Mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde; davacı borçluların UYAP üzerinden alınan nüfus kayıtlarına göre, davacı borçlu T1 ve T2'in ödeme emri tebliğ edildiği tarih itibariyle henüz reşit olmadıkları, takip ehliyetlerinin bulunmadığı, bu nedenle adı geçen borçlulara çıkartılan ödeme emrinin hüküm ve sonuç doğurmayacağı, küçüğü velisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından, ödeme emrinin veliye tebliği zorunlu olduğu, usulsüz tebligat şikayetinin davacılar yönünden kabulü ile davacılara gönderilen ödeme emri tebliğ tarihinin 24/09/2018 tarihi olarak düzeltilmesine, mahkememizce davacının usulsüz tebligat şikayeti kabul edilmiş olduğundan, davacı borçlunun itirazları doğrultusunda dosya borç ve faiz hesabı ile birlikte takibe konu senette tahrifat yönünden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, denetime ve karar vermeye elverişli 09/08/2021 ve 08/10/2021 havale tarihli incelemesi sonucunda düzenlenen raporlar hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu...
ile başlatılanı takipte, borçluya yapılan tebligatın 21.09.2021 tarihinde muhtara tebliğ edildiğini, 05.11.2021 tarihinde yapmış oldukları usulsüz tebligat itirazlarının 08.11.2021 tarihinde icra müdürlüğünce reddedildiğini, müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olup, icra memurunun işlemini şikayet ile borca itiraz ettiklerini, davalının bilinen adresine çıkarılan tebligat yapılmadığı takdirde, 21. madde ve devamı maddelere göre tebligat yapılması gerektiğini, müvekkiline ilk yapılan tebligat”, adrese kayıt sistemindeki bilgilere göre ve TK 21 maddesi uyarınca muhtara bırakıldığını, tebligatın usulsüz olduğunu, açıklanan nedenlerle memur muamelesi şikayetlerinin kabulü ile dosyanın tedbiren durdurulmasına, usulsüz olarak yapılan ilamsız takiplerde ödeme emrinin tebligatının iptaline ve ödeme emri tebliğ tarihinin 01.11.2021 olarak düzeltilmesine, kabul edilen düzeltilen tebliğ...
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetki itirazı konusunda yetkili olmadığını, ilamsız takiplerde yetki itirazı merciinin ilgili icra dairesi olduğunu, takip dayanağı kazanın Adana'da gerçekleşmiş olması ve diğer borçluların ikametgahlarının Adana olması nedeniyle Adana İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, tebligatın davacının mernis adına gönderilmiş olduğunu ve usulünce yapıldığını, davacının kaynı Hakkı Alkan'ın yurt dışında yaşadığı iddiasının ispat edilmesi gerektiğini, tebligatın usulsüz olduğuna karar verilse dahi tebligatın yapılmasında müvekkili şirketin sorumluluğunun olmadığını bu nedenle dava açılmasına sebebiyet vermediğinden müvekkili şirket aleyhine yargılama gideri ile vekalet ücreti talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin iş bu davayla borca açıkça itiraz ettiğini, ödeme emri tebliğ tarihinin 19/07/2019 olarak düzeltilmesi halinde müvekkilinin geçmişe yönelik olarak borca itiraz etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle kararın kaldırılarak takibin veya ödeme emrinin iptaline ya da ödeme emri tebliğ tarihinin müvekkilinin itiraz edebileceği bir tarih olarak güncellenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK'nun 16,21 vd. maddeleri uyarınca açılmış usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nun 78.maddesi uyarınca açılmış haczin kaldırılması istemine yönelik şikayettir....
Bu durumda, takip dosyasında borçlu .......şirketine ödeme emri tebligatı çıkartılmamış olup, tebligat yapılmadan ve takip kesinleştirilmeden alacaklının haciz talebinin kabulü ile borçlunun hak edişlerinin haczi için haciz ihbarnamesi çıkartılması usulsüzdür. Kaldı ki, .......Şirketi, asıl borçlunun tebligatları almaya yetkili temsilcisi olsaydı dahi, süresinde (02/10/2015 tarihinde) borca itiraz etmiş olduğundan takip duracağı için, yine borçlu aleyhine haciz uygulanması usulsüz olacaktır. O halde mahkemece, asıl davada borçlunun şikayetinin kabulüne, birleşen davada ise alacaklının şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....
DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti KARAR : İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı alacaklıların Uşak 3....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, takip borçlusunun ödeme emrinin usulsüz tebliğine, senedin kabiyo vasfına yönelik şikayet ile imzaya ve borca itiraza ilişkindir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi incelendiğinde görüleceği üzere davanın müvekkili tarafından "takibe itiraz" talepli olarak açıldığını ve dava dilekçesinde borç ve faize itirazların da bulunduğunun belirtildiğini, dosyanın tarafından üstlenilmesinden sonra ibraz edilen 10.07.2020 tarihli dilekçede açıkça takibe konu alacak ve ferilerine itiraz edildiği ve bu yönüyle dosyanını bilirkişiye gönderilmesinin talep edildiğini yine 02.10.2020 tarihli dilekçeleri ile de dosyanın bilirkişiye gönderilmesi talebinin yinelendiğini, ancak Mahkeme tarafından davanın salt yetki itirazı yönünden incelenerek karara bağlandığını ve borca ve ferilerine itiraz yönünden inceleme yapılmadığını, mevcut durumda, tesis edilen kararın eksik inceleme sonucunda verildiğini beyanla istinaf talebinin kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir....
Davalı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından davanın süresinde açılmadığını, davacının takibe konu çekte tahrifat bulunduğu ve bu nedenle çekin kambiyo vasfını yitirdiği itirazının yerinde olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu ve kötü niyet tazminata hükmedilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre; alacaklı tarafından davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlunun usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya itiraz ederek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece usulsüz tebligat şikayeti yerinde olmadığından, davanın süre yönünden reddine karar verildiği görülmektedir. Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir....
içinde bildirmesinin mecburi olması karşısında, yasal süre içerisinde davacı borçlu tarafından imzaya ve borca itiraz edilmediğinin tüm dosya kapsamında sabit olduğunu, davacı borçlunun icra dosyası kapsamında ve Beyşehir İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/54 Esas sayılı dosyasında kıymet takdiri işlemlerini de yaptırdığını ve ödeme emri ile icra dosyasından bilgisinin mevcut olduğunu, belirtilen nedenlerle yasal beş günlük hak düşürücü süre içerisinde davacı tarafından itiraz edilmediğini, ayrıca, itirazın yasal hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı düşünülse dahi, İİK'nın 169/a maddesinin "...Hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder..." hükümlerine haiz olması neticesinde, davacının iddiasını ve davasını İİK'nın 168, 169, 169/a ve devamı maddelerinde düzenlenen belgelerle de ispatlayamadığı ve davacı tarafın tahrifat iddiasının da senetlerin yapılan gözlemi neticesinde yerinde...