Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı.... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların boşanma ilamı 06.02.2014 tarihinde kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 400 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 18.01.2016 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve.... artış oranları dikkate alındığında, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....
Anılan yasal düzenlemelere göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu sağlaması gerekmektedir. O halde mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kaldı ki, asgari ücret sınırındaki gelirinin varlığının, yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına neden olmayıp takdir edilecek nafakanın miktarının tayininde etkili olduğu; dolayısıyla mahkemece, nafakanın indirilmesine karar verilebileceği(çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince) davacının, dava dilekçesindeki nafakanın kaldırılması talebi içinde indirme talebinin de olduğu gözetilerek, bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Zira yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Buna göre; mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre davacı/karşı davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı, asgari ücret sınırındaki gelirinin varlığının yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına neden olmayıp indirmeye karar verilebileceği, ancak davalının aldığı nafakanın cüz'i bir miktar olduğu, bu nafaka ile gelirinin toplamının ise davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmadığı göz önünde bulundurularak karşı davadaki yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu bu talebin kabulüne karar verilerek yoksulluk nafakasının kaldırılması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenle davacı/karşı davalı ...'...
belirterek müşterek çocuklar için hükmedilen nafakanın aylık 200,00'er TL'ye, yoksulluk nafakasının 300,00 TL'ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası .........’in yayınladığı .... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın .........’in yayınladığı ..... oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ... nafaka takdiri doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı tarafın istinaf başvurusu yönünden; TMK'nın 175.maddesi gereğince belirlenen yoksulluk nafakasıyla ilgili olarak, TMK'nın 176/4. maddesi gereğince tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın (nafakanın) artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu düzenlemeye göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay ve dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre davanın açıldığı tarihte olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim,yoksulluk nafakasına hükmedilen ilamın kesinleştiği tarihten eldeki dava tarihine kadar geçen süre nazara alınarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda uygun bir artırıma karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeler ile nafakanın artırılmasına yönelik talebinin reddi uygun görülmemiştir.Belirtilen husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden dairemizce daha önce 1.500 TL olarak hükmedilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 1.000 TL artırılarak aylık 2.500 TL'ye yükseltilmesine, belirlenen yoksulluk nafakasının her yıl 15 Ocak tarihinde bir önceki yıl gerçekleşen TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Her ne kadar davacı erkek vekili tarafından davalarının reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu, nafakaların kaldırılması veya en azından indirilmesine, davalı kadın vekili tarafından ise, karşı davalarının reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kararın kaldırılması ve talepleri doğrultusunda nafakaların artırılmasına karar verilmesi gerektiği yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; asıl davanın yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması veya indirilmesi, karşı davanın ise, yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davası olduğu, yerel mahkemece asıl dava ve karşı davanın ayrı ayrı reddine karar verildiği dikkate alındığında yerel mahkemece reddedilen nafakanın kaldırılması ve nafakanın artırılması miktarları açısından kesin nitelikte olduğu, kesin olan kararlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 352/1- b maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm...
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen tüm hususlar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılıp, nafakanın kaldırılması talebinin reddi ile yoksulluk nafakasının bir miktar artırılması yönünde karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yanılgılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde tarafların 2014 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, boşanma kararı ile kadın yararına 300 TL yoksulluk nafakası verildiği, 2018 tarihinde kadının açtığı yoksulluk nafakası davasının kısmen kabul edildiği nafakanın 125 TL artırıldığı, bu kararın miktar itibari ile kesin olması nedeni ile kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği ve davacının halen davalıya 425,00 TL yoksulluk nafakası ödediği anlaşılmıştır. Davacının SGK kaydı incelendiğinde Haziran 2018 tarihinde işten çıkarıldığı, boşanma kararı verilip kadın yararına yoksulluk nafakası bağlandığı tarihte erkeğin sigortalı olarak çalıştığı anlaşılmakla, davacının ekonomik durumunda değişiklik meydana geldiği anlaşılmıştır. Davalı açısından ise nafakanın bağlandığı boşanma tarihindeki koşulların geçerli olduğu, herhangi bir gelirinin bulunmadığı, yoksulluk halinin devam ettiği anlaşılmıştır....