İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-davalı kadın vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kusuru, tedbir - yoksulluk nafaka miktarını, maddi - manevi tazminat verilmemesini istinaf etmiştir. Davalı-davacı erkek vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kusuru, asıl davanın kabulünü, kadın için tedbir - yoksulluk nafakası verilmesini, erkek için tedbir yoksulluk nafakası ve maddi - manevi tazminat verilmemesini istinaf etmiştir....
Bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucundan mahkemece davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne karar verilerek kadın lehine 1.200,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Hükümde kadın lehine hükmedilen nafaka yoksulluk nafakası olup bu nafakanın "tedbir nafakası" olarak nitelendirilmesi doğru değil ise de; bu yanlışlığın giderilmesi tek başına bozma nedeni olmadığından, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir (HMK.md.438/7)....
Bozma sonrası verilen ikinci kararda ise kadın yararına aylık 600 TL yoksulluk nafakası, maddi tazminat ve manevi tazminata hükmedilmiştir. İlk hükümde kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası davacı kadın tarafından temyiz edilmemiş, ilk hükümdeki miktarlar yönünden davalı erkek yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Bu sebeple bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda usulü kazanılmış hakka aykırı şekilde davalı erkek aleyhine, yoksulluk nafakasının miktarının arttırılmasına hükmedilmesi doğru bulunmamış, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davacı ...'e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 218.50 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davalı ...'...
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi, yoksulluk nafakası artırımı konusunda karar verilmemiş olması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Taraflar arasında karşılıklı olarak görülen boşanma davasının yapılan yargılaması neticesinde erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğundan bahisle her iki davanın da kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından manevi tazminat miktarı yönünden istinaf edilmiştir. O halde ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına ilişkin hüküm istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir....
Hukuk Dairesinin 11/01/2021 tarih, 2020/5857 Esas ve 2021/41 Karar sayılı ilamı ile, çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının ve kadın yararına hükmedilen maddi tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle bozulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Temyiz edilen Dairemiz kararı Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 11/01/2021 tarih, 2020/5857 Esas ve 2021/41 Karar sayılı ilamı ile çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarı, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddi tazminat miktarına yönelik olarak bozulmuş, diğer yönler onanarak kesinleşmiştir. Bozma ilamı üzerine, duruşma açılarak bozma ilamına uyulmuştur. Bozma ilamı üzerine yargılama maddi tazminat, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarına hasren icra edilmiştir....
İlk derece mahkemesinin bu kararı; erkek tarafından, kusur tespiti, velâyet, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf edilmiş olmasına rağmen bölge adliye mahkemesince; erkeğin istinaf itirazları; kadının tedbir nafakası davasının kabulü ve birleşen boşanma davasında nafakaların miktarı ve velayet düzenlemesi olarak incelenmiştir. İstinaf incelemesi neticesinde; çocuklar için verilen tedbir nafakası yönünden istinaf dilekçesinin reddine, tedbir nafakasının kabulü ve nafakaların miktarı ve velayet talebi yönünden istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, iştirak nafakaları ve miktarları yönünden değerlendirme yapılmaksızın, hükmü sadece istinaf edilen diğer yönlerden inceleyerek karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Hüküm davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen iştirak nafakası ve davalı erkek yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden temyiz edilmiştir. İlk derece mahkemesi hükmüne karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kendi tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmaması, yoksulluk nafakası ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesinin gerekçeli kararında da davalı erkeğin talebine uygun istinaf sınırlaması yapılmıştır. Davalı erkeğin ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası ile kendi tedbir nafakası talebi hakkında istinaf başvurusu bulunmamaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesinde; istinaf incelemesinin, kamu düzenine aykırılık görülen haller dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı düzenlenmiştir. Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez....
nafakası isteminin kısmen kabulü ile davacı kadın lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, Dairemizce bu yöne ilişkin davalı erkeğin temyiz talebinin reddi ile hükmün yoksulluk nafakası yönünden onanmasına karar verilmiştir....
Somut olayda; tarafların 17/11/2011 tarihinde boşandıkları ve boşanma ilamı ile birlikte davalı lehine aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacının 08/04/2014 tarihinde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin davada mahkemece verilen kaldırma kararının Yargıtay 3. HD nin 01/04/2015 tarih ve 2014/18996 E- 2015/5335 K sayılı ilamında yoksulluk nafakasında hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, davacının halen yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü olduğu görülmüştür. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kadının asgari ücretle çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kendisi yoksulluk sınırında bulunan ve yoksulluk nafakası alan davalının ortak çocuklar için iştirak nafakasıyla yükümlü tutulması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün sair yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu ancak davalı kadının dilekçeler teatisi aşamasında usule uygun yoksulluk nafakası talebi bulunmadığı, cevap dilekçesinde "2.500TL.nafaka" bağlanması talebi yoksulluk nafakası talebi olarak değerlendirilemeyeceği gibi davalı kadın vekilinin istinaf müracaatında da "2.500 TL'den az olmamak kaydıyla tedbir nafakasına hükmedilmesine" şeklindeki talebi de nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince kadına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru olmakla birlikte "usule uygun yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına" denilecek yerde kesin hüküm oluşturacak şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacı erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak davalı kadının usulüne uygun yoksulluk nafakası...