Aile Mahkemesinin 11/03/2009 tarih 2009/83E-2209/155K sayılı ilamı ile boşandıklarını, protokol uyarınca Mahkemece aylık 500 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak boşanma davasından sonra kendisinin ekonomik kriz sonucu işten çıkarıldığını ve nafakayı ödeyemeyecek duruma geldiğini, şu anda evli olduğunu ve bakmakla yükümlü bir çocuğunun bulunduğunu ileri sürerek daha evvel hükmedilen aylık 500 TL iştirak nafakanın kaldırılması, mümkün olmadığı takdirde 100 TL ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; davacının daha evvel protokol ile müşterek çocuk lehine ödemeyi kabul ettiği nafakayı hiç ödemediğini, halen işsiz olmadığı ve kayıt dışı tekstil işi ile uğraştığını savunarak davanın reddini talep etmiştir....
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararda boşanma kararının kesinleşme tarihini 20/05/2005 yerine 25.05.2015 olarak yazması maddi hata olup yerel mahkemece düzeltilebileceğinden ve davanın esasına etkili görülmediğinden davacının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Dava iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir. TMK'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin,çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, buna bağlı olarak aleyhe hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakasının hatalı olduğu, iştirak nafakası miktarının yüksek olduğu, ziynet alacağı davasının reddi gerektiği gerekçeleri ile kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası miktarı ve ziynet alacağı davası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. 2. Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminat miktarlarının yetersiz olduğu gerekçeleri ile iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminat miktarları yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. C....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 10.10.2019 NUMARASI : 2018/20 ESAS, 2019/747 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKASININ ARTIRIMI KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik dışı birlikteliğinden dünyaya gelen dünyaya gelen 29.08.2004 doğumlu Damla adında müşterek çocukları olduğu, çocuğun Edirne Aile Mahkemesinin 2006/74 Esas, 2007/178 Karar sayılı karar ile davalının babalığına karar verildiğini, daha sonra davacı tarafından açılan iştirak nafakası davasında Edirne Aile Mahkemesi'nin 2010/418 Esas 2010/790 Karar sayılı kararı ile çocuk için aylık 200,00 TL iştirak nafakasının davalı babadan alınmasına...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yapılan yargılama sonunda mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk Muhammed Eren Durmuş lehine verilen 100 TL iştirak nafakasının dava tarihinden (25/10/2022) geçerli olmak üzere aylık 1.400 TL artışı ile aylık 1.500 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, söz konusu nafakaya her yıl TÜİK'in ön gördüğü ÜFE/ TÜFE ortalaması oranında artış yapılmasına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı istinaf dilekçesinde özetle; gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın fahiş şekilde nafakanın artırılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmek suretiyle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın konusu iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir....
Bu iştirak nafakasının hükmedilmesi sırasında davalı kadın çalışmadığı için, müşterek çocuklar adına 250şer tl hükmedilmiştir. Mahkemenizce tarafların müşterek çocukları için hükmedilen iştirak nafakası olan 250'şer TL, davalı kadının işe girmesi ve davalı kadının çocuklarının ihtiyaçlarına iştirak etmesi açısından, ilk olarak; davacı müvekkil aleyhine verilen iştirak nafakalarının kaldırılmasına, Mahkemeniz aksi kanaatte ise müşterek çocuklar için 250'şer tl olan nafakanın daha düşük olarak belirlenmesi gerekmektedir. Davalı kadın lehine hükmedilen 450.-TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, Müşterek çocuklar Ebru AKGÖZ ile Melise AKGÖZ lehine hükmedilen 250'şer TL iştirak nafakasının kaldırılmasına, Mahkemeniz aksi kanaatte ise, daha düşük bir iştirak nafakası belirlenmesine, Yargılama giderleri ve Avukatlık vekalet ücretinin davalı aleyhine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
TMK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile TBK.nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatlar yönünden kabulü ile hükmün kaldırılması gerekmiştir. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK 353/1- b-2 maddesi uyarınca düzeltilmek suretiyle yeniden aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/429 Esas-2015/102 Karar sayılı ilamı ile davacı T1 bağlanan 250,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 250,00 TL arttırılarak aylık 500,00 TL'ye; müşterek çocuk Asude Berna hakkında aylık bağlanan 200,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 1.300,00 TL arttırılarak aylık 1.500,00 TL'ye yükseltilmesine, hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakasının TÜİK tarafından açıklanan yıllık ÜFE oranında arttırılmasına,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili hükmün; iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının talepleri doğrultusunda arttırılması gerektiği yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek vekili hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
Mahkemece; yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırılması talebinin reddine, nafakaların her yıl ...tarafından açıklanan .. oranında arttırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk ve iştirak nafakasının arttırılması istemine ilişkindir. Somut olayda;... Aile Mahkemesinin 2010/908 Esas sayılı dosyasının 01/03/2011 tarihli ara kararı ile davacı kadın lehine 750 TL ve müşterek çocuk lehine 500 TL tedbir nafakasına ilişkin hüküm kurulduğu, tarafların .... Aile Mahkemesinin 2013/718 Esas ve 2014/163 Karar sayılı lmaı ile 25.02.2014 tarihinde boşandıkları, davacı lehine aylık 750 TL yoksulluk nafakasına ve velayeti davacıya verilen müşterek çocuk lehine aylık 500 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın 01.07.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....
Davalı-davacı erkek bölge adliye mahkemesi kararını temyiz etmiş ve Dairemizin 12/04/2021 tarihli, 2021/1424Esas ve 2021/2909Karar sayılı ilamıyla; kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı ve ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının fazla olduğundan bahisle; kararın bozulmasına karar verilmiştir. Davalı-davacı erkek, bozma ilamı tarihinden sonra sunduğu 26/04/2021 tarihli dilekçesi ile temyiz kanun yolu başvurusundan feragat ettiğini bildirmiştir. Dairemizin bozma ilamı sonrası dosyanın gönderildiği bölge adliye mahkemesi, bozma ilamına uyulmasına karar vermiş; ancak erkeğin bozma ilam tarihinden sonra feragati olduğundan bahisle; yoksulluk ve iştirak nafakası yönünden bozma ilamından önceki kararıyla aynı hükmü tesis etmiştir. Temyiz edilen hükmü Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır....