Bu sebeple, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı-davalı erkek aleyhine, yoksulluk nafakası miktarının ilk kararda belirlenen miktara göre artırılarak belirlenmesi doğru olmadığı gibi, davalı-davacı kadının aylık 150,00 TL yoksulluk nafakası talebi bulunduğu halde, yoksulluk nafakası yönünden talep aşılarak (HMK m.26) hüküm kurulması da doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.02.2018(Pzt.)...
Her ne kadar erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez ise de dosya kapsamından yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalı erkeğin herhangi bir geliri ve malvarlığının olmadığı anlaşılmaktadır. Kendi yoksul olan kişi nafaka ile yükümlü tutulamaz. Bu durumda davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2004/1024 Esas ve 2005/576 Karar sayılı ilamı ile davacı lehine aylık 125,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuk 2003 doğumlu Hayati lehine aylık 75.00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini; aradan geçen zamanda takdir edilen nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını bu nedenle, yoksulluk nafakasının 425,00 TL'ye; iştirak nafakasının 375 TL'ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk Hayati için 75.00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 325,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş ve yoksulluk nafakası talebine ilişkin herhangi bir karar verilmemiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir....
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; müvekkili davalı ile davacı arasında görülen boşanma davasında müvekkilinin yoksulluk nafakası talebi olmadığını ve bu yönde bir karar verilmediğini, yalnızca müşterek çocukları Esma yararına iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak kararın yazılması sırasında maddi hata yapılarak sehven iştirak nafakası yerine yoksulluk nafakası olarak yazıldığını, aslen hükmedilen nafakanın iştirak nafakası olduğunu, bununla birlikte aradan geçen zaman içinde müşterek çocuğun ihtiyaçlarının arttığını ve hükmedilen iştirak nafakasının yetersiz kaldığını belirterek; asıl davanın reddi ile karşı davaları bakımından ise iştirak nafakasının 450 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakasının miktarı, iştirak nafakası, velayet ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı-karşı davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, davacı-karşı davalı kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği kabul edilerek kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilmesine karar verilmiştir. Yoksulluk nafakası alan eş, iştirak nafakası ile yükümlü tutulamaz. Bu nedenle velayeti davalı-karşı davacı erkeğe verilen müşterek çocuk ......
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, tazminatlar ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Toplanan delillere göre, iki tarafın da asgari ücretle çalıştığı, tarafların gelirlerinin birbirine denk olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Türk Medeni Kanunu'nun175. madde koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. O halde, kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tedbir Nafakası-Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı kadın tarafından yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir veya değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık onayı ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez ve değitirilemez (HMK md. 141/1). Davacı-davalı kadının ilk defa bozmadan sonra ibraz ettiği 08.07.2015 tarihli dilekçesinde yer alan yoksulluk nafakası talebi, talep sonucunun genişletilmesi niteliğindedir....
Türk Medeni Kanunun 169. maddesi ve tedbir nafakasının niteliği nazara alındığında kadın lehine tedbir nafakası takdiri doğru, miktarı ise makuldür. Bu itibarla erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinafının reddine karar vermek gerekmiştir. Taraflardan davacı kadın hastanede temizlik personeli olup asgari ücret kazanmaktadır. Davalı da otobüs firmasında şoför olup asgari ücret düzeyinde gelir sahibidir. Bu bakımdan kadının boşanma ile yoksulluğa düştüğünün kabulüne imkan bulunmadığından kadın açısından yoksulluk nafakası koşulları oluşmamıştır. Kadına yoksulluk nafakası takdir edilmesi hatalıdır. Erkeğin yoksulluk nafakasına yönelen istinafı kabul edilip kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir....
Bu nedenle, kadın eşin istinaf talebinin yoksulluk nafakası yönünden kabulüne, iştirak nafakaları yönünden ise kısmen kabulüne karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararının bu yönlerden kaldırılarak, yeniden kurulan hüküm uyarınca kadın eş yararına aylık 600 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuklar yararına ise ayrı ayrı aylık 400'er TL iştirak nafakasına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle ; 1- Davacının iştirak/yoksulluk nafakaları dışındaki istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-1, maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacının iştirak/yoksulluk nafakalarına yönelik istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Pazarcık 1....
Karşı davacı kadın tarafından karşı dava dilekçesinde boşanma, 1.500 TL tedbir nafakası, 100.000'er TL maddi-manevi tazminat talebinde bulunulduğu, karşı davacı kadın tarafından 2.cevap dilekçesinin sunulmadığı, bu halde kadının karşı dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talebinin olmadığı anlaşılmasına göre mahkemece, karşı davacı kadına yoksulluk nafakası bağlanmasının hatalı olduğu, bu sebeple bu yöndeki istinaf talebinin kabulü gerektiği görülmüştür. Birleşen dava dosyası TMK 197. maddesine dayalı tedbir nafakası isteminden ibaret ayrı bir davadır. Davanın birleştirilmiş olması onun birleşen dosyadan bağımsız ve ayrı bir dava olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz....