O halde mahkemece; davacı T2 ile davalı lehtar T4 tacir olduklarına ilişkin iddia nazara alınarak, varsa tarafların gösterecekleri deliller toplanmak suretiyle, keşideci borçlu T2 ile lehtar T4 6102 sayılı TTK’nun 12. maddesi anlamında tacir olup olmadığının yöntemine uygun şekilde araştırılarak ve gerektiğinde ilgili merciden sorularak, oluşacak sonuca göre yetki sözleşmesinin geçerli olup olmadığının tespiti ve buna göre öncelikle yetki itirazının karara bağlanması, yetki itirazının sonucuna göre dava dilekçesinde davacılar vekili tarafından açıkça borca ve faize de itiraz edilmiş olması sebebiyle bu itirazlar değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Takibe konu senette vade tarihi 01.09.2015 olup takibe 11.05.2018 tarihinde başlanmıştır. Takip tarihi itibari ile bonoda üç yıllık zamanaşımı süresi geçmemiştir.Mirasçıların takibe dahil edildikleri 30.11.2018 tarihi itibari ile her ne kadar üç yıllık zamanaşımı süresi geçmişse de; takibin alacaklının kusurundan kaynaklanmayan nedenlerle müteveffa aleyhine başlandığı kabul edildiğinden artık takip tarihinin müteveffanın külli halefi olan mirasçılar açısından da zamanaşımını kestiğinin kabulü gerekir. 6100 Sayılı HMK nın 119/1- g maddesinde davacının dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucunu belirtmesi gerektiği ifade edilmiştir. 2004 Sayılı İİK nun 168/5 maddesine göre yetki itirazının beş günlük sürede icra mahkemisen yapılması gerekmektedir. Borçlu yetki itirazında yetkili icra dairesini göstermek zorundadır. Aksi taktirde geçerli bir yetki itirazının kabulü mümkün değildir....
İcra dairesinin yetkisine itiraz halinde bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir takibin varlığından söz edilemez. Emsal HGK'nın 20.11.2002 tarih 2002/19-900 E 2002/994 K sayılı ilamında bu husus hakim tarafından re'sen dikkate alınması gereken dava şartı olarak kabul edilmiştir. Diğer taraftan 20.03.2007 tarihli duruşmada davaya konu alacağın para alacağı olması sebebiyle yetki itirazının reddine karar verilmişse de; BK’nın 73/I. maddesinde getirilen düzenlemenin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Zira bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda bu maddeye göre yetkili mahkeme ve icra müdürlüğünün tayini halinde; para borçlarıyla ilgili tüm ihtilâfların davacının ikametgâhında takibe ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki, bu da; HUMK ve İİK’da yer alan yetki ile ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur....
Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi yapıldığını ve davalı borçlu tarafından takibe, borca, faize, tüm ferilerine ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmesi üzerine icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulduğunu, davalı borçlu borca itiraz dilekçesinde adreslerinin ekli vekaletnameden ve mersis kayıtlarından da anlaşılacağı üzere yetkili icra müdürlüğünün İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü yetki sınırları içinde olduğunu iddia ettiğini, ancak gerek icra dosyasında mevcut vekaletname incelendiğinde gerek davalı tarafın borca itiraz dilekçesi gerek vergi dairesi kayıtları ve gerekse de takip tarihi itibari ile davalı borçlu şirketin ticari sicil kayıtları incelendiğinde adresinin "... Mah. ... Sk. No:.. İç Kapı No:... Beşiktaş/İstanbul" adresi olduğunu, bu nedenle davalı borçlunun yetki itirazının yerinde olmadığını, icra takibi usule uygun olarak davalı borçlunun ikametgahının bulunduğu yer icra müdürlüğünde açıldığını, davalı borçlu tarafından müvekkili aleyhine İstanbul 12....
Takibe dayanak bono incelendiğinde bononun PENDİK/ İSTANBUL adresinde düzenlendiği bu bu yerinde mahkememiz yetki sınırları içerinde kaldığı görüldüğünden ve senet üzerindeki yetki sözleşmesinin düzenleyen kimselerin tacir veya kamu tüzel kişisi olmaması sebebiyle geçerli bir yetki sözleşmesi olarak kabul edilmemiş bu sebeple davacının yetki itirazının reddine karar verildiğinden borca itiraz nedeniyle davanın esasına girilmiştir. İİK 169/a maddesi gereği; borçlu, borcu olmadığını veya borcun itfa veya mehil edildiğini resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge veya kambiyo senedinin üzerindeki veya arkasındaki bir yazı ile veya aşağıda belirtilen yöntemlerden biri ile ispat etmesi gerekmektedir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kambiyo takibinde İstanbul Çağlayan adliyeleri icra dairelerinin ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, borçlunun takibe konu çekin altındaki imzaya itiraz etmediğniden çekin varlığını kabul ettiğini,müvekili ile borçlu arasında bir ticari ilişkin olup olmamasına bağlı olmayan çekin görüldüğünde ödenecek bir ödeme aracı olduğunu,çeki keşide edip teslim eden basiretli bir tacirinde bunun sonuçlarına katlanacağını, müvekilinin çekte kendisinde önce cirosu bulunan tüm cirolarla birlikte keşidecidende alacaklı olduğundan bu paraya dilediğinden tahsil edebileceğini beyanla itirazın reddi ile itiraz eden borçlunun alacağın %20'sinden aşağı olmamakla birlikte icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "....Dava kambiyo senetlerine dayanan takibe yönelik yetkiye ve borca itiraza ilişkindir. Öncelikle yetki itirazı değerlendirmek gerekmiştir....
Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiği, takibe karşı, takip borçlularından dava dışı T3in icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiği, dava dışı Selçuk Kocaman'ın itirazının bulunmadığı, davalı T4ın ise sadece tabipte borca itiraz ettiği, icra dairesine yönelik bir itirazının olmadığı, İzmir 9. İcra Müdürlüğü'nün 2015/8350 E.sayılı dosyasında icra dairesinin yetkisine itiraz eden dava dışı T3in yetki itirazı kabul edilerek ve sadece T3 yönünden Karaman 1. İcra Müdürlüğü'nün 2016/3938 E. Sayılı dosyası ile takibe devam edildiği, dosya borçlusu Sinan'ın bu icra dosyasında da yaptığı itiraz nedeniyle takibin durduğu, davacı sigorta şirketince, İzmir 9. İcra Müdürlüğü'nün 2015/8350 E.sayılı dosyasında borca itiraz eden davalı Soner yönünden ve Karaman 1. İcra Müdürlüğü'nün 2016/3938 E.sayılı dosyasında borca itiraz eden T3 yönünden eldeki Kararman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/1182 E....
Sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine başlatılan takipte müvekkilinin takibi haricen 03/09/2020 tarihinde öğrendiğini, takip konusu bonoda keşide yerinin ve müvekkilinin adresinin Eskişehir olduğunu, alacaklı taraf tacir olmadığından yetki sözleşmesi yapılamayacağını, müvekkilinin ciranta olması ve bonodaki İnegöl kaydının sonradan yazıldığı ve şaibeli olduğu iddiaları karşısında yetki sözleşmesinden bahsedilemeyeceğini, dolayısıyla İnegöl İcra Müdürlüğü'nün kambiyo takibinde yetkili olmayıp Eskişehir İcra Müdürlüğü'nün yetkili olduğunu, takibe konu bonoda müvekkili şirketin ciranta olduğunu, davalı alacaklının müvekkili ciranta T1 Tük. Mal. San. Ve Tic. Ltd....
senette yetki şartı olup, yetkili icra müdürlükleri olarak İstanbul'un seçilmiş olduğunu, yetkili icra dairelerinin İstanbul Nöbetçi İcra Müdürlükleri veya müvekkilinin adresinin bağlı olduğu Bakırköy Nöbetçi İcra Müdürlükleri olduğunu, davalı alacaklının İstanbul veya Bakırköy İcra Müdürlüklerinde takip başlatmak hususunda seçimlik hakkı bulunmakta ise de takibin, yetkisiz olan Hendek İcra Müdürlüklerinde başlatıldığını, borca, imzaya, faize ve borcun sair tüm ferilerine itiraz hakları saklı kalmak kaydı ile yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etme zarureti hasıl olduğunu belirterek yetki itirazının kabulü ile Hendek İcra Müdürlüğü'nün yetkisizliğine, yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılan Hendek İcra Müdürlüğü'nün 2020/826 esas sayılı takibin iptaline, takibe konu alacak için İstanbul İcra Müdürlükleri'nin yetkili olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/34995 takip sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine başlatılan takibe davalı tarafça itiraz edildiğini, itiraz dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, söz konusu itirazın hukuka aykırı, mesnetsiz ve dayanaksız olduğunu, İstanbul 37. İcra Müdürlüğü'nün 2017/3091 esas sayılı dosyasından başlatılan takibe davalı tarafça yetki yönünden itiraz edildiğini, İstanbul 12....