Davalı vekili dilekçesinde; tarafların boşandıklarını ve müşterek çocuğun velayet hakkının davalı anneye verildiğini, davalının asgari ücret ile çalışmakta olduğunu, davacının müşterek çocuğun masraflarına hüküm altına alınan iştirak nafakası dışında hiç bir katkı sağlamadığını, müşterek çocuğun alerjik rinit rahatsızlığının olduğunu tedavi masraflarının yalnızca davalı anne tarafından karşılandığını, her ne kadar babasıyla da kalsa evin giderlerine katıldığını, davalının halen yoksul olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir....
TMK’nun 328.maddesinde: “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü yer almaktadır. Yukarıda açıklanan TMK.nun 328/1.maddesi uyarınca; kural olarak, ana babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam ettiğinden, anılan maddenin birinci fıkrasının açık hükmü uyarınca küçük ergin olmakla lehine bağlanan iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Buna bağlı olarak; çocuğun ergin olması ile iştirak nafakası kendiliğinden sona erdiğinden, davacının, kanun gereği kendiliğinden sona eren iştirak nafakasının kaldırılması talebi ile dava açmasında hukuken korunmaya değer menfaati, diğer bir ifade ile bu talebi yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır....
Davalı-davacı vekili birleşen karşı dava ve cevap dilekçelerinde özetle; müvekkilinin 4 yıllık evlilik için 12 yıldır yoksulluk nafakası ödemesinin hukuk ve insan haklarına aykırı olduğunu, davacı-davalının çalışabilecek yaşta ve sağlıkta bulunduğunu, bu sebeple yoksulluk nafakasının kaldırılma ve indirilme koşulların oluştuğunu belirterek, öncelikle kaldırılmasına, aksi halde indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, esas davanın reddini istemiştir....
(HGK. 7.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 1.5.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları). Somut olayda,dosya kapsamında yer alan belgeler ve tanık beyanlarına göre davalı kadının asgari ücret ile F... Çelik Kapı adlı iş yerinde çalıştığı sabittir. Ancak aldığı nafaka ve gelirinin toplamı davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde de değildir. Zira yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Davacı vekili dava dilekçesinde, boşanma kararı ile davalı kadına 300 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuklara 150'şer TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, boşanma kararından sonra davacının asgari ücretle çalışmaya başladığını, gelirinin azaldığını, yeniden evlendiğini belirterek yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılmasını, bu olmadığı taktirde yoksulluk nafakasının 300 TL'den 100 TL'ye, iştirak nafakasının 150'şer TL den 75'er TL'ye indirilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacının ekonomik durumunun boşanma davası sırasında nasılsa şimdide aynı olduğunu, çocukların giderlerinin arttığını beyan etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının 300 TL'den 100 TL'ye, iştirak nafakasının 150'şer TL den 100'er TL'ye indirilmesine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Davada, davacının gelirinin azalması nedeniyle, boşanma kararı ile hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması, olmadığında indirilmesi talep edilmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması ve yoksulluk nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalı ile ..1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/52 esas 2011/209 karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, müşterek çocuk lehine 200,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aylık 500,00 TL kira ödediğini, diyabet hastası olduğunu, mevcut nafakanın yeterli olmadığını, çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, davalının gelirinin iyi olduğunu belirterek; müşterek çocuk lehine iştirak nafakasının 750,00 TL’ye yükseltilmesine ve kendisi için 250,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Somut olayda;davacı dava dilekçesinde, kendisi için 500 TL yoksulluk nafakası ve müşterek çocukların her biri için, Sincan 4.Aile Mahkemesinin 2014/92 Esas, 2014/102 Karar sayılı ilamı takdir edilen 150 TL iştirak nafakasının 500,00 TL 'ye yükseltimesini istemiştir. İştirak nafakasının artırılması ve yoksulluk nafakası istemine ilişkin bu davalar arasında fiili ve hukuki irtibat vardır. Zira davacının kendisi için talep ettiği yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar için artırılmasını talep ettiği iştirak nafakasının borçlusu davalı olacaktır. Bu nedenle davalardan biri hakkında verilecek hüküm, diğerini etkileyecek nitelikte olduğundan,mahkemece, her iki isteme yönelik davanın, birlikte görülmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karara ulaşılması gerekirken,mahkemece yanılgılı değerlendirilme ile yoksulluk nafakasına ilişkin istemin tefriki ile iştirak nafakasının hükme bağlanması usul ve yasaya uygun değildir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Asıl davanın yoksulluk nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakasının indirilmesi davası olduğu, karşı davanın yoksulluk nafakasının yükseltilmesi ve iştirak nafakasının yükseltilmesi davası olduğu, mahkemece asıl davanın reddine karar verildiği, karşı davada yoksulluk nafakası talebinin arttırımı yönündeki talebin reddine, iştirak nafakası arttırımı talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, davacı-davalı erkek asıl davanın reddini, karşı davanın kısmen kabulünü istinaf ettiği, davacı-davalı erkek istinaf talebinin incelenmesinde istinaf kanun yoluna başvurma harcı olarak 148,60 TL, istinaf karar harcı olarak 54,40 TL yatırdığı, davacı-davalı erkeğin hem asıl davanın reddini hem karşı davanın kısmen kabulünü istinaf ettiği anlaşılmakla 54,40 TL daha istinaf karar harcı yatırması gerektiği halde yatırmadığı anlaşılmıştır....
Dairemizin 19.06.2019 tarihli kararıyla, hüküm sadece kadın lehine hükmedilen maddi tazminat, tedbir nafakasının miktarı ve erkeğin manevi tazminat talebi hakkında olumlu-olumsuz hüküm kurulmadığı yönlerinden bozulmuş, hüküm diğer yönlerden kesinleşmiştir. İlk derece mahkemesinin 14.11.2019 tarihli kararıyla bozma ilamına uyulmakla, sadece bozulan yönlerden hüküm kurulması gerekirken, kesinleşen boşanma, velayet, kişisel ilişki, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, kadın yararına hükmedilen manevi tazminat, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri yönünden yeniden hüküm kurulmuştur. Hüküm davalı-davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar ve reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; Yoksulluk ve İştirak Nafakasının Artırılmasına ilişkin olup İlk derece mahkemesince verilen karara karşı; davalı hükmedilen iştirak nafakası miktarı ile, reddedilen yoksulluk nafakası yönünden lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi, davacı taraf, reddedilen yoksulluk nafakasının artırılması ile hükmedilen iştirak nafakalarının miktarı yönünden istinaf talebinde bulunmuştur. Müşterek çocuklar için artırılan iştirak nafakası miktarına yönelik itirazların değerlendirilmesinde , Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi "nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6763 sayılı yasanın 41.maddesi ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/2. maddesi gereğince; miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir....