şekilde tahsis edilip edilmediği davacı yönünden nispi eşitlik ilkesinin ihlal edilip edilmediği araştırılıp, kooperatifin diğer üyelerinden davacı ile aynı konumda olup bağımsız bölümün borca rağmen teslim alıp oturmaya, kiraya elverişli şekilde yararlanmaya başlayan üyelerin varlığının tespiti halinde davacının kira bedeli talebinde haklı olduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, zaman aşımı itirazı yönünden ise dava dilekçesi ile talep olunan 10.000,00 TL kısma zaman aşımı itirazında bulunulmadığı, ıslah ile talep edilen kısım yönünden ise itiraz kabul edilerek zaman aşımına uğrayan 5 yıllık süre yönünden kira bedeline hükmolunmasında isabetsizlik bulunmadığı, açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1- a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir...
İcra dosyası içinde okunaklı sureti bulunan takibe konu bono incelendiğinde, bono da, borçlu imzasının yanına İst. yazılmış olduğundan keşide yerinin İstanbul olduğunun kabulü gerekeceğinden davacının yetkiye ilişkin itirazı yerinde değildir. Takibe konu bononun ödeme tarihi 31/12/2009 olup, alacaklı taraf takibe 24/05/2012 tarihinde üç yıllık zaman aşımı süresi dolmadan başladığından davacının takipten önceki zaman aşımı itirazı yerinde değildir. Alacaklı taraf takipten sonra zaman aşımını kesen işlemlerin üç yılı geçmeden yaptığından takipten sonra da zaman aşımı sözkonusu değildir. Alacaklı taraf takibe kambiyo senetlerinden olan bonoya dayanılarak başlamıştır. Bono, kayıtsız ve şartsız borç ikrarı içerir. Borcun olmadığı, ödendiği yada ertelendiği hususunda herhangi bir belge de sunulmadığından davacının davası yerinde görülmemiş, reddine karar vermek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, Davacının davasının reddine karar verilmiştir....
Ceza Dairesinin, 12.06.2023 tarihli ve 2022/2518 Esas, 2023/4160 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 03.11.2023 tarihli ve 9-2022/7736 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan aleyhe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü: I. İTİRAZ SEBEPLERİ Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan açılan davada, dava zaman aşımı süresinin hesabında temel cezayı arttıran nitelikli hallerin de göz önünde bulundurulması gerektiğinden, dava zaman aşımını kesen son işlem olan karar tarihinden itibaren inceleme tarihine kadar 15 yıllık olağan dava zaman aşımı süresinin geçmemesi nedeni ile düşme kararının kaldırılması ve hükmün onanmasına karar verilmesi talebine ilişkindir. II....
Hukuk Genel Kurulunun 4.11.1998 tarih ve 1998/12-763 Esas, 1998/797 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere İİK'nın 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince icra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zaman aşımı itirazı süreye tabi değildir. Takibe konu çekin keşide tarihi 30.11.2008 olup, ibraz tarihinin 03.12.2008 olduğu görülmektedir. Bu durumda ibraz sürelerinin bitim tarihi 6273 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce olduğundan, anılan çeklere altı aylık zaman aşımı süresinin uygulanması gerekir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece takibe konu senedin zaman aşımına uğradığı iddiası ile şikayetin kabulü ile takibin borçlu T1 yönünden kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığını, davacının itiraz sebeplerinin takibe konu senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığına yönelik olup bu yöndeki itirazlarının kanuna aykırı ve haksız olması nedeniyle itirazlarının reddedildiğini, davacı borçlunun zaman aşımı itirazı bulunmadığını, davacının bu yönde bir itirazı olmamasına rağmen takibin zaman aşımı nedeniyle iptaline karar verilmesinin Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, davalı borçlu T2 şikayetinin kabulünün kanuna aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak itirazın her iki borçlu T2 ve T1 yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170/a maddesi uyarınca takibe konu senedin, kambiyo senedi vasfında olmadığı iddiasıyla takibin iptali, İİK'nın 169/a. maddesi uyarınca borca itiraz, zaman aşımı itirazı ve İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz istemine ilişkindir. Takibe konu senette lehtar hanesinde "Ödemiş Efe Vet. Kliniği" ibaresinin yazılı olduğu ve ilk cironun da adi ortaklık tarafından yapıldığı görülmektedir. TTK'nın 776/1- e maddesi gereğince senette lehtarın ad ve soyadının yazılı olması zorunludur. Lehtar, gerçek veya tüzel kişi olarak senette gösterilmez ise, dayanak belge senet olarak kabul edilemez. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, senedin lehtarı hukuken yoktur. Dolayısıyla, TTK'nın 776/1- e maddesinde öngörülen koşulları taşımayan bu belge nedeniyle davacılar hakkında kambiyo senetlerine özgü yolla takip yapılması mümkün olmadığından, kararda herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir....
Bu düzenlemeler dikkate alındığında, 06.07.2004 tarihinden önceki döneme ait Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesinde belirtilen beş yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması, 06.07.2004 tarihinden sonraki alacaklar için ise genel zaman aşımı olan on yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinde; Dava konusu borca konu ödeme emirlerinin incelenmesinde, Mehmet Korkmaz adına düzenlenen 131665 takip kart nolu, 2011/166219 takip nolu, 16/08/2018tarih, 106016998 sayılı ödeme emrinin Mehmet Korkmaz'a TK 21....
E) Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalı vekili 08.07.2010 tarihli mazeret dilekçesi içinde sunduğu 08.07.2010 tarihli cevap dilekçesinde zaman aşımı def'inde bulunduğu halde mahkemece zaman aşımı def'i değerlendirilmeden hüküm kurulması hatalıdır. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/1386 KARAR NO : 2022/2080 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : TUNCELİ İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/09/2020 NUMARASI : 2020/8 ESAS, 2020/16 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Taraflar arasında görülen icra takibinde borca itiraz davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı....