Esas sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını ve davalı borçlu tarafından takibe itiraz edildiği ve takibin durduğunu, borçlu vekilince itiraz dilekçesinde davacıya herhangi bir borçları olmadığını belirttiği ve alacağın tamamı ile tüm ferilerine itiraz edildiğini, borçlunun haksız ve kötü niyetli olup reddi gerektiğini, davalı tarafça davacı şirketten alınmam konaklama hizmetinin karşılığı olarak davacı şirket tarafından davalı şirkete fatura kesildiği icra dosya borçlusu davalı şirket bu fatura bedellerini ödemediğini, Ek'te sunulan davacı şirket ile davalı şirket arasındaki cari hesap ekstresi ile tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde görüleceği üzere davalı şirketin davacı şirkete borcu sabit olup, davalı şirket haksız olarak takibe itiraz ettiğini, davalının aldığı hizmete konu bedelleri ödenmesi amacıyla taraflarınca icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibe de davalı şirket hiçbir haklı sebebi olmaksızın itiraz ettiğini, davalının haksız ve hukuka...
Sözleşmenin konusunun ticari iş olması, gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir. Aksi kararlaştırılmadıkça, dava yalnız yetki sözleşmesinde belirlenen mahkemede açılır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam etmesini isterlerse, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir. Somut olayda, bonoda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı, muhatap ve keşidecinin tacir sıfatını haiz oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda, HMK'nın 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlendiği belirlenen yetki sözleşmesi geçerli olup, avalisti bağladığı anlaşılmış ise de, HMK'nın "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesindeki; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir....
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip borçlularının yerleşim yeri icra dairesinde takip açılabileceğini, davacıların yerleşim yerinin Ankara olduğunu, senedin Ankara'da düzenlendiğini, bono metninde yazılan yetki kuralının kesin yetki kuralı niteliğinde olmadığını, yetki itirazında yetkili yerin gösterilmediğini, borca kısmi itirazda bulunulmuş ise de itiraz edilen kısmın açıklanmadığını belirterek, davanın reddine, % 20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep istemiştir. İlk derece mahkemesinin 27/11/2018 tarih 2018/117 Esas 2018/978 Karar sayılı kararı ile "davacıların yetki itirazlarının kabulüne, icra dosyasının istem halinde İstanbul (Merkez) Çağlayan İcra Müdürlüğüne gönderilmesine" karar verilmiştir....
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; takip dayanağı bonoda tanzim yerinin "..." olarak belirtildiği, tanzim yerinin paraflanmasını gerektirir bir durumun da bulunmadığı anlaşılmakla, tanzim yerinde takip yapılması mümkün olduğundan mahkemece, yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Somut olayda; takibe konu bonoda ... İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, bononun taraflarının tacir olduğunu gösterir bir ibare bulunmadığı gibi, borçlu tarafından keşideci ve lehdarın tacir olduğuna ilişkin bir belge de sunulmadığı görülmektedir....
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; takip dayanağı bonoda tanzim yerinin "..." olarak belirtildiği, tanzim yerinin paraflanmasını gerektirir bir durumun da bulunmadığı anlaşılmakla, tanzim yerinde takip yapılması mümkün olduğundan mahkemece, yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Somut olayda; takibe konu bonoda ... İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, bononun taraflarının tacir olduğunu gösterir bir ibare bulunmadığı gibi, borçlu tarafından keşideci ve lehdarın tacir olduğuna ilişkin bir belge de sunulmadığı görülmektedir....
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; takip dayanağı bonoda tanzim yerinin "..." olarak belirtildiği, tanzim yerinin paraflanmasını gerektirir bir durumun da bulunmadığı anlaşılmakla, tanzim yerinde takip yapılması mümkün olduğundan mahkemece, yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Somut olayda; takibe konu bonoda ... İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, bononun taraflarının tacir olduğunu gösterir bir ibare bulunmadığı gibi, borçlu tarafından keşideci ve lehdarın tacir olduğuna ilişkin bir belge de sunulmadığı görülmektedir....
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; takip dayanağı bonoda tanzim yerinin "..." olarak belirtildiği, tanzim yerinin paraflanmasını gerektirir bir durumun da bulunmadığı anlaşılmakla, tanzim yerinde takip yapılması mümkün olduğundan mahkemece, yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Somut olayda; takibe konu bonoda ... İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, bononun taraflarının tacir olduğunu gösterir bir ibare bulunmadığı gibi, borçlu tarafından keşideci ve lehdarın tacir olduğuna ilişkin bir belge de sunulmadığı görülmektedir....
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; takip dayanağı bonoda tanzim yerinin "..." olarak belirtildiği, tanzim yerinin paraflanmasını gerektirir bir durumun da bulunmadığı anlaşılmakla, tanzim yerinde takip yapılması mümkün olduğundan mahkemece, yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Somut olayda; takibe konu bonoda... İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, bononun taraflarının tacir olduğunu gösterir bir ibare bulunmadığı gibi, borçlu tarafından keşideci ve lehdarın tacir olduğuna ilişkin bir belge de sunulmadığı görülmektedir. Dolayısıyla 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi geçersiz olup, mahkemenin, takibe dayanak bonoda ihtilaf vukuunda......
Somut olayda borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisine ilişkin bir itiraz olup, itirazı incelemeye yetkili icra mahkemesi İİK'nun 4. maddesi uyarınca icra takibinin yapıldığı yer icra dairesinin bağlı olduğu yer icra mahkemesidir. Bu yetki kamu düzenine ilişkin olup kesindir. Bu nedenle, ... 5. İcra Dairesinin 2016/424 E. sayılı icra dosyasında anılan takibe yönelik yetki itirazını inceleme görevi de ... İcra Hukuk Mahkemesine aittir....
-K A R A R- Davacı vekili, müvekkili ile davalı-yüklenici arasında akdolunan 26.06.2006 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, zamanında inşaatı bitirmeyen yüklenici-davalıya Belediye Encümeni tarafından verilen 54.900,00 TL gecikme cezasının tahsili için icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz etmemesi ve mal varlığı bulunamaması üzerine takip yolunu iflas yolu ile takibe çevirdiklerini, davalının haksız yere takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının ödeme emrine itirazının kaldırılması ile iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, iflas davasının bir yıllık süre içerisinde açılmadığını, davacının bu davayı açma şartlarını haiz olmadığını, şirket merkezinin ... olduğunu, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini gerektiğini savunarak, haksız davanın reddini ve lehlerine kötüniyet tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir....