İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile itiraza konu takibe dayanak yapılan bonolarda düzenleme yerinin Büyükçekmece İstanbul, itiraz eden borçlunun faaliyet adresinin Çatalca olduğunun görüldüğü, alacaklının takibini Büyükçekmece ve Çatalca İcra Müdürlüğünde başlatması gerektiği iddia edilmiş ise de birden fazla yetkili icra müdürlüğünün olduğu takiplerde HMK 19/2'ye göre davacı borçlunun yetkili icra müdürlüğünü açıkça göstermesi gerektiği bu suretle yetki itirazında birden fazla yetkili icra dairesi bildirilerek usulüne uygun yetki itirazında bulunulmadığı gerekçesi ile davacının yetki itirazının reddine ile takibe konu edilen bonoların yasal unsurlarının bulunduğu, açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, doldurulan kısmın anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiği, bu konuda belge sunulmadığı, itirazın dar yetkili icra mahkemesinde dinlenilemeyeceği gerekçesi ile davacının borca itirazının reddine...
Davalı borçlu, ilk başlatılan Beyoğlu 1.İcra Müdürlüğü'nün 2006/6935 sayılı dosyasında sadece borca itiraz etmiş, yetkiye itiraz etmemiştir. Dolayısıyla bu borçlu yönünden yetki hususu kesinleşmiş olup Beyoğlu İcra Dairesinin yetkisi kabul edilmiştir, itirazın iptali davası yönünden özel bir yetki kuralı getirilmediğinden genel hükümlere göre yetkili mahkeme belirlenecektir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi itirazın iptali yönünden yetkili hale getirmez. Dolayısıyla davalı borçlu açılan itirazın iptali davasında yetkiye itiraz edebilir..." şeklindedir....
Davacı ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan icra dairesinde takibe girişmiş ve ihtiyati haciz kararına borçlular tarafından yetki yönünden itiraz edilmemiştir. İhtiyati haciz kararının takibe konulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan Kanun 1086 sayılı HUMK'dır. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 448. maddesinde; “bu kanun tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır” hükmü yer almaktadır. Somut olayda HMK'nın yürürlüğe girmesinden önce ihtiyati haciz kararı alınmış ve takibe konulmuş olduğundan bu işlemler tamamlanmış işlem niteliğinde olup, olayda İİK'nın 50. ve HUMK'nın 12. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinden ve bu durumda İstanbul İcra Daireleri yetkili olduğundan işin esasına girilerek iddia ve savunma çerçevesinde deliller toplanıp hep birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Bu durumda mahkemece, HMK'nın ---- yetkili olduğu gözetilerek işin esasına girilip deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir." belirtmiştir. ------ dairesinin yetkisiz olduğunu ileri sürmek, (şikâyet değil) itiraz yolu ile olur. İcra dairesi kendiliğinden yetkisizlik kararı veremez. Borçlu, yetki itirazını ödeme emrine itiraz süresi içinde icra dairesine bildirir. Yetki itirazı, esas hakkındaki itirazla (m. 62) birlikte yapılmalıdır (m. 50, II). Borçlu, süresi içinde ödeme emrine itiraz ederken, yetki itirazını da birlikte bildirmemişse, artık takibin bundan sonraki safhalarında yetki itirazında bulunamaz; icra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır. Yani, alacaklı, borçlunun (esasa ilişkin) itirazının kaldırılması için icra mahkemesine başvurursa (m. 68 - 68/a), borçlu, icra mahkemesinde, icra dairesinin yetkisiz olduğunu ileri süremez (m. 63)....
. - K A R A R - Davacı vekili, davalı aleyhine başlatılan ilamsız takibe davalının yetki yönünden itiraz ettiğini, taraflar arasında düzenlenen kredi kartı üyelik sözleşmesinin 20. maddesinde Kadıköy İcra Dairelerinin yetkili olduğunun belirtildiğini, bu nedenle davalının yetki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davalının sadece icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, bu durumda itirazın giderilmesinde icra mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 25.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu haliyle davacı borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu, itirazında yetkili icra dairesi olarak gösterdiği İskenderun İcra Dairelerinin yetkili olduğu, söz konusu takip de İstanbul icra dairelerinin yetkili olmadığı yine yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edilmesi durumunda öncelikle icra dairesinin yetkisinin araştırılması ve şayet buna ilişkin itiraz yerinde değilse borcun esasına karşı itirazın incelenmesine geçilmesi gerektiğinden (İ.İ.K 'nun 50/2- İ.İ.K'nun 169/a) davanın, yetki itirazı yönünden kabulü ile takip dosyasının karar kesinleştiğinde ve istek halinde İcra Müdürlüğü tarafından davacı borçlu yönünden tefrik edilerek yetkili İskenderun Nöbetçi İcra Müdürlüğüne gönderilmesine, Yetki itirazı kabul edildiğinden diğer şikayet ve itirazlar hakkında mahkememizce KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA" dair karar verildiği görülmüştür....
Sayılı dosyası ile halen derdest olduğunu, davacının iş akdinin 30.09.2019 tarihinde haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini, davacının beyanına göre iş akdi feshedilirken, rızası hilafına ve iradesi dışında, baskı ile kendisine 27.09.2019 tarihli usulsüz bir senet ve belgeler düzenlenerek imzalatılmış olabileceğini, davacının, kendisine rızası dışında imzalatılan bu senede ve takibe itiraz ettiğini, kesinlikle borcu ve takibi kabul etmemekle birlikte, usule ilişkin itirazlar kapsamında dava konusu senedin takibe konulduğu yer Anadolu İcra Dairesi olmakla burada davacı hakkında icra takibi yapılması haksız ve kanuna aykırı olduğunu, usule ilişkin itirazlar kapsamında bir tarafın işçi olduğu durumda yetki sözleşmesi geçersiz olduğundan ve davacının ikamet adresinin de Kağıthane sınırları içerisinde olduğundan icra takibinin İstanbul Anadolu Adliyelerinde yapılmasının kanuna aykırı olup bu yönden takibe itiraz ettiklerini, takibe itirazları kapsamında yetkili icra dairelerinin de mahkemeler...
HMK'nın 17. maddesi gereğince, keşideci ve lehtardan her ikisi de tacir olmadığından bonoda belirtilen yetki kaydı geçersizdir. Dava dışı takip borçlusu Özyurt Mad. İnş. San. ve Tic A.Ş.'nin yerleşim yerinde icra takibi başlatılmış ve adı geçen borçlu kendisine ödeme emri tebliğ edilmiş olmasına rağmen yetki itirazında bulunmadığından Özyurt Mad. İnş. San. ve Tic A.Ş. hakkındaki yetki kesinleştiğinden, davacıların yetkiye itiraz etmeleri mümkün değildir. Açıklanan bu gerekçeyle mahkemece yetki itirazının reddine karar verilmiş olması isabetlidir. Takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekir (HGK’nun 14.03.2001 tarih, 2001/12- 233 E, 2001/257 K. sayılı ve 20.06.2001 tarih, 2001/12- 496 E. sayılı kararları)....
İtiraza konu takibe dayanak yapılan çekte keşide yerinin İstanbul, muhatap bankanın bulunduğu yer ile itiraz eden borçlunun yerleşim yerinin Bahçelievler/... olduğu ve diğer borçlunun adresinin de .../Hatay olarak gösterildiği ve bu adreste ödeme emri tebliğ edildiği görülmektedir. Açıklanan yetki kurallarına göre, alacaklının takibini İstanbul veya ... İcra Müdürlüğü'nde başlatması gerektiği halde yetkili olmayan ... İcra Müdürlüğünde takip yaptığı anlaşılmaktadır. Birden fazla yetkili icra dairesi bulunması halinde HMK.nun 19/2. maddesi uyarınca borçlu yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmelidir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. HGK.nun 22.09.1976 gün ve 10/1957-2554 sayılı ve 25.12.1987 tarih ve 1987/506-1103 sayılı kararlarında da benimsendiği gibi, anılan hükümde yetki itirazında bulunana birden fazla yetkili mahkemeyi (icra dairesini) gösterme olanağı yasaklanmamıştır....
Somut olayda, takibe konu bonoların incelenmesinde, tanzim yerinin ...olup, buna göre yukarıda açıklandığı üzere bononun tanzim (düzenleme) yerinde de takip yapılabileceğinden alacaklının Bursa icra dairesinde takip yapmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. O halde, mahkemece, yetki itirazının reddi ile diğer itiraz nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yetki itirazının kabulü isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....