Turizm Paz.A.Ş arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerinde davalı firmanın kefil sıfatı ile imzasının bulunduğu, kredi borcunun ödenmemesi hesabın kat edilip borçlulara ihtarname tebliğ edildiği ve alacağın tahsili amacıyla takibe geçildiğini ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlular vekili tarafından yetkiye itiraz edildiği, mahkemece, takibe dayanak bonoda Konya iline ilişkin olarak kararlaştırılan yetki anlaşmasının geçerli olmadığı, Konya'da takip yapılamayacağı belirtilerek, yetki itirazının kabulü ile borçluların ikametgah adresi olan İstanbul'un yetkili olduğuna karar verildiği görülmektedir. TTK'nun 702/1. maddesi gereğince, aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumlu olur. Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" hükmüne yer verilmiştir....
Somut olayda; borçlunun icra müdürlüğüne ibraz ettiği 26/09/2019 tarihli dilekçesinde husumet ve yetkiye itiraz edildiği, husumet itirazı içeriğine göre genel olarak itiraz iradesinin çıkarılabildiği, gerçek maksat ve isteğinin borca itiraz iradesini taşıdığı , bunun geçerli bir itiraz olarak kabul edilmesi gerektiği, kaldı ki borçlu tarafından Kocaeli İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğuna yönelik yetki itirazında bulunulduğu geçerli bir yetki itirazı söz konusu iken yetki itirazı kaldırılmadan takibe devam edilmesinin İİK 66/1 maddesine aykırılık teşkil edeceği dolayısıyla itiraz nedeniyle durdurulmuş takip nedeniyle takibe devam edilerek haciz istenmesine yasal olanak bulunmadığı, tüm bu sebeplerle şikayetin reddine karar vermek sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davanın Reddine" karar verildiği görülmüştür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte yetkiye, imzaya ve borca itiraz niteliğindedir. 6100 sayılı HMK'nın "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmü mevcuttur. HMK'nun 19/2. maddesi uyarınca birden fazla yetkili icra dairesi varsa, borçlu yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmelidir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. HGK'nun 22/09/1976 gün ve 10/1957- 2554 sayılı ve 25/12/1987 tarih ve 1987/506- 1103 sayılı kararlarında da benimsendiği gibi, anılan hükümde, yetki itirazında bulunana, birden fazla yetkili mahkemeyi (icra dairesini) gösterme olanağı yasaklanmamıştır....
Diğer taraftan 6100 sayılı HMK'nın yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Yine bonoda yetki şartı bulunması halinde yetki şartının geçerli olması için HMK'nın 17. maddesine göre, uyuşmazlığın tacirler arasında doğmuş olması şartı aranmaktadır. 6100 Sayılı HMK 17. maddesi uyarınca geçerli bir yetki sözleşmesinin tacirler arasında hüküm ifade edebileceği, somut olayda ise alacaklının tacir olmadığı hususu dikkate alınarak yetki sözleşmesinin geçersiz olduğu takdir edilmiş, itiraz edenin yerleşim yeri itibariyle genel yetki kuralı dahilinde ihtilafın "......
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/03/2023 NUMARASI : 2022/1028 ESAS - 2023/101 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, müvekkilinin adresinin Diyarbakır olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca davalı ile herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunmadığını, takibe konu çekteki imzaya da itiraz ettiklerini söyleyerek yetkiye, borca ve imzaya itirazlarının kabulünü istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İİK 50. ve 258. madde gereğince İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, söyleyerek davanın reddini istemiştir....
ve usulüne uygun itiraz bulunmaması nedeniyle Muş İcra Dairesinin yetkili hale geldiğini, mahkemece yetki itirazı hakkında tarafların delillerinin toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken tebligat tarihi ve yapılan itirazın süresinde yapılıp yapılmadığını denetlemesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesinin hatalı olduğunu, takip konusu senette Muş Mahkemeleri yetkili olduğuna dair kayıt konulmasına rağmen yetki itirazının kabulünün hatalı olduğunu, kambiyo senetlerinde geçerli bir yetki sözleşmesi varlığı halinde aksine bir anlaşma bulunmadığı takdirde takibin belirlenen yerde yapılabileceğini, kambiyo senetlerinde kesin yetki kuralının bulunmadığını, borçluların adreslerinin Ankara olduğunun belirtilmesinin eksik araştırmanın göstergesinin olduğunu, davacı T2 yönünden itiraz edilmediğinden bu borçlu yönünden İcra Dairesinin yetkisinin kesinleştiğini diğer borçlu yönünden de Muş İcra Dairesinin yetkili hale geldiğini beyanla kararının kaldırılarak davanın reddine karar...
İtiraz dilekçesinde belirtilen ikamet adresi ile ödeme emrinin tebliğ edildiği adres aynı olup, bu dilekçeyle yetki, borç, faiz ve fer’ilerine itiraz edilmiştir. Anılan dilekçenin yetki itirazına ilişkin bölümü aynen; “Yasal süresi içinde yetkiye itiraz ediyoruz” şeklindedir.Borçlu bu dilekçesiyle icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş, ancak hangi yer icra dairesinin yetkili olduğunu açıklamamıştır. Yetki itirazında yetkili icra dairesinin açıkça belirtilmesinin gerektiği ve yasanın aradığı açıklıkta bir yetki itirazının bulunmadığı anlaşılmıştır.O halde, usulüne uygun olarak icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmediğinden eldeki itirazın iptali davasının, icra dairesinin yetkisizliğinden bahisle reddedilmesi yerinde olmayıp, yerel mahkemece davanın esasına girilerek taraf delillerinin tartışılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Takibe konu senedin keşide yeri ve müvekkillerinin ikamet adresinin İzmir olup, yasal düzenlemeler karşısında yetkili icra müdürlüğünün, İzmir İcra Müdürlüğü olduğunu, takibe konu senet üzerinde her ne kadar yetkili olan mahkemelerin Konya olduğu belirtilmiş ise de, bonoda yetki kaydının, yetki sözleşmesinin tâbi olduğu yazılı şekil şartını (HMK m. 18) karşılamamakta ve bu nedenle geçerli olmadığını, yetki kaydının senet üzerine tek taraflı bir beyan ile yazıldığını, bu durumda kanunun aradığı şekil şartlarına uyan, geçerli bir yetki sözleşmesi olmadığını, sonuç olarak TBK 89/1 maddesi gereğince ve HMK 18. maddesi kapsamında geçerli bir yetki sözleşmesi bulunmadığından Konya İcra Müdürlükleri'nde açılan icra takibi hakkında yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca takibe konu senetlerin, kambiyo vasfı niteliğini taşımadığını, takibe konu edilen ve takibe konu edilmeyen senetlerin müvekkillerinden baskı ve tehdit...
Bu durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hüküm, borçlulardan birinin onun için genel yetkili yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali içindir. Somut olayda, alacaklı tarafından borçlular ... ve .... hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başlandığı, borçlulara ödeme emrinin 02.09.2013 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla ...’ın itiraz tarihi itibariyle, ... yönünden icra müdürlüğünün yetkisinin kesinleşmediği ve yetki itirazında bulunan borçlu ...’ın adresinin Bucak’ta olmasının yanı sıra, çekin keşide edildiği ve muhatap bankanın bulunduğu yerin de Bucak olduğu görülmüştür. O halde, mahkemece, yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir....