Bu durumda tarafların iddia ve savunmaları ile dosyada mevcut belgeler kapsamında davalı vekilinin süresinde sunduğu cevap dilekçesinde ileri sürdüğü usule uygun yetki itirazı incelendiğinde ve değerlendirildiğinde; Davanın taraflar arasında akdedilen kargo sözleşmesi kapsamında gerçekleştirildiği iddia edilen taşıma hizmetinden kaynaklanan alacağa ilişkin .... İcra Dairesinin ... esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu, uyuşmazlık kapsamında özel yetki kurallarından herhangi birinin uygulama alanı bulunmadığı, davalı borçlunun hem takibe itirazında icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, hem de Mahkememizde açılan itirazın iptali davasında Mahkememizin yetkisine itiraz ettiği görülmüş ve takip dosyasındaki borca itiraz dilekçesinde İcra dairesinin yetkisine ilişkin yapılan itiraza ilişkin icra dairesince işlem yapılmadığı anlaşılmıştır....
. - K A R A R - Davacı vekili; davalının borcuna karşılık müvekkiline verdiği çek bedelini ödememesi üzerine başlatılan takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; dava konusu çekin işlem yerinin Bursa olduğunu savunarak davanın yetkisizlik nedeniyle reddini istemiştir. Mahkemece; davalının icra dosyasına yaptığı yetki itirazının kabulü gerektiği, çekin işlem yerinin Bursa olduğu gerekçesiyle yetki itirazının kabulü ile davanın yetki nedeni ile reddine, süresi içerisinde müracaat edildiğinde dosyanın yetkili Bursa Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. İlamsız icra takibinde gönderilen ödeme emrine karşı, borçlu vermiş olduğu itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itirazla birlikte borcun esasına da itiraz etmiştir....
A.Ş. arasında akdedilmiş olup davalı bakımından bağlayıcı olmadığı, bu nedenle takibe dayanak sözleşmedeki yetki şartının davalı yönünden geçersiz olduğu, takibe dayanak borç para borcu olup para borcu da götürülecek borç olduğundan ve alacaklının ikametgahı olan Ankara'da ödeneceğinden davalının yetki itirazı yerinde olmayıp reddine karar verildiği, davacı borçlu tarafından süresi içerisinde borcunun bulunmadığı belirtilerek takibe itiraz edildiği, her ne kadar davalı tarafça imzaya itiraz edilmemişse de takibe dayanak sözleşmede davalının imzası bulunmadığından imzaya itiraz edilmemesinin borcun ikrar edildiği anlamına gelmeyeceği, genel haciz yolu ile takipte davalı borçlunun itirazı halinde davacı alacaklının İİK'nun 68/a maddesinde düzenlenen belgeler ile takip yapması halinde ancak itirazın kaldırılmasına karar verilebileceğinden davacının alacağının imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarı içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde...
İcra dosyası incelendiğinde; borçlulara çıkarılan ödeme emrinin 11/10/2019 tarihinde bila tebliğ iade edildiği ve itiraz tarihine kadar borçlulara yeniden ödeme emri tebliğ edilmediği görülmüştür. Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre borçlulara ödeme emri tebliğ edilmese bile alacaklının takibe devam iradesini ortaya koyması ve uyuşmazlığı sürdürmesi halinde borçluların itiraz hakkını süresinde kullandıklarının kabulü gerekir. Somut olayda alacaklı taraf cevap dilekçesi sunarak uyuşmazlığı sürdürmüş bu şekilde takibe devam iradesini ortaya koymuştur. Öte yandan yetki itirazının, İİK'nun 50.maddesi atfı ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun genel yetki kuralları kapsamında incelenmesi gerekmektedir....
Borçluların icra mahkemesine başvurusu yetkiye ve İİK 169. maddesi uyarınca, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın İİK 169/a maddesi kapsamında incelenmesi gerekmektedir. Yetkiye itiraz yönünden yapılan incelemede; senetteki keşide yerinin Antalya olduğu, takibe konu senedin keşide yeri itibariyle yetkili icra dairesinde takibe konulduğu anlaşılmakla, davacının yetki itirazına yönelik istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Borca itiraz yönelik olarak; İİK 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat külfeti borçlulara aittir. HGK 14.3.2001 tarih 2001/12- 233 ve 20.6.2001 tarih 2001/12- 496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır....
Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir." hükmünü haiz bulunduğundan, bu hususta Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetkiye ilişkin kurallarının göz önünde bulundurulması gerekir. Kamu düzenini ilgilendiren yetki kuralları dışında mahkeme, yetkisiz olduğunu kendiliğinden dikkate alamaz. Bu nedenle İcra ve İflâs Kanunu'nun 265’inci maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebepleri arasında “yetki itirazı” yapılabileceği açıkça belirtilmiştir. Söz konusu uyuşmazlık çekten doğan alacak için ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, somut olaya uygulanacak yetki kuralları kamu düzenine ilişkin değildir. Bu itibarla; mahkemenin kendiliğinden yetkisizlik nedeniyle ihtiyati haciz istemini reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle ihtiyati haciz isteyen vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek hâlinde iadesine, 16.9.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....
Bu yetki kuralı kesin olmadığından HMK'nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesi "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesi "Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazını "ilk itiraz" olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise "İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez." 6100 sayılı HMK.nın 10.maddesi ise "Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir". hükmünü içermektedir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/108 Değişik İş 2020/109 Karar ile yine aynı borca istinaden ihtiyati haciz kararı verildiğini ve Bilecik İcra Müdürlüğü'nün 2020/3106 esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı alacaklının tüm bu takiplerle mükerrer olarak birden fazla icra takibi yaptığının ortada olduğunu, takibe konu borcu kabul etmemekle birlikte mükerrer takipler nedeniyle öncelikle icra takibinin iptali gerektiğini, zira tüm takiplere dayanak olan borç davalı tarafından aynı kredi sözleşmesinden kaynaklı gösterildiğini, T2'in kefil olarak yer aldığı hem kredi sözleşmesinde hem de senet metininde kefilliğin şartlarının oluşmadığını, takibe konu borca işletilen faize ve faiz oranına da itiraz ettiğini beyan etmiştir. Uyuşmazlık; ipoteğin paraya çevrilmesi nedeniyle başlatılan ilamlı takibin iptali ile yetki ve borca itirazına yöneliktir....
Ayrıca, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Sözkonusu düzenleme ile yetki sözleşmesi yapılmasında, tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması aranmıştır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlaşılması gereken, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır....
E. sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalıların , söz konusu takibe, faize, tüm ferilerine ve ikametgah adresinin Menderes olduğundan bahisle yetkiye ve borca itiraz ettiklerini, söz konusu itiraz akabinde takibin durdurulduğunu, davalının yetki itirazının haksız, hukuka aykırı, kötü niyetli ve müvekkili bankanın alacağını sürüncemede bırakma amaçlı olduğunu, takibe konu sözleşmenin müvekkili bankanın İzmir Gaziemir Şubesi ile borçlu arasında imzalandığını, bu sebeple İzmir İcra Daireleri söz konusu takipte yetkili olduğunu, davacının isterse şubenin işlemi nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkta davasını, genel yetkili olan gerçek veya tüzel kişinin yerleşim yerinin (merkezinin) bulunduğu yerdeki mahkemede açılabileceği gibi, şubenin bulunduğu yer mahkemesinde de açabileceğini, davacının burada her iki yetkili mahkemenin birinde davasını açmak konusunda bir şeçimlik hakka sahip olduğunu, davalıların Genel Kredi Sözleşmesi koşullarını inceleyip, müvekkili bankadan detaylı bilgi...